Kim söylemiş ise ne güzel söylemiş. Makamlarda oturan kişiler o makam sayesinde itibar kazanmıyor. Makamına hakkını vererek iş yapıyorsa eğer, işte o zaman saygı görüyor ve bulunduğu makama da saygınlık kazandırıyor. Gelin görün ki bizdeki makam sahibi siyaset adamları veya bir göreve atanmış ve makam sahibi olmuş insanlar kendilerini Kaf dağının zirvesinde görüyorlar. Son yıllarda liyakattan yoksun, herhangi bir konuda bilgisi olmayan insanlar, ahbap-çavuş ilişkisi ile makam sahibi yapılıyor. Hal böyle olunca da devlet dairelerinde ast-üst otoritesi kökünden sarsılıp, işlerin ilerleyişinde hep bir tökezleme oluyor. Bugün geldiğimiz noktada, her hükümet değişikliğinde yapılan yeni atamalar ile müşavir ordusu yaratmayı bir kenara bırakın, bu konuda devletin ensesine binen yük de artık taşınamayacak duruma gelmiş bulunmaktadır. Ve dahi devlet otoritesinde ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. İşin ehli olmayan insanların bulunduğu her yerde işler ağır aksak yürütülmekte, sorunlar çözülememekte ve makamlara olan saygınlık giderek tükenmektedir. Ve ne acıdır ki, makamların devleti temsil ettiği zihniyeti de, her geçen gün anlamını yitirmektedir. Zira bugün artık devlet otoritesi diye bir şey kalmamış, makamlarda oturan kişilerin çıkarları doğrultusunda otorite hakimiyeti hüküm sürmektedir. İşte tam da bu yüzdendir ki, ne toplumun makam sahiplerine saygısı, ne de o makamlarda oturanların devletine saygısı kalmamıştır. Burada hemen belirtmek isterim ki, arada istisnalar olabilir. Onları tenzih eder, bu konunun dışında tutarım. Ancak, sayıları da herhalde bir elin parmaklarının sayısını geçmez diye düşünmekten geri duramıyorum. İnternet çağını yaşadığımız bu devirde “e-devlet” denilen sistemde halen daha eksiklikler, bir dizi gereksiz kırtasiye işlemleri ve zaman kaybı söz konusu iken, uygulamada çağın çok gerisinde kaldığımızı söylemeden geçemeyeceğim. Neredeyse her iki senede bir hükümet değişikliği, her değişiklikte yapılan yerli-yersiz, vasıflı-vasıfsız atamalar, yarım bırakılan projeler, sil baştan yeniden proje üretilmesi ve daha bunlara benzer birçok sebeplerden dolayı devlet hiyerarşisinde çok ciddi eksiklikler, sıkıntılar ve yıkımlar boy göstermiştir. Bu sebeplerden dolayıdır ki, insanoğlu oturduğu makam ile kişilik sahibi olmuyor. Ancak oturduğu makama kişiliği ile yüce bir değer katabiliyor. Sevgili okurlarım, etrafınıza bir bakın, saygı duyulacak bir makam, önünde ceket iliklenecek bir siyasetçi, devletin herhangi bir biriminde kusursuz iş çıkarabilen bir makam sahibi kaldı mı? Kalmışsa eğer bu çarpık düzende devletine, makamına, toplumuna saygısı olan bir idareci ya da siyasetçi, dilerim örnek alınır ve gün be gün sayıları artar. Aksi taktirde, bu düzende artık devlet dairelerinde hiçbir iş çözümlenemeyeceği gibi, makamlar da giderek sıradan insanların elinde oyuncak misali gövde ve güç gösterisinden ibaret olacaktır. Vesselam.