Levent Özadam - Mesaj Kutusu

[email protected]

Deprem konusu uzun süre daha gündemimizi meşgul edecek.

Paniğe gerek yok ama bu konunun gündemden düşmemesi için elimizden geleni yapmalıyız.

Bilim insanlarının Türkiyeli ve yerli diye ayırt etmek gibi ilginç ve anlamsız bir çabanın içine girildiğini de görüyoruz.

Şaşırdık doğrusu…

Bilimin dili evrenseldir. Milliyeti de yoktur.

Türkiye’den Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof.Dr. Naci Görür belki de ilk defa Kıbrıs hakkında konuştu.

Bizleri derin bir uykudan uyandırdı.

Oklar bir anda üzerlerine çevrildi…

Ciddi ciddi Kıbrıs’ın deprem ve Tsunami tehlikesi altında olduğunu söylediler.

Ama ne zaman verdiler ne de şimdi olacak dediler.

Sadece dikkatli olun önleminizi alın dediler.

Bazı bilim insanları da ciddi bir tehlike görmediklerini söylediler.

Kıbrıs’tan Prof.Dr. Cavit Atalar da uzun süredir olası bir depreme karşı uyarılarını uzun süredir yapıyor.

Kafanız karışmasın, uyarıları dikkate alın.

Bulunduğumuz coğrafya her an bir depreme gebe. Bu binlerce yıldır da böyleydi zaten.

Yok ben risk görmüyorum demekle bu olmaz.

Kahramanmaraş’taki ikinci büyük depremi bilim insanları hiç beklemediklerini söylediler.

5 bin yıllık bir birikimin sonucuymuş o deprem…

Binalarımızı hızla kontrol edeceğiz. kamu binalarımızı hastane ve okullarımız…

Türkiye 99 depreminden sonra ne yaptıysa onu yapmayacağız mesela…

Ya da Türkiye’nin TOKİ konutlarındaki başarısını örnek alacağız.

Olası bir büyük depremde sadece 3 binaya müdahale edebilecek personele sahip Sivil Savunmamızı güçlendireceğiz.

Kıbrıs sorunundan, ekonomiden, trafik teröründen, işsizlikten daha önemli ve ciddi bir sorunumuz olduğunu hatırlatan bilim insanlarına kulak vereceğiz.

Zaman deprem olacak mı olmayacak mı falına bakmanın zamanı değil.

Komitelerde zaman kaybetme zamanı da hiç değil.

Bilimsel veriler ortada.

Şimdi hızla önlem alma zamanı.

Mehmetçik ‘müdahale’ için emir mi bekleyecek?

Türkiye’de yaşan büyük felaket afete ilk müdahaleye ve organizasyon eksikliklerine yönelik bizlere de ciddi dersler verdi.

Eşi benzeri görülmemiş bir depremdi Türkiye’de yaşanan. Şiddetli, üst üste iki kez ve çok geniş bir alan…

Günlerce enkaz bölgesine ulaşma konusunda sıkıntı yaşandı.

En büyük eleştirilerden biri de askerimizin sahaya ‘geç çıkarıldığı’ yönündeydi.

Hem ilk müdahale, hem güvenlik, hem de psikolojik açıdan Türk halkı askeri ilk günlerde yanında göremedi.

Bu eleştiri ciddi bir şekilde kamuoyuna yansıdı Türkiye’de.

Askerimizden ve onların canları pahasına üzerine düşeni yapacaklarından elbette şüphemiz yok. Böyle bir düşünceyi asla kabul etmiyoruz.

Bu aksaklığa ise‘organizasyon hatası diyebiliyoruz sadece.

Kıbrıs’a gelecek olursak olası bir deprem halinde bizim de arama kurtarma gücümüzün sınırlı olduğu ortada.

Ada ülkesiyiz ve bize ulaşmak çok daha zor görünüyor.

Şimdi varlığıyla gurur duyduğumuz Kıbrıs’taki Mehmetçiğimiz aklımıza geliyor.

Bu adadaki varlığımızı sağlayan, canımızı malımızı gözümüz kapalı emanet ettiğimiz askerimiz olası bir depreme anında müdahale edecek mi?

Yoksa Türkiye’deki iddia edildiği gibi emir mi bekleyecek?

Olası bir yıkımda kışladan anında çıkıp halkın yardımına koşabilecek mi?

Kıbrıs Türk halkının askerine duygusal bağlılığı tartışılmaz ve halk Mehmetçiği sonsuza dek her an yanında görmek ister.

Artık ‘savaş yıkımı’ neyse deprem de bizim için aynıdır. Hatta depremin yıkıcı etkisinin savaştan da beter olduğunu gördük.

Cumhurbaşkanlığımızdan, hükümetimizden ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımızdan da doğal afetlere ‘hızlı müdahale’ konusunda askeri varlığımızın yanımızda olduğu mesajını daha yüksek sesle duymak istiyoruz.

Kalkanlı Yaşam Evi kapatılıyor mu?

Kalkanlı Yaşam Evi ile ilgili sorunlar zaman zaman kulağımıza geliyor.

Devletin yaşlılarına ‘sahip sıktığı’ güzel bir mekan aslında Kalkanlı Yaşam Evi..

Son günlerde bu yaşam evinin kapatılacağı ve içindeki yaşlılarımızın farklı yerlere taşınacağı şeklinde mesajlar alıyoruz.

Sorunun ne olduğu ile ilgili az çok tahminlerimiz var.

Maddi kaynak sıkıntısı ve personel eksikliği ilk akla gelen.

Ancak bunlarında ötesinde bir tahminimiz var.

Beceriksizlik.

Kalkanlı’da kalan yaşlılarımızın kiminin Barış Ruh ve sinir hastalıkları hastanesine nakledileceği de söylentiler arasında.

Hatta Kalkanlı sakinlerine bu seçenek ‘aba altından sopa’ şeklinde de gösteriliyor olabilir.

Şikayetler ve korkular bu yönde…

Bu söylentiler hakkında ilgili bakanlıklardan açıklama bekliyoruz.

Biz beceremedik, bu yaşam evini idame edemedik deyin insanlar da ne yapacağını bilsin.