2015 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ve hemen sonrasında kendisinin Kıbrıs Türk siyasetine yön verecek yeni bir kurtarıcı ve lider adayı olarak yükselen grafiği ve partisine yönelik olumlu kamuoyu desteği de bugünlerde düne göre yok.

Kudret Özersay’ın siyaset sahnesine çıkmasından ve Halkın Partisinin kurulmasından bugüne kadar geçen sürede Kıbrıs Türk kamuoyu ülke siyasetine dair edilen büyük lafların altından ezilerek sıradanlaşan ve de siyasi kalıpların dışında gibi görünen ancak ezberi de bozmaktan öte cezalandırıcı olma hevesi taşıyan bir parti ve başkanına tanık oldu.

Ve bağımsız ! aday Kudret Özersay’ın siyaseten cellatı olmaya doğru evrilmekte olan ikilem ise şu ; 

Özersay kurtarıcı mı yoksa cezalandırıcı mı.

Kudret Özersay ve partisi kurulduğu ilk günlerde yarattığı toplumsal heyecan ve dinamizmden bugün oldukça uzak olmakla birlikte Halkın Partisi kadroları da “iyi bir Gençlik Kolları” imajını kırarak ülkenin geleceğini şekillendirecek kadrolar olabileceklerini ispatlamada başarısız olmaları da bir yana, Kudret Özersay’ın siyasi karakteri ve politikasının ruhunu esir alan ikilemden kurtulamaması veya kurtulmak istememesi geçen sürede gerek kendisi gerekse partisi için en büyük handikap olmuş durumda.

Kudret Özersay ve partisinin “halk bizi anlamadı” veya “Hükümet ortakları ile ancak bu kadar olur”  serzenişlerini bir tarafa bırakarak geçen dönem ile ilgili özeleştirisini yapması gerekirken seçimlere yönelik HP içerisindeki heyecansızlık ve eylemsizlik ise Kudret Özersay ve partisinin hedefinin bir önceki seçim alınan oy oranını koruyarak siyasi varlıklarını meşru zeminde sürdürmek olduğu ve hedeflerinin 2025 Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğu algısını da toplumsal temelde güçlendirmekte.

Bağımsız aday olma tercihinin seçimi kotarmaya ve siyasi imajı toparlamaya yetmeyeceği gibi Kudret Özersay için politik bir kumar ve siyaseten intihar arasında bir çıkmazdan ibaret olacağı ise şimdiden belli.

Bağımsız adaylık gömleğinin Kudret Özersay’a bol geldiği ve toplum vicdanında ise kabul görmediği seçim sonuçları ile daha iyi anlaşılacak.

Halkın Partisinin kurulması sonrasında ilk kez katıldığı seçimlerde sandıktan çıkan  halk iradesini yok sayarak oyların yüzde 35’ini alarak Meclis’teki 50 sandalyenin 21’ini kazanmayı başaran  Ulusal Birlik Partisi üzerinden popülizm  ve politika yaparak kendi başarısızlığını halkın gözünden kaçırma eğilimine girmesi ve cezalandırıcı olma hevesi ile kurtarıcı olmaktan uzaklaşmaya başlayan Kudret Özersay bugün kendi ektiğini biçmenin arifesinde.

Kritik Cumhurbaşkanlığı seçimine dair en doğru aday olması konusunda toplumsal genel bir kanının varlığı ortada olurdu eğer 2015 yılından bugüne 5 yıllık sürede eğer Kudret Özersay “kurtarıcı olmaktan cezalandırıcı olmaya” doğru evrilmeseydi.

Ve Halkın Partisi’nin halk desteği temelinde meşruluğu ve siyaseten varlığının devamı noktasında kritik Cumhurbaşkanlığı seçimleri bir kırılma noktası olacak.

Ve bağımsız ! aday Kudret Özersay için ise politik ruh haline dönen “kurtarıcı mı cezalandırcı mı” ikilemi ya siyaseten cellatı olacak ya da partisi ile birlikte geleceğini belirleyecek.

Sandıktan çıkacak sonuç, Kıbrıs Türk’ünün Kudret Özersay’ı “kurtarıcı mı yoksa cezalandırıcı mı” olarak gördüğünün de cevabını verecek.

Kudret Özersay ve partisi Halkın Partisi için en kritik 20 gün başlamak üzere.