27-28 OCAK 1958'DE YAŞANANLAR

Kıbrıslı Türkler, 27 Ocak 1957 yılında İngiliz Sömürge İdaresi’ne karşı çıkarak Lefkoşa’da Girne Kapısı’nda Taksim için gösteri yapmışlardı. Bu gösteride İngiliz askerleri Eski Polis Müdürlüğü binası önünde barikat kurmuş, Kıbrıslı Türk göstericiler de İngiliz askerlerine karşı gelmiş ve onlara taş atmışlardı. Olayların büyümesi üzerine İngiliz askerleri de Kıbrıslı Türklere karşı göz yaşartıcı bomba atmıştı. Bir kısım gencimiz de HALKIN SESİ Gazetesi önünde toplanmış ve orada İngilizlere karşı gelmişlerdi. Bu olayda silahsız olan Kıbrıslı Türklerin elinde sadece sopa ve demir buluyordu. Kıbrıslı Türk göstericiler, İnönü Meydanı’na da gelerek gösterilerini sürdürürken, İngiliz askerleri de burada silahla iki Kıbrıslı Türkü vurarak şehit etmiş.. Sarayönü’nde ise İngiliz askerleri Land Rover tipi araçla Şerife Mehmet adlı yaşlı Kıbrıslı Türk kadının üzerinden geçerek Şerife Mehmet’i şehit etmişlerdi. Olayların daha da büyümesi üzerine kalkanlı ve coplu İngiliz askerleri halkı sokaklarda kovalamıştı. Bu başkaldırış olaylarından sonra İngiliz Sömürge İdaresi’nin Kıbrıslı Türklere karşı bakış açısı değişmiş ve Türklere karşı daha baskıcı ve sert tutum içine girmişti.

27 Ocak’ta Ankara’da Bağdat Paktı Konseyinin Zirve toplantısı vardı ve günler  yaklaştıkça Kıbrıs sorununa ilişkin  diplomatik temaslar da sıklaşırken  Kıbrıs’ta ve Türkiye’de  hava iyice  gerginleşiyordu.  İngiltere ve Yunanistan Taksimi önleyici girişimlerde bulunmaya başlamışlardı. Özellikle Kıbrıs Valisi Footun    faaliyetleri karşısında liderimiz Dr. Fazıl Küçük ; Yunan hayranı diye nitelediği Vali Footu “Enosise  giden yolu açmaya uğraşmakla”  suçluyordu. Bağdat Paktı Zirve toplantıları öncesi Kıbrıs’ta Türk ve Rum toplumları arasında gerginlik artarken  21 Ocak 1958 günü Lefkoşa Türk Erkek Lisesi öğrencileri okula girişlerinde EOKA kelimelerinin yazılı olduğunu görmüşlerdi.  Durumu protesto etmek için önce okulun bahçesinde toplanan Türk Lisesi öğrencileri “Bayraklarla ve Yaftalarla” yaptıkları tezahüratlarla Atatürk Meydanına dolarlar. Öğrenciler, Atatürk Meydanından Girne Kapısına kadar giderler ancak geri dönüşte, Dr. Fazıl Küçük’ün evi önünde İngiliz askerleri tarafından durduruldular. İngiliz askerleri öğrencilerin ellerindeki bayrakları almak isteyince bayraklarını vermek istemeyen öğrenciler coplanır. Öğrencilerin taşıdıkları pankartlarda “Vali Foota güvenmiyoruz” ve de ”Rumlarla Türkler bir arada yaşayamaz” gibi sloganlar vardı. 25 Ocak günü Limasol Türkleri “Taksim” lehinde önceden izin alarak başlattıkları yürüyüş İngiliz askeri birlikleri ve polis kuvvetlerinin sert hareketleriyle karşılaştı.  İngilizlerin attıkları göz yaşartıcı bombalar sonucu yaralananlar yanında tutuklananlar oldu. Bu arada Rumlar bazı Türk okullarına taşlı, sopalı saldırılarda bulunurlar. Gemi Konağında Türk İlkokulunun camları atılan taşlarla kırıldı. O günde EOKA’nın Gençlik Kolu ANE, Türk okullarına  gizlice broşür bırakıyordu. Bu broşürlerde “Enosis”e razı olursanız siz dokunmayız, aksini yaparsanız cezanız ölüm olur” uyarısı ile Türkler korkutularak sindirilmek isteniyordu.   İngiltere Dışişleri Bakanı Selwyn Lloydun , 25 Ocak günü Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile Ankara’daki görüşmelerinin ardından  Vali Footun görüşmelerde bulunmak üzere  Ankaraya çağrılması , 26 Ocak günü Vali Foot’un özel bir uçakla İstanbul’a ve oradan trenle  Ankara’ya gitmesi dolayısıyla  gözler Ankara’ya çevrilmişti…..  26 Ocak günü Vali Foot’un Ankara’ya gitmesi dolayısıyla gözler Ankara’ya  çevrilmişti….İşte o günde ; 26 Ocak 1958 akşamı Ankara’dan Bozkurt Gazetesine gelen  bir telgraf yanlış tercüme edilirken bu haber,  gazetenin basıma geçilmesi aşamasında “İngiltere’nin ‘Taksim’i  kabul etti” şeklinde halka duyurulmuştu bile… Ok yaydan fırlamıştı. Bozkurt gazetesinin ertesi günü bu başlıklarla çıkacağını haber alan bir grup Türk ellerindeki bayraklarla gece yarısına doğru Lefkoşa’da yollara döküldü.  “Ya Taksim, Ya Ölüm ” sesleriyle Lefkoşa’nın Türk kesiminde dolaşan kalabalık ; Atatürk Meydanı’nda, Asmaaltı’nda ve Girne Caddesi’nde sabahın ilk saatlerine kadar gösterilerine devam edilir… O günde, Lefkoşa Türk  Lisesi öğrencileri bugünkü Selimiye Camii’ne yakın mesafedeki Turizm Bakanlığı Binası’nda  öğrenim görmekteydi. Lefkoşa Türk Lisesi’ne şehir içinden gelenler vardı, benim gibi köylerden gelenler vardı. Kulaktan kulağa gelen haberler vardı. Gece vakti Lefkoşa’da yaşananlar vardı ve o gün yaşanacaklar  vardı… Hiç kimse derse girmiyor ve  birlikte hareket ediliyordu… Hedef Saray Önü Meydanı idi... Bayraklarla ve alelacele hazırlanan yaftalarla yollara düşme zamanı gelmişti. Yürüyüşe geçen öğrenciler Evkaf Binası önüne geldiklerinde İngiliz askerlerinin göz yaşartıcı bomba ve coplu saldırılarına maruz kalırlar. Yön değiştiren öğrenciler İş Bankası’nın önünden yeniden yürüyüşe geçerek bugün Otopark olarak kullanılan o gündeki Viktorya  Kız Lisesi önüne gelindi.

Orada kısa bir duraklama yaşandı. Viktorya Kız Lisesi ve Atatürk  Kız Meslek Lisesi  öğrencilerine Kıbrıslı Türklere katılması çağrısında bulunuldu.  Neticede Kız öğrencilerin Kıbrıslı Türklere katılımının ardından tüm öğrenciler gayet iyi niyetlerle bayram havası içinde “Ya Taksim Ya Ölüm” diyerek yürüyorlardı  ki Atatürk Meydanı’na  geldikleri zaman kendilerini beklemekte olan İngiliz askerleri ile   karşılaştılar…  Lefkoşa semaları “Ya Taksim Ya Ölüm” sesleriyle inlerken İngiliz Sömürge Yönetimi askerleri zırhlılarıyla sokak aralarına barikatlar kurmaya başlar. Öğrenciler İngiliz Sömürge Yönetiminin askerlerine karşı koymaya başlarlar.  İngiliz Sömürge Yönetimi subayları megafonlarla öğrencileri dağılmaya çağırır…Ardından gelen göz yaşartıcı bombalar ve  silah sesleri üzerine halk neler oluyor diyerek Atatürk Meydanı’na dolmaya başlar. Öğrenciler vuruluyor sesleriyle meydanlara gelen halk öğrencilerle bütünleşerek Saray önüne dolar.  Yer, gök, Ya taksim Ya Ölüm sesleriyle inler… Sabah saat 10’da sirenler çalmaya başlar. Yasalara göre sokağa çıkma yasağı konuluyordu.  Yasalara göre Güvenlik Kuvvetlerinin ateş etme yetkisi vardı ama aldıran yoktu. İngiliz askerlerinin, copuna, tüfeğine, karşı Kıbrıs Türk gençliği İngilizlere karşı taşla, sopayla karşılık veriyordu…. İngiliz Sömürge Yönetimi askerleri Girne Caddesine girişi kapatmışlardı.  Bugünkü Türk Bankası önünde yüzlerce silahlı, kalkanlı, bombalı İngiliz askerleri ve zırhlı araçları vardı. Öğrencilerin hedefi ta başlangıçtan itibaren Sarayönü’nden geçip Girne Kapısı’na kadar yürüyüp gelmek ve dağılmaktı… Ancak İngiliz askerlerinin buna izin vermeye niyetleri yoktu ve şiddete başvurmuşlardı bile. İngilizlerin göz yaşartıcı bombaları, silahlı, kalkanlı saldırılarına karşı kız-erkek öğrenciler taşla ve taşıdıkları pankartlardan kalan tahta parçalarıyla kendilerini müdafaa etme durumunda kalmışlardı….

Diğer yandan Türk Bankası ile Atatürk Meydanı ve Polis Merkezi arasında büyük bir kalabalık oluşur. Bu sırada Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı R. Denktaş gösteri yerine gelir ve demir parmaklıklı polis duvarı üzerine çıkarak halka bir konuşma yapar. Denktaş konuşmasında durumun Ankara’ya bildirildiğini, gösterilen azim ve kararlılığın takdire şayan olduğunu belirterek halkın sessizce dağılmasını istedi... Denktaş konuşmasını tam bitirdiği ve kalabalığın dağılmak üzere olduğu bir sırada üzerinde otomatik bir ağır silah olan bir askeri cip araba, Girne Kapısı yönünden Atatürk Meydanına hızla gelir ve kalabalığın arasına girer. Askeri cip, 4 vatandaşımızı çiğner. Mehmet Ahmet Bondigo (20) hemen orada şehit olurken Meriç (Mora) köyünden Şerife Mehmet ağır yaralanır ve kaldırıldığı Özel Hastanede şehit olur…

Bu durum karşısında öğrenciler ve halkımız İngiliz askerlerine yeniden saldırıya geçerler. İngiliz askerlerinin bir kısmı polis avlusuna çekilirler ancak göz yaşartıcı bomba atmaya devam ederler.  Göz yaşartıcı bombalar, taşlar ve şişeler havada uçuşur.  Bu arada Polis Merkezi önündeki 3 araba yakılır. Atatürk Meydanı, Polis Merkezi önü savaş alanına döner… Çatışmalar devam ederken ayni anda Girne Kapısı’nda, İnönü Meydanı ve Tekke Bahçesi arasında faaliyet gösteren Rumlara ait Ford garajı yakıldı.

Kıbrıs Türk halkı 27 Ocak günü İngiliz Yönetimi askerlerinin “Ya Taksim Ya Ölüm” sloganlarına bu kadar tepki göstermesini hiç beklemiyordu.

Rumların, taşlı, sopalı saldırılarına tepki göstermeyen İngilizlerin Türk öğrenciler üzerine kurşun yağdırmalarını Kıbrıs Türk halkı kabul edemiyordu…  28 Ocak’ta olaylar kaldığı yerden devam eder. Lefkoşa’da Kız ve erkek öğrenciler Bayrağımız Canımız, Feda Olsun Kanımız, Kurtulsun Vatanımız” diyerek haykırarak gösteri yürüyüşlerine devam ederler.  İngiliz askerleriyle çatışmaya giren gençler arasında bir hayli yaralananlar olur. Yaralanan arkadaşlarını özel bir araçla kaçırmaya çalışan gençlere bugünkü Mücahitler Sitesi civarında İngiliz askerlerinin “dur” emrine uymadıkları gerekçesiyle   ateş açması sonucu arabadaki İbrahim Ali (19), Mustafa Ahmet (20) arabada ve Sermet Kanatlı (20) kaldırıldığı hastanede şehit oldular…

Ayni gün Mağusa’da, Limasol’da, Baf’ta, Lefke’de yaşanan olaylar vardı.  Mağusa’da  yer alan gösterilerde  Fuat Yusuf (33) ve Safa Muharrem (28) adlı iki gencimiz şehit olur.  Böylece 2 gün içinde Lefkoşa’da 5 ve Mağusa’da  2 şehit vermiş oluyorduk.

Direnişin yıldönüm nedeniyle mesajlar yayımlanıyor..

TATAR

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 27-28 Ocak 1958 Direnişi dolayısıyla mesaj yayımladı:

“Devletimizden ve egemenliğimizden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha belirtirken 27-28 Ocak Direnişi’nde toprağa düşen şehitlerimiz ile tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor; gazilerimizi de saygıyla selamlıyorum”

“Kıbrıs Türk halkının, özgürlük, bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinde, İngiliz Sömürge Yönetimi’ne karşı göğsünü siper ederek şahlandığı 27-28 Ocak 1958 Direnişi’ni, 63’üncü yıl dönümünde büyük bir gurur ve onurla bir kez daha anıyoruz.

İngiliz Sömürge Yönetimi’nin, Rum liderliği ile birlikte halkımızı egemenlik hakkından yoksun bırakarak azınlık yapmaya çalıştıkları o günlerde “İngiliz’e ve Rum’a boyun eğmeyeceğiz” diyerek ayağa kalkan Kıbrıs Türk halkı, mücadele tarihinde çok önemli bir yer tutan 27-28 Ocak 1958 direnişini kanı ve canıyla gerçekleştirdi.

Halkımız bu direnişle, kendi geleceğini belirleme hakkına sahip çıkacağını; egemen, özgür ve bağımsız olarak yaşamak istediğini dünyaya haykırmış; Lefkoşa ve Gazimağusa’da iki gün boyunca devam eden bu büyük direnişte, 7 şehit ve çok sayıda yaralı vermiş ama boyun eğmemiştir.

27- 28 Ocak Direnişi; Kıbrıs Türk halkının azınlık olmadığını, Rum’a yama olmayacağını, Kıbrıs’ta iki ayrı halk olduğunu dünyaya gösterirken, egemenliğin sağlanması mücadelesinde de önemli bir yer tutuyor. Halkımızın can ve kan pahasına gerçekleştirdiği 27-28 Ocak Direnişi ve sonrasında TMT öncülüğünde verilen mücadeleyle halkımız eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ulaşmıştır.

Enosis hedefli olarak 1963 Aralık ayında başlatılan Kanlı Noel saldırıları sonrasında da halkımız, Anavatan Türkiye’nin yardım ve desteğiyle verdiği mücadele ile 20 Temmuz 1974 sabahına ulaşırken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla da bir asırlık özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini taçlandırmış ve bugün kendi egemen devletinin çatısı altında özgür ve bağımsız olarak yaşamaktadır.

27-28 Ocak Direnişi ile bu direnişte toprağa düşen şehitlerimizden aldığımız ilham ve güçle bugün de Rum’a boyun eğmeyeceğimizi; egemenliğimize, özgürlüğümüze, bağımsızlığımıza ve devletimize sahip çıkacağımızı dünyaya haykırmaktayız.

Rum-Yunan ikilisi ise Kıbrıs’a tek başına sahip çıkma, halkımızı azınlık durumuna düşürme çabalarına devam etmektedir. Geçmişte olduğu gibi bugün de buna seyirci kalmayacak ve devletimiz ile halkımızın hak ve menfaatlerini korumak için Anavatan Türkiye’ye daha da sıkı sarılarak mücadeleye devam edeceğiz.

Rum-Yunan ikilisinin olumsuz ve uzlaşmaz tutumu nedeniyle 1968 yılında başlayan ve uzun yıllar boyunca devam eden müzakere süreçleri sonuçsuz kalırken, özellikle Annan Planı referandumu ve daha sonra Crans Montana müzakerelerinde federasyona dayalı çözüm şeklinin çöktüğü ve bunu görüşmenin bir anlamı kalmadığı açık bir şekilde görülmüştür.

Bu gerçeğin net ve açık bir şekilde ortaya çıkmasıyla birlikte eşit egemen iki devletin varlığına dayalı çözüm şekli gündeme getirilmiş ve bu çözüm şekli ilk kez Cenevre’de müzakere masasına konulmuştur. Bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi olan Anavatan Türkiye tarafından da desteklenen bu çözüm şekli, Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olacak olan tek çözüm şeklidir.

Halkımız da bu çözüm şekline büyük destek verirken, uğraşımız ve temennimiz egemen iki devletin iş birliğine dayalı çözüm şeklinin hayata geçirilmesi ve Kıbrıs sorununun sona ermesidir.

Devletimizden ve egemenliğimizden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha belirtirken 27-28 Ocak Direnişi’nde toprağa düşen şehitlerimiz ile tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor; gazilerimizi de saygıyla selamlıyorum.

Şehitlerimizi unutmadık ve unutmayacağız.”

SUCUOĞLU

Başbakan Faiz Sucuoğlu, 27-28 Ocak 1958 Direnişinin Kıbrıs Türk Halkı’nın  ne İngiliz’e ne de Rum’a teslim olunmayacağını, Kıbrıs Türk Halkının hiçbir baskı karşısında boyun eğmeyeceğini, azınlık haklarına razı olmayacağını, en zor şartlarda bile bayrağı, vatanı ve milleti uğruna ölüme karşı direneceğini tüm dünyaya gösterdiğini vurguladı.
Sucuoğlu 27-28 Ocak 1958 Direnişinin  64. Yıldönümü nedeniyle mesaj yayımladı ve Kıbrıs Türk Halkının varoluş ve direniş mücadelesinde tarihin akışını etkileyen “27-28 Ocak Direnişi” nde şehit düşenleri bir minnet ve rahmetle andı.
Sucuoğlu mesajında Türk Lisesi ve Kız Lisesi öğrencilerinin 27 Ocak 1958 günü “taksim” lehinde başlattıkları yürüyüşe halkın da katıldığını ve kalabalığa karşı İngiliz sömürge yönetiminin aşırı güç kullanması nedeniyle olayların büyüdüğünü; iki gün süren bu olaylı direnişte ada genelinde 7 şehit verildiğini kaydetti.


“BU DİRENİŞLE TÜM DÜNYA KIBRIS TÜRK HALKININ VARLIĞINA VE KARARLILIĞINA TANIK OLDU”
Sucuoğlu, mesajında “Bu direnişin en büyük sonucu olarak tüm dünya Kıbrıs Türk Halkının varlığına ve kararlılığına tanık olmuştur. 27-28 Ocak Direnişi İngiliz koloni idaresine yönelik olarak ortaya konan ilk büyük tepki olarak da önemli bir dönüm noktasıdır. 27-28 Ocak Direnişi Kıbrıs Türkü’nün Kıbrıs’ta kendi ulusal ve dini kimliği ile özgürce yaşamak istediğini gösteren ilk büyük olay olması bakımından çok önemlidir” dedi.
Bu zorlu mücadelenin, Kıbrıs Türkü’nün adada varlığını sürdürmek için canı pahasına ortaya koyduğu fedakarlıklar sayesinde bugünlere nasıl geldiğinin anlaşılması açısından ayrı bir öneme sahip olduğuna dikkat çeken Başbakan Sucuoğlu,  mesajında şunları ifade etti:
“ 64 yıl önce gösterilen bu direnişten büyük dersler çıkarılması  ve bugün gelinen noktada eski günleri yaşatmayacak şekilde güvenceler sağlanarak, bir takım gerçekleri göz ardı etmeden adımlar atılması gerekmektedir. Kıbrıs Türkü’nün çok ağır baskı ve saldırılar altında, umutlarını yitirdiği bu karanlık zamanları unutmak asla mümkün değildir. Tüm yaşananlara rağmen, gerek 27-28 Ocak 1958 Direnişi gerekse de tüm mücadele yılları süresince sergilenen kararlılıkla Kıbrıs Türk halkı hiçbir zaman esaret altına girmeyeceğini bütün dünyaya göstermiştir. Kıbrıs Türk halkı, yıllar boyu süren onurlu mücadeleler sonucunda Anavatan Türkiye’nin güç ve güvencesiyle kendi özgür ve bağımsız devletine kavuşmayı başarmıştır. Bugün kendi devletimizde, özgür, her geçen gün güçlenen ve refah seviyesi artan bir halk olarak yaşıyorsak bunu Anavatan Türkiye’ye ve Anavatan Türkiye ile kurduğumuz bu kopmaz bağın bugün daha da güçlenmiş olmasına borçluyuz. Anavatanımızdan aldığımız güç ve destekle bu topraklarda ilelebet var olmaya, gelecekte de inanç, kararlılıkla her koşulda devletimizi yaşatmaya ve halkımızı daha ileriye noktalara taşımaya devam edeceğiz. 
Bu anlamlı günde, bu şanlı mücadelede canlarını ortaya koyarak bu toprakları vatan yapan tüm Aziz Şehitlerimizi rahmetle, Gazilerimizi minnetle anar, tüm halkımıza sevgi ve saygılarımı sunarım”.  

MANGA

Sendika Genel Başkanı Akın Manga yayımladığı mesajda, 27/28 Ocak 1958’de Kıbrıs Türk halkının İngiliz Sömürge İdaresi’ne karşı mücadele ortaya koyduğunu, Kıbrıs Türkü’nün bir yandan EOKA Rum tedhiş örgütüne, öte yandan emperyalist İngiliz sömürge yönetimine karşı mücadele verdiğini kaydetti.

“Geçmişi unutmadan, bu günlerin kıymetini çok iyi bilmeli, genç nesillere nereden nereye geldiğimizi anlatmalıyız” diyen Manga, şehitlere rahmet diledi.

*****

CELAL BAYAR

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Başkan Yardımcısı Celal Bayar, İngiliz Sömürge İdaresi’ne karşı 27-28 Ocak 1958'de yapılan direnişin 64’üncü yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, “27–28 Ocak Direnişinin Kıbrıs Türk mücadele tarihine damgasını vuran bir dönüm noktası olduğunu” söyledi.
“27- 28 Ocak 1958, Kıbrıs Türk halkının İngiliz Sömürge İdaresi’ne ve dünyaya karşı gösterdiği var olma ve direniş günüdür” diyen Bayar, “64 yıl önce 27 Ocak 1958 günü Türk Lisesi ve Kız Lisesi öğrencilerinin Taksim lehinde başlattıkları yürüyüşe halkın da katılımı sonucu büyük bir kalabalık oluşmuş ve masum bir eyleme dönüşmüştü” ifadelerinde bulundu. 

Bayar mesajında şunları kaydetti:

“İngiliz Sömürge İdaresi 1 Nisan 1955’den beri Rumların ve terör örgütü EOKA’nın kanlı eylem ve saldırılarına karşı gösterdiği hoşgörüyü, ne yazık ki, o gün Kıbrıs Türklerine göstermedi. Sarayönü’ne ulaşmak isteyen öğrenci ve halka karşı barikat kuran İngiliz askerleri yürüyüş grubu ve mitinge katılanları durdurmak ve dağıtmak istemiş, şiddet kullanmıştır. Ateş açarak cop ve göz yaşartıcı bombalarla ve zırhlı araçlarını halkın üzerine sürerek iki masum insanımızı şehit etmişlerdir. Bunun üzerine olaylar büyümüş, ertesi gün de devam ederek diğer kazalara da yayılmıştır. Sömürge İdaresi’ne karşı direnişe dönüşen iki günlük olaylarda Lefkoşa’da 5, Mağusa’da 2, toplamda 7 şehit verildi.”
27– 28 Ocak Direnişi’nin Kıbrıs Türk mücadele tarihine damgasını vurmuş bir dönüm noktası olduğunu belirten Bayar, “Çünkü o güne kadar Kıbrıs olaylarını ve Kıbrıs’ın geleceğini konuşurken, Kıbrıs Türklerini hiç hesaba katmayan İngiliz Yönetimi ve dünya 27-28 Ocak direnişinden sonra adada, Kıbrıs’ın geçmişine sahip, kaderine ve geleceğine ortak bir Türk varlığının mevcut olduğunu görmüşlerdir” ifadelerine yer verdi.
“Kıbrıs’ta ve Anavatan Türkiye’de çok güçlü olarak yer alan Enosis’e karşı Taksim mitinglerinde TC hükümetinin Enosis’e engel olması talep ediliyordu. Bu olay Kıbrıs Türklerinin Enosis ve Sömürge İdaresi’ne karşı şahlanışı” idi diyen Bayar, şunları kaydetti:
 “Bu direnişin en önemli sonucu zamanın TC hükümetinin, TMT’nin kuruluşuna onay vermesi olmuştur. Diğer önemli bir sonuç da 1960 Antlaşmaları ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasında elde ettiğimiz kazanımlardır. Ancak Enosis hayallerinden vazgeçmeyen Rum tarafı 1963 Kanlı Noel saldırıları ile bu haklarımızı silah ve katliamlarla yok etmek istediler. Kahraman Türk halkı buna izin vermedi.” 
Bayar, “Günümüze kadar uzayan ve bir türlü sonuçlanamayan Kıbrıs sorununun özü budur” diyerek,  “Rum tarafının Ada’yı ‘Helen Adası’ olarak nitelemesi ve bizi yok edemeyince azınlık olarak görmesi; Mutlu Barış Harekatı sonucu bizi bir devlete taşımıştır. Bu şekilde çözüm sağlanmıştır. Artık devletimizden geri dönüş olamaz. Rum tarafının ve dünyanın bu gerçeği görmesi ile kalıcı bir anlaşma yapılabilir” görüşünü paylaştı. 
Bayar, 27–28 Ocak Direnişinde yaşamlarını yitiren şehitleri rahmetle andıklarını da kaydetti.