Anastasiadis, İngiltere, Yunanistan, AB, Guterres, garantörlüğün iptali için yaygara koparırken, Akıncı ise SUSARAK, destek vermeyerek, Dünyanın baskılarına karşı Türkiye’yi yalnız bıraktı.

Tüm anketlerde Kıbrıs Türk halkının yüzde 95’inin, “Türkiye’nin, tek yanlı müdahale hakkını da içeren etkin ve fiili garantörlüğünün devamını istediği” kanıtlandı.

KKTC Kuruluş bildirgesinde, “KKTC’nin Garanti ve İttifak Antlaşmalarına bağlı olduğu” vurgulandı.

KKTC Meclisi aldığı birçok kararda, “Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün kırmızı çizgimiz olduğunu” vurguladı.

Son karar 26 Şubat 2010 tarihlidir.

Rum Meclisi’nin 19 Şubat 2010 tarihinde “olası bir çözümde garanti anlaşmasının iptalinin şart olduğunu” ilan etmesi üzerine, KKTC Meclisi 26 Şubat 2010 tarihinde OYBİRLİĞİYLE aldığı kararda “Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamının olmazsa olmaz olduğunu” ilan etti.

TBMM ve MGK aldıkları birçok kararda Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün kırmızı çizgimiz olduğunu vurguladılar.

Kurucu Cumhurbaşkanımız Denktaş ömrünü EGEMENLİĞİ ve Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün güçlendirilmesini savunmaya adadı.

650 kişilik Türk Alayının 5 bin kişilik bir tugay seviyesine çıkarılmasını savundu.

“Egemenliğe dayanmayan bir anlaşmanın buz üzerine yazılmış bir yazı olacağını”; “garantörlüğün olmayacağı bir anlaşmanın da Türk varlığının sonu olacağını” ısrarla hep vurguladı…

Cumhurbaşkanı Eroğlu da aynı ilkeleri savundu…
Cumhurbaşkanı Talat ise, Annan Planı’nda garantörlüğün 18 yıldan sonra her 3 yılda bir gözden geçirilmesini kabul etti.
Anavatan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Türkiye Barolar Birliği’nin Ankara’da düzenlediği “Kıbrıs’ta Son Söz” başlıklı panelin açılışında, “Türkiye’nin garantörlüğünün aynen devamının kırmızı çizgimiz olduğunu, artık egemen eşitlik ve iki devletli çözümün konuşulması gerektiğini” vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 24 Eylül’de New York’ta BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada “Türkiye’nin garantörlüğüne karşı çıkanlarının kötü niyetli olduklarını” tüm Dünya liderlerinin yüzüne haykırdı…

AKINCI SAPTI
Akıncı ise 2015 seçimlerinde halka garantörlüğü savunma sözü vermesine karşın, daha seçilmesinin ilk haftasında sözlerini çiğneyerek halkı aldattı.

İlk günlerde sözcüsü aracılığıyla yaptığı açıklamada “GARANTÖRLÜĞÜN TABU OLMADIĞINI” ilan ederek, KKTC Kuruluş Bildirgesini, KKTC, TBMM Meclisleri ve MGK kararları ile Anavatanın izlediği milli politikayı çiğnedi…

Görüşmelerinde ve temaslarında garantörlüğü savunmazken, garantörlüğün iptalini öngören Guterres belgesini hükümet, Meclis ve Türkiye’den gizli, emrivakiyle kabul etti.

Bir kez bile açıklamalarında “garantörlüğünün devamı kırmızı çizgimizdir” demedi

“Empati yapıyorum” diyerek kendini bir Rum yerine koydu ve “Rumları rahatsız etmeyecek bir güvenlik sistemi istediğini” açıkladı…

“Empati yaparak” kendini, AKRİTAS-İFESTOS SOYKIRIM PLANLARI uyarınca katledilip, toplu mezarlara gömülen Türklerin yerine koymaya gerek görmedi…

Son New York görüşmelerinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dünyaya karşı garantörlüğü savunurken, Akıncı ise yaptığı hiçbir görüşmede garantörlüğü ağzına almadı, savunmadı.

Anastasiadis, İngiltere, Yunanistan, AB, Guterres, garantörlüğün iptali için yaygara koparırken, Akıncı ise SUSARAK, destek vermeyerek, Dünyanın baskılarına karşı Türkiye’yi yalnız bıraktı.

Dünyanın Türkiye’ye, “Sen garantörlük istiyorsun ama Kıbrıs Türkleri istemiyor, Akıncı bunu savunmuyor” deme fırsatı verdi…

Bilinçli ve planlı olarak bunu yaptı…

Bir kez daha halkımıza ve KKTC’YE ihanet etti.

Kıbrıs Türk halkı bu ihanetin hesabını onu sandığa gömerek soracaktır…