Şu anda düştüğümüz durum dilencilerden beter…

Türkiye’den gelirse ne ala!

Gelmezse yandığımız gündür…

Millet kuruşsuz kalınca resmen birbirini yiyecek!

Bu yıllardır böyle…

Hep kendi ayaklarımız üzerinde duralım diyoruz ama!

Söylem var eylem yok…

Hiç de olmayacak!

Oysa pek ala ki özellikle de bazı konularda kendi önlemimizi alabilir bir takım çareler üretebiliriz…

Yeter ki isteyelim!

Yeter ki çok isteyelim…

Ama elimizi taşın altına koyalım!

Hep birlikte anca beraber…

Bakın sizlere çok güzel bir örnek…

Tapuda bir takım yanlışlıklardan dolayı devletin cebine girmesi gereken paralar girmiyor!

Aksine belli ki başkalarının cebine giriyor…

İşte buna akıl sır ermiyor!

Nasıl mı?

Örneğin ederi 100 Bin Sterlin olan arsalardan devlet bu satıştan 15 Bin Sterlin harç ve vergi alması gerekirken 40 Bin Sterlin üzerinden devir vergi alarak çok büyük oranda devlet zarara uğratılmış oluyor!

Bu artık sistem haline gelmiş…

Tabi ki ardından sorular;

Buna kim sebep oluyor?

Devletin kasasına girmesi gereken yüklü miktardaki paralar kimin cebine giriyor?

Göz önünde olan bu olaylara yetkililer niye göz yumuyor?

Bu konuda bazı çalışan arkadaşları takip etmekte yarar var…

Bir takım çalışanlar, sıradan memur kesimi gibi yaşamıyorlar!

Çok daha lüks araçlar kullanıyorlar…

Yaşam şekilleri inanılmaz lüks olanlar var!

Bindikleri araçlar, yaptıkları tatiller…

Değme zenginlere taş çıkartan milyon sterlinlik ultra lüks villalar!

Oluk oluk akıtılan paralar…

Onun içindir, bazı devlet çalışanlarının nasıl böyle servete sahip oldukları da artık mercek altına alınmalıdır!

Hüseyin Özgürgün’den şu anda nasıl hesap soruluyorsa, devletin bazı birimlerinin suistimale açık olmasından dolayı kamuda tüm çalışanların hesap verebilmeleri için bir takım düzenlemeler artık şart olmuştur…

Bu ülkenin en büyük sorunlarının başında denetlememek vardır…

Denetlemeyip, çalışanları suça teşvik meselesi anlayacağınız!

Kimsenin kimseye hesap vermediği bir ülkede, eğer bir takım olayların üzerine gidilmezse bundan hep devlet çıkacak ama devlet zarara uğratılırken de devletin bazı birimlerinde çalışanlar servetlerine servet katacaklardır…

Geçmişteki hükümetler bu konuda parmaklarını kıpırdatmamışlardır ama şimdi verdikleri vaatlerle iktidar olan hükümet vardır!

İşin en başından söylemişlerdir, denetleme ve şeffaflık gelecek, devletin kurumları saygın hale getirilecektir diye…

O zaman hala neyi bekliyorsunuz?

Davul da sizde tokmakta…

Eğer bu konuda adım atmazsanız ya da buna cesaretiniz de yoksa hem o makamlarında oturduğunuz devletin o mekanlarında işiniz yoktur, hem de bundan sonra bu konularda tek bir söz söylemeye yüzünüz!

Çok bir şey istemiyoruz…

Denetleyeceksiniz, usulsüzlük yapanları deşifre edip, kellelerini alacaksınız!

Bunun daha da ötesi yoktur…

Hademelik savaşları!

Her eğitim yılı başında oluyor bu…

Hangi parti iktidarda olursa olsun!

Okullarda boş olan hademelik kadrolanmasında çok ciddi bir yarış var yine…

Siyasiler bu konuda ceplerinde listelerle geziyor, telefonları elinden bırakmıyor!

Ne olursa olsun devlete kapağı atsınlar diye…

Ve öncelik tabi ki öncelik bölgelilerde!

Çünkü bu konuda verilmiş sözler var…

Oyu ver devlette istihdamı kap diye!

Soru yok, sorgu yok, liyakat hiç yok…

Bunu bile siyasi ranta çevirmişiz çünkü!

MERAKLI KÖŞE?

Suçlu yine mi Türkiye?

Minibüste fuhuş olayı…

Sosyal bir arıza aslında!

Olmaması gereken…

Ama biz ne yapıyoruz olayın derinine ineceğimize bunu da Türkiye’ye yüklüyoruz!

Oradan ihraç ediliyormuş çünkü…

Tabi ki eleştiriler samimi değil!

Tamamen siyasi…

Fırsatçılar anında çıkıyor ortaya!

Ardından acımasızca eleştiriler…

15 kişi bir dairede yaşar mı?

Sosyal facialardan bir tanesi daha…

Olmaması gereken!

2 odalı bir dairede 15 kişi ikamet edebilir mi?

Bizde eder, hatta balkonları da hesaba katarsan 30 kişi bile barınır…

Özellikle 3’ncü dünya ülkelerinden ekmek parası için gelenler çok ama çok zor şartlarda yaşıyor ülkemizde…

Çok düşük maaşla ve olması gerekenden çok daha fazla mesai yaparak!

Bir sokum ekmek için…

Hele de barındıkları yerleri görseniz!

Komşuları diyor ki;

Buralarda köpekler bile barınamaz…

Tamamen sağlıksız!

Peki ya buraların denetimi yapılıyor mu?

Yapılsa bu sağlıksız tablolar ortaya çıkar mı?

En son ne zaman iyilik yaptınız?

Son günlerde fazlasıyla duyuyoruz bu oluşumu…

İyilik gönüllüleri diyorlar onlara!

Ansızın çıkıyorlar karşınıza karınca kararınca gönüllere dokunuyorlar…

Bu tür haberler aslında insanın da yüreğini ısıtıyor!

Ve haliyle soruyor insan kendine…

Ne zaman bir iyilik yaptım diye!

Herkesin kendine sorması gereken soru aslında…

Maddi değeri hiç önemli değil aslında!

Yeter ki bir iyilik olsun…

İyilik gönüllüleri her geçen gün çoğalsın diye!

MESAJ KUTUSU

Sayın Kudret ÖZERSAY, bazı MYK üyeleriniz bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu dönem aday olmayıp bir süre kendinizi dinlenmeye almanız gereken konuşmalar yapmaya başladılar. Size de bunları söylüyorlar mı yoksa bunu parti içi bir hesaplaşma olarak yorumlayabilir miyiz?

Sayın Sıla Usar İNCİRLİ, parti kurultayında genel sekreterliğin en güçlü adayları arasında gösteriliyorsunuz. Bazı engellemelere rağmen şansınızın hayli yüksek de olduğu söyleniyor, parti içi kulisleri yoğunlaştırmakta yarar görüyoruz…

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, Salı günü ülkeye dönüşünüzde kurmaylarınızla bir toplantı gerçekleştirip nihai kararı vereceğinizi öğrendik. Bu arada hiçbir vekil ve siyasi parti ile görüşmediğiniz ve yazılanların gerçekle alakası olmadığı da söyleniyor…

Sayın Mustafa AKÇABA, devletin memuru olan bir ambulans şoförünün bölgesinde araç yıkama istasyonu açması hem bölgede hem de bakanlıkta tepkiyle karşılanmış. Olayı mercek altına almanız ve gerekli işlemleri başlatmanız isteniyor…

Sayın Fikri ATAOĞLU, eski genel başkan Serdar Denktaş’ın, çok adaylı bir seçim olabilir yönündeki açıklamasından sonra kafanızın bir hayli karıştığı ve perde gerisini araştırmaya başladığınızı duyduk. Acaba birileri arkanızdan ortalığı karıştırmaya mı başladı dersiniz…

Sayın Gönen VURANA, dairenizden maaş ödenen bir kişinin mesaisinin tamamını kendi çiftliğinde geçirmesine göz yummanız personel arasında homurdanmalara yol açıyor. Durumu biliyorsunuz ama bizden duymanızı istedik, gereğini yaparsınız artık.

Sayın Hüseyin İZCİ, Doğtaş mobilya ile çok güçlü işbirliği çerçevesinde yeni mağazanızı görkemli bir açılışla açmışsınız. Aranızda bulunamayan arkadaşlar en yakın zamanda sizi ziyarete geleceklerini duyurmamızı istediler bilginiz olsun istedik. Hayırlı işler dileriz.

Sayın Umut OZA, yurtdışındaki başarılı iş girişimlerinizden fırsat bulup ülkemizdeki hayır kurumlarıyla birlikte sosyal sorumluluk projelerine zaman ayırıp katkı koymanız umarız diğer iş insanlarına da örnek olur. Başarılarınızın devamını dileriz.

Sayın Talip EMİROĞLU, Üniversitenizin yapılan denetlemelerde takdire şayan bulunması keyfinize keyif katmış. Eğitim sektörünün içinden gelerek üniversite sahibi olmak ve işinizi severek yapmanızın mükafatı bu olmalı. Üniversitenizin başarılarıyla ne kadar gurur duysanız hakkınızdır.

Sayın Ali PİLLİ, bu köşede gündeme getirdikten sonra bitkisel hayatta olan bir vatandaşın rehabilitasyon merkezine naklini gerçekleştirmek için düğmeye bastığınızı memnuniyetle öğrendik. Ailenin büyük hayır duasını alacaksınız bilesiniz…

Sayın Fırat ATASER, Alsancak sahilinde gezi tekneleri için yapmayı düşündüğünüz liman için çevre örgütleri hazırlığa başladı ve çok yakında eyleme başlayacaklarını belirten mesajlar gönderiyorlar. Acaba diyoruz bu konuda bir daha mı düşünseniz…