Kudret Özersay’ın siyaset sahnesine çıkmasından ve Halkın Partisinin kurulmasından bugüne kadar geçen kısa sürede Kıbrıs Türk kamuoyu ülke siyasetine dair edilen büyük lafların altından ezilerek sıradanlaşan ve de siyasi kalıplara diğer bir ifade ile statükoya esir olan parti ve başkanına tanık oldu.

Ve bugün de Kıbrıs Türk toplumunun tanıklığı devam ediyor…

Kıbrıs Türk siyasi tarihinin en geniş tabanlı ancak en geniş hayal kırıklığı yaratan 4lü koalisyon Hükümetinin kurulmasına da bozulmasına da ön ayak olmuş ve Devlet yönetimine dair yapılması gerekenleri Cumhurbaşkanı olma hedefinin gölgesinde bırakan bir siyasi aktör olarak yoluna devam ediyor Kudret Özersay.

Ve partisi HP’de “kedinin kuyruğundaki maşapa misali” tek adamın peşinde “kimliği”ni bulmak için savrulmakta.

2015 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ve hemen sonrasında kendisinin Kıbrıs Türk siyasetine yön verecek yeni bir Lider adayı olarak yükselen grafiği ve partisine yönelik olumlu kamuoyu desteği de bugünlerde eskisi gibi yok.

Kudret Özersay ve partisi kurulduğu ilk günlerde yarattığı toplumsal heyecan ve dinamizmden bugün oldukça uzak olmakla birlikte Halkın Partisi kadroları da “iyi bir Gençlik Kolları” imajını kırarak ülkenin geleceğini şekillendirecek kadrolar olabileceklerini ispatlamada başarısız oldular.

Bu olgunun farklı nedenleri arasında parti içerisinde de dillendirilmeye başlanan Genel Başkan Kudret Özersay’ın parti kadrolarını güçlendirmedeki isteksizliği ve  “tek adam” kalma eğiliminin olup olmadığı bilinmez ama ilk kez katıldığı seçimler sonrasında halk iradesini yok sayarak oyların yüzde 35’ini alarak Meclis’teki 50 sandalyenin 21’ini kazanmayı başaran  Ulusal Birlik Partisi üzerinden popülizm  ve politika yaparak kendi başarısızlığını halkın gözünden kaçırma eğilimine girmesi partisi dışındaki tüm kesimlerce yadırgandı.

Seçim sonuçları ile ilgili yaşanan hayal kırıklığı ve sonrasındaki Hükümet maceraları ile Halkın Partisinin “toparlanamaması” yanında geçen sürede partinin kan kaybettiği ve kamuoyundan gördüğü desteğin günbegün eridiği de ortada.

Siyaset sahnesine çıktığı ilk günden beri toplumsal sorunlar yanında Devletin doğru ve şeffaf yönetilmesine dair Kudret Özersay’ın sergilediği performans ne yazık ki Cumhurbaşkanı olma isteği ve hırsının hep gölgesinde kaldı.

Ve Halkın Partisi’ne karşı toplumsal desteğin azaldığı ve eridiği bu dönemde Kudret Özersay’ın kritik Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden ne kadar başarılı çıkacağı veya hayal kırıklığı ile çıkma olasılığı ise en çok HP kadroları tarafından merak edilmekte.

Önceki seçimlerdeki oy oranını korumasının başarı olarak kabul edilmeyeceğinin farkında olsa da HP tavanı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Kıbrıs Türk’ünün kader seçimi olduğu gibi kendilerinin de Kıbrıs Türk siyasetinde varlıklarını sürdürüp sürdüremeyeceklerini belirleyecek bir seçim olduğunun farkındalar.

HP, kaderini belirleyecek seçimlere doğru giderken parti yöneticilerinin pandemi sonrasındaki dönemde de önemli kararlarda gel-gitler yaşamaları kamuoyunun hafızasında tazeliğini korumakta.

Ve bugün Kudret Özersay ve Halkın Partisinin yaşadığı sıkıntılar, kararsızlıklar ve gelgitlerin nedenleri yanında birilerinin işaret etmesi ve yönlendirmeleri ile sandıkta başarının geleceğine olan kör inanç da HP’yi bekleyen tehlikelerden yalnızca biri.

Kudret Özersay ve partisinin “ halk bizi anlamadı”  serzenişlerini bir tarafa bırakarak geçen dönem ile ilgili özeleştirisini yapması gerekirken seçimlere yönelik HP içerisindeki heyecansızlık ve eylemsizlik ise Kudret Özersay ve partisinin hedefinin bir önceki seçim alınan oy oranını koruyarak siyasi varlıklarını meşru zeminde sürdürmek olduğu ve hedeflerinin 2025 Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğu algısını da güçlendirmekte.

Şeytanın avukatlığını da yapmak gerekirse HP kadrolarının, kritik Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Mustafa Akıncı’nın kazanmasının Kudret Özersay’ın 2025 seçimlerinde hedefine daha kolay ulaşmasını sağlayacağına dair akıl tutulması içeriisnde olduğunu öne sürmek ise komplo teorisi olmayacaktır.

Pandemi dönemi ve özel jet krizinde ortaya koyulan iradenin de Kudret Özersay ve HP’ye karşı toplumsal sempatiyi yükselttiğini söylemek veya sanmak ise kendi kendini kandırmaktan başka bir şey değil aslında.

Perde HP için kapanmaya doğru giderken, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Halkın Partisi ve adayı Kudret Özersay’ın kader seçimi olacağı da ortada.

Ya Kıbrıs Türk siyasetine yön vermeye devam edecekler ya da sahneden çekilecekler.