Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) resmi web sayfasında, Kıbrıs, Kıbrıslı Türkler ve KKTC ile ilgili tek bir şey yok.

Gündeme dair eleştiriler ve parti konuşmalarında bir iki satır ile geçen kelimecikleri saymazsak elbette.

Mesela, KKTC’nin kuruluşu olan 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı için ne bir kutlama mesajı, ne de Kıbrıs Türklerini özgürlüğe kavuşturan 20 Temmuz Barış Harekatının her yıldönümünde kutlanan Barış ve Özgürlük Bayramı münasebetiyle yayınlanan bir mesaj.

Atatürk’ün kurduğu partinin “yayınları” arasında da yine Kıbrıs ile ilgili tek bir çalışma yok.

Ve varsa eğer bin özür borcumuz olsun şimdiden.

Ama,Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu imzası ile Barcelona-Juventus maçını yönetecek Cüneyt Çakır’a başarı dileği var.

Türk iç siyasetine dair İktidarı eleştirmek için Kıbrıs üzerinden eleştiriler ise fazla ile var.

Ancak, Kıbrıs sorununun adil çözümü, Kıbrıs Türklerinin sorunları ve benzer olgulara dair tek kelime yok.

Öneri ise hiç yok.

Ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, günü birlik KKTC ziyareti ile gündemde.

Bugüne kadar Kıbrıs ile ilgili duruşları “dostlar alışverişte görsün” motivasyonunun önüne geçemeyen bir CHP’yi izledi, Kıbrıs Türkü.

Kıbrıs ve Kıbrıs Türk’ü, CHP ve elbette diğer partilerin iç siyasette “politik malzeme” olarak kullandıkları bir olgu olmaktan çıkmalı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun günü birlik ziyaretinin nedeni de böylesi bir popülist yaklaşımın ortaya konması olmamalı.

Kıbrıs davasında AKP Hükümetinin milli çizginin dışına çıkmaması hali dışında da Kıbrıs Türkleri Türkiye’nin iç siyasetinde araç olarak kullanılmamalı.

Ve CHP, Kıbrıs ve Kıbrıs Türklerinin sorunları ile ilgilenmekte şayet samimi ise böylesi bir iradeyi kararlılıkla Kıbrıs’ın kuzeyine göstermeli.

Ve bugün itibarı ile de CHP’nin samimi olmadığı da Kıbrıs Türkleri arasında yaygın olan bir düşünce olduğu da ortada.

Daha açık bir ifade ile, CHP’nin Kıbrıs’a ilgisinin yeterli olmadığı ortada.

Ve, CHP, Kıbrıs ile ilgili dostlar alışverişte görsün motivasyonu ile devam ettiği sürece de Kıbrıs Türklerinin sorunlarına dair samimi olduğu noktasında inandırıcı olamayacak.

AKP’nin tam kadro ve kararlılık ile hem ada’da varlığını hissettirmesi hem de KKTC’nin güçlenmesi için ortaya koyduğu irade, Kıbrıs Türkleri arasında siyaseten ayni düşünmeyenlerden bile destek ve saygı görmekte.

CHP ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, milli davaya dair yürütülen politika ve yol haritalarında ise AKP’yi yalnızlaştırma lüksünün olmadığını da bir kez daha değerlendirmeli.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun günübirlik ziyaretinin şifreleri –varsa eğer- elbette ortaya çıkacaktır.

CHP, Kıbrıs’ın kuzeyinde varlığını hissettirmeli.

Ancak, böylesi bir duruş, sırf iç siyasete malzeme çıkarmak ve popülist bir yaklaşım ile de olmamalı.

CHP’nin Kıbrıs ve Kıbrıs Türklerine bakışının “dostlar alışverişte görsün” ile olmaması gerektiği ise gün gibi ortada, Bay Kemal...