Güney Kıbrıs’ta gerçekleşen genel seçimlerin tek kazananınınfaşizmin gölgesinden çıkmak bilmeyen Rum milliyetçiliği olduğu gibi değişmeyen tek şeyin de Enosis ruhu olduğu ortada.

Aşırı sağcı ELAM’ın oylarını bir önceki seçime göre aldığı oyları ikiye katladığı gerçeği bir yana ELAM’ın aldığı oy ile Rum faşizmin yön verdiği sağ oyları yorumlamak ise fotoğrafın büyüğünü görememek ile eşdeğer.

Kıbrıs Rum toplumunun oyları ile sandıktan çıkan ilk dört parti olan DİSİ, AKEL, DİKO ve ELAM’ın Kıbrıs Türklerine ve Kıbrıs sorununa bakışlarında hiç farkları yok.

İlk üç partinin ise Kıbrıs Türklerine bakışlarındaki “faşizm” ELAM gerçeği üzerinden karartma duruşlarının ise artık saklanacak bir yanı yok.

Keza, diğer partilerin de yok, hiçbir farkı.

Ve, elbette görmek istenmeyen, aşırı sağcı ELAM partisinin oylarını 2016 seçimlerine göre yüzde 3 artırarak oyların yüzde 6.78’ini alması değildir.

Crans-Montana ve sonrasında Cenevre görüşmelerinde “çözümsüzlük çözümdür” siyaseti ile uzlaşmazlığını sürdüren Rum liderliği ve NikosAnastasiadis’in politikalarına verilen toplumsal destekte olarak görülmeli ve yorumlanmalı, ilk dört partinin aldığı oy oranları.

Merkez sağda yer alan ve NikosAnasatsiadis’in partisi olan DİSİ’nin yüzde 27,77'lik oy oranıyla sandıktan ilk sırada çıkması aslında Rum toplumu tarafından Rum liderliğinin CransMontana ve Cenevre görüşmelerindeki uzlaşmaz tutumuna ve Kıbrıs Türklerinin eşit haklarını kabul etmemesine güçlü bir destek niteliğinde.

İlk sıradaki DİSİ'yi yüzde 22,32 oy oranı ile ikinci olarak izleyen AKEL’in önceki seçimlere göre yüzde 3,3 oykaybetmesi ise ayrıca değerlendirilmeli.

Özellikle de Kıbrıs Türk solu tarafından.

Çözüme yönelik en güçlü ve pozitif mesajları veren AKEL’in yüzde 3,3’lük oy kaybetmesi ise milliyetçi politikalara desteğin artmasını gösterirken AKEL’inde çözüme ve Kıbrıs Türklerine bakışının DİSİ ve diğerlerinden çok da farklı olmadığı gerçeğini bir kez daha hatırlatmakta.

Özellikle de “sağır sultanı” oynayarak Kıbrıs Türküne ihanetini sürdüren Kıbrıs Türk solu tarafından.

DİKO’nun aldığı yüzde 11.30 oy ve ardından sandıktan dördüncü çıkan ELAM’ın aldığı yüzde 6.78 oy oranı ile birlikte ilk dört partinin toplam oyları olan yüzde 68.17 aslında çok şey anlatmakta.

Seçim sonuçları, Kıbrıs Rum toplumunun yüzde 70’den – kararsız oylarında partilere dağılımı sonrası – fazlasının yani her 10 kişiden en az 7’sinin NikosAnasatasiadis’inKıbrıs konusundaki tutumuna koşulsuz destek verdiğinin en somut kanıtından başka bir şey değil.

Mahallenin kötü çocuğu olarak ELAM’ın gösterilmesi ve bu yöndeki çabalar, aslında Kıbrıs Türk solunun kendi kendini kandırmasından başka bir şey değil.

Ve, Kıbrıs Türk solu, dün Annan Planı referandum sonuçlarında görmek istemediği çıplak gerçek üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen bugün tüm çıplaklığı ile önümüzde durmakta.

Dün, Annan Planı referandum sonuçları özel örneğinde güneyden çıkan sonuç ile “yüzleşmekten” kaçarak Kıbrıs Türküne ihanet edenler, bugünde ELAM örneği üzerinden DİSİ ve AKEL’in “çözümsüzlük çözümdür” politikalarının ve Kıbrıs Türklerinin eşit yaşama haklarını kabul etmediklerinin Kıbrıs Rum toplumu tarafından güçlü şekilde desteklendiğini saklayarak ihanetlerini sürdürmekte.

ELAM sadece ve sadece mahallenin kötü çocuğu olma rolünü oynamakta.

Görmek ve kabul etmek gerek ki, ELAM sadece ve sadece DİSİ, AKEL ve DİKO’nun dağınık arka bahçesidir.

Ve, kabul edip de görmek gerek ki, ilk dört partinin aldığı oy oranını “Kıbrıs Helen adasıdır” hayaline güçlü bir destektir.

Ve, böylesi bir zihniyet ile de çözümün mümkün olmadığı da kabul edilmeli.

Özellikle de, Kıbrıs Türk solu tarafından.