Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Bu durumlarda hep 2014 Annan Planı süreci aklımıza gelir…

Dile kolay aradan tam 17 sene geçmiş!

Ankara’nın da büyük desteği ile referandumda plana güçlü bir ‘evet’ çıkmıştı…

O dönem en çok söylenen de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı…

Ne demekse artık!

Geçen 17 seneye baktığımızda ne yazık ki her şey eskisi gibi devam ediyor…

Dönemin Türkiye Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün şu sözleri hala kulaklarımızdadır;

Annan Planı’na siz yeter ki evet deyin…

Rumlar hayır dese bile ben şahsen bütün dünyayı kapı kapı gezerek KKTC’nin tanıtılması için bizzat çalışacağım!

Geçen 17 seneye baktığımızda öyle bir şey olmadı…

Kimse KKTC’nin tanıtılması için ki buna bizim yöneticiler de dahil kılımızı bile kıpırdatmadık!

Başta BM olmak üzere AB ve diğer uluslar arası kuruluşlar da Kıbrıs Türküne referanduma evet dediği için madalya filan da takmadı…

Aynı tas aynı hamam bugünlere kadar geldik!

Şükürler olsun Türkiye bizi son süreçte de yalnız bırakmadı, maddi ve manevi desteğini esirgemedi…

Ama hazırcı kötü yönetimlerin beceriksizliği bizi Ankara’ya daha bağımlı hale getirdi!

Bu süreçte çeşitli tatsızlıklar da yaşandı, Kıbrıs Türkü Türkiye’deki taksicilerden bile ağır zılgıtlar yedi…

Kıbrıs Türkü, Türkiye’yi niye istemiyor sorularına maruz kaldı!

Rahmetli İsmet Kotak anlatmıştı, İstanbul’da havaalanında taksici sorduğu zaman nerelisin diye, Kıbrıs Türkü dediğinden arabayı sağa çekip, in aşağıya, bizi sevmiyorsanız burada ne işiniz var dediğini…

Ankara, bizden Annan Planı’na destek istemişti, biz de yerine getirmiştik ama, Anadolu insanı bunu bir türlü içine sindirememişti!

Bedelini yine yönetenler değil de yönetilenler ödemişti…

Şimdi de bir ilhak tartışmasını pişirip önümüze koydular…

Hem de böyle kritik bir süreçte!

İşimizi gücümüzü bıraktık, ilhak olalım ya da olmayalım diye resmen tepişiyoruz…

Vatandaş her zaman olduğu gibi hiç yoktan karpuz gibi ikiye bölündü!

Tartışma kültürümüz de zayıf olduğu için hakaretin ve sövmenin de yer aldığı mecralarda sürüklenip duruyoruz…

Durup dururken olan şeyler değildir bunların hepsi de!

Birileri sanki de ülkenin tansiyonunu ölçüyor, bir tartışma konusu ortaya atılıp kendi çekiliyor ve Kıbrıs Türkü kavgaya tutuşturuluyor…

Bu kez dış güçler filan da yok!

Tamamen bir takım iç güçlerin marifeti ile karşı karşıyayız…

Tartışma süreci, “Türkiye Kıbrıs’ı ilhak edecek” dendiği için şimdi artık herkes susup Ankara’dan gelecek olan küçük de bir açıklamayı beklemelidir…

Ankara’nın da böyle bir sorumluluğu vardır!

Çünkü Kıbrıs’ta iç huzurun bozulması artık an meselesi hale gelmiştir…

Kim bilir belki de Kıbrıs Türkünün sabrı sınanmaktadır!

Türkiye’nin Kıbrıs’ı ilhak etme gibi bir düşüncesi olduğuna inanmasak da bunu resmi ağızlardan duymak ihtiyacı hissediyoruz…

Uluslar arası hukukun da böyle bir ilhaka sıcak bakmadığı gün gibi ortadadır!

O zaman bu tartışmalar niye ve kimler tarafından başlatılmakta, Kıbrıs Türkü birbirine düşürülmek için bir mücadele başlatılmıştır…

Bundan ne amaç edinilmektedir!

En azından nereye ya da nerelere sürüklenmek istediğimizi bilmek hakkımızdır…

MESAJ KUTUSU

Sayın Narin Ferdi ŞEFİK, bir eğlence yerini basıp kurşunlayan, ardından Güney’e yasa dışı yollardan kaçan bir vatandaşın beraat kararı bir çok kesim tarafından vicdani rahatsızlık olarak nitelendirildi. Kararın ardında hinlik arayanlar var haberiniz olsun istedik…

Sayın Berber MAHMUT, bundan böyle artık meyhaneler de akşam 22.00’ye kadar açık olacak ama virüsün kaynağı olarak kabul edilen berber ve kuaförler 19.00’da kepenk indirecek. Sizin bağlı olduğunuz meslek örgütü kış uykusunda mı dersiniz acaba?

Sayın Tufan ERHÜRMAN, parti içinde ve dışında düğmeye basıldı iş karıştırıcılar yine devreye girdi. Özellikle içerideki hareketlenmeye aman dikkat, kötülükleri uzakta değil öncelikle içeride aramak gerek, bu sıralar dikkatli olmakta yarar görüyoruz…

Sayın Kutlu EVREN, gözler yarın ki şartlı tahliye kararlarında olacak zira mahkum ve aileleri büyük bir beklenti içindeler. Cezaevinde sağlık ve güvenlik konusunda mümkün olduğu kadar tahliye kararı çıkması bekleniyor, haksız da değiller yani…

Sayın Dursun OĞUZ, KDV indirimlerinin bir süre daha devam edecek olması en fazla da bu süreçte ağır darbe alan galerici arkadaşları sevindirdi. Kararla ilgili teşekkür mesajlarınız geliyor, umarız açıklarını en kısa zamanda kapatırlar…

Sayın Alihan PEHLİVAN, yıllardır emek verdiğiniz medya grubundan ayrıldıktan sonra yeni bir proje için el sıkıştığınız ve önemli değişimlerle bir kez daha okuyucu ve izleyenleri karşısına çıkacağınızı duyduk, hayırlı uğurlu olsun. Allah utandırmasın artık…

Sayın Gülcan ERDOĞAN, uzun bir hastalık izninden sonra kurumda yeniden iş başı yaptığınız ve görevinizin başına geçtiğinizi duyduk, tekrar geçmiş olsun. Kurumda yaşandığı iddia edilen yolsuzlukları bir an önce ortaya çıkarın ki ak koyun kara koyun belli olsun…

Sayın Ünal ÜSTEL, eşinden şiddet gören ve 3 çocuğuyla kaderine terk edilen hemşire kadına gösterdiğiniz ilgi kamuoyunda memnuniyetle karşılandı. En azından emin olun ki bir çoğu gibi işi kaytarmayacak ve görevinin hakkını sonuna kadar verecektir…

Sayın Ziya EMİR, dün sabah başarılı bir anjiyo olduktan birkaç saat sonra yine görev başı yaptığınızı duyduk, büyük geçmiş olsun. Sonuçlar gayet iyi çıkmış ama yeni dönemde sıkı diyet ve spor da artık şart olmuş…Üç porsiyon yemek dönemi bitti desenize!

Sayın Salih CANSEÇ, kamuda ‘mendilli bürokrat’ lakabıyla anılmaya başlanmışsız. Bu arada lacivert aşkınız da sorgulanmaya başladı, acaba diyoruz ara sıra renkleri değiştirmeye ne dersiniz?