Koronavirüs veya daha bilimsel adı ile Covid-19 dünya üzerinde hiçte göz ardı edilemeyecek etkiler ile yoluna devam ediyor.

Tüm dünya ayakta.

Acil önlem planları, yol haritaları, tedbirler dünyanın gözü önünde oluşturuluyor.

Dünya, iletişim ağları, sosyal medya ve medya üzerinden anbean covid-19’u izlemekte.

Peki panik haline gerek var mı?

Böylesi bir ruh hali içerisinde kitlelerin hareket içerisinde olması gerekli mi?

Toplum içerisinde özne olarak yaşamlarını sürdüren kişilerin, dünyanın çeşitli yerlerinde panik halinde kendi çözüm yöntemlerini, mücadele yollarını ortaya koyduklarını izliyoruz.

Savaş halinde panik havası içerisinde hareket eden kitleleri, bir Hollywood filminin sahnesi tadında takip ediyoruz.

Dünyada yaşanan panik hareketlerini bir tarafa koyarak ülkemiz, KKTC’de panik halinde olmayı gerektiren bir durum var mı?

Sorunun cevabı, oldukça net ve kısa aslında.

HAYIR.

Panik olmaya gerek yok ancak tedbirli olmaya gerek var.

Tedbirli olmak adına ortaya konan yol haritası ve acil önlem planları ile tüm yaşananlar aslında Kıbrıs kuzeyinde yaşayan tüm kesimlerin panik olmamasını sağlaması ve Covit-19’un kontrol altında olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemli.

Medya ve özellikle sosyal medya kullanıcılarına da böylesi süreçte önemli görevler düşmekte.

Bilgi kirliliği yaratmamak ve panik havasını yükseltmemek adına.

Ayrıca Devletin ilgili tüm kurumları da büyük bir sorumluluk içerisinde dünya ile birlikte ve ayni standartlarda önlemleri ortaya koyması büyük bir güven unsuru.

Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, Sivil Savunma Teşkilatı ekipleri, Belediyeler ve diğer tüm resmi kurumlar, Covid-19 ile mücadelede tam bir sorumluluk duygusu ve mücadele ruhu ile sokaktalar.

Turist olarak ülkemize gelen bir Alman vatandaşında saptanması ve birlikte seyahat ettiği kafilenin sağlık karantinasına alınması ve sonrasında Covid-19’a karşı başlatılan tedbirler ile bir kez daha Devlet olmanın sorumluluğu yerine getirildi.

Ortaya konan tüm tedbirler ve yol haritasının, dünya ile ayni anda ve standartta ortaya konması da ayrıca takdir edilmesi gereken bir nokta.

Özellikle medyanın da sağduyulu yaklaşımı ile panik havasının oluşmasının önüne geçilmesi de ayrıca önemli.

Ufak tefek tedbir amaçlı, insanlarımız eczanelere ve marketlere koşması yaşanmış olsa da kontrolsüz ve bilinçsiz bir panik havasının ortaya çıkmadığı da belli.

Bu nokta da Devlet kurumlarının ve medyanın rolü büyük.

Kuzey Kıbrıs’ta Covid-19 vakasının ilk ortaya çıktığı anda, her kafadan çıkan seslerin de etkisiyle kısa da olsa yaşanan bilgi kirliliği ve eylem boşluğu yerini sağduyuya bırakmış durumda.

Devlet kurumlarının büyük bir kararlılık ile ortaya koyduğu doğru tedbir, yol haritası ve irade ile her kafadan çıkan seslerin yerini ortak akıl’a ve sağduyuya bırakması da Covid-19 karşısında panik havasının yaşanmaması gerektiğinin bir göstergesi.

Covid-19’in yayılmasını önlemek adına Devletin ortaya koyduğu kararlılık ile iradenin bir diğer ayağı da, toplumun kaygılarından ticari çıkar elde etmek için koronavirüs vakasını fırsatçılığa çeviren karaborsacılara karşı da ortaya konmalı.

Kuzey Kıbrıs’ta bugün paniğe hiç gerek yok.

Ancak tedbirleri de elden bırakmamak gerekirken, karaborsacı fırsatçılara da gerekli cezaların verilmesi ayrıca önemli.

Ve Devlet, Covid-19 ile mücadelede yaşanan süreçte iyi bir sınav ortaya koyuyor.