Covid-19 salgını sonrası ülke ekonomisine derin bir endişe egemen.

Ülke ekonomisinin can damarı özel sektör sıkıntılı bir ruh hali içerisinde.

Ancak öyle bir kesim var ki ülke ekonomisi aktörlerinden daha endişeli ve özel sektöre nazaran çok daha sıkıntılı.

Ekonominin belirsizliği karşısında sıkıntılı bir ruh hali içerisinde olan özel sektörün can damarı olan özel sektör çalışanları ise yaşam kavgasının kıyısında.

Devlet memurlarından önümüzdeki ay son kez kesilecek tutar sonrasında Devlet çalışanlarının tam maaş alma dönemi yeniden başlayacak.

Peki ya özel sektör çalışanları?

Pandemi sürecinin başladığı günden bugüne kadar geçim kaygısı derin bir hayata tutunma ve yaşam kavgasına dönen özel sektör çalışanları başka tehditler ile de karşı karşıya.

Akıl tutulmasından öte bugün vicdan tutulması içerisinde hareket eden ve pandemi sürecini iş maliyetlerinin minimize etmek adına bir fırsata dönüştürmek isteyen bazı kesimlerin küçük oyunları özel sektör çalışanlarının geleceklerini tehdit eden bir olgu durumunda.

UBP-HP Hükümeti ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve kadrolarının tüm açıklamalarına rağmen “kazın ayağının” öyle olmadığı ise ortada.

Devletin tüm desteğine rağmen 30 iş günü çalıştırıp 15 iş günü ödeme yapma eğiliminde olan ve işsiz bırakma tehdidini “demoklesin kılıcı” gibi özel sektör çalışanlarının ensesinde tutan bir patronaj sistemini de varlığı ülkenin acı gerçeklerinden sadece biri.

Nasıl olsa kalifiye olmayan işgücünün yerine diğerinin gelmesi kadar kolay bir şey yok.

Peki emeği sömürülen özel sektör çalışanları ve ailelerinin geleceği ne olacak?

Düşünen pek yok.

UBP-HP Hükümeti ve ilgili Devlet kurumlarının ortaya koyduğu iradenin açıklamaların ötesine ivedilikle geçmesi gereken hassas bir döneme girmekte, Kuzey Kıbrıs.

Ve Kuzey Kıbrıs, Devlet erkini elinde tutanların “Devlet insan içindir” ilkesini tüm samimiyeti ile uygulaması gereken zamanlardan geçmekte.

UBP-HP Hükümeti, özel sektör çalışanlarının üvey evlat ve sahipsiz olmadığını kanıtlaması gerekmekte.

İlk önce Devletin namusu için.

Sonrasında da özel sektör çalışanlarının ve ailelerinin geleceği için.

UBP-HP Hükümeti tarafından özel sektör çalışanlarının sahipsiz olmadığının ortaya konmasının pandemi sonrası olası ekonomik krizin toplumsal bir kaosa dönme riskini de en aza indirmesi açısından son derece önemli.

UBP-HP Hükümeti önünde iki seçenek var.

Her bir seçenek siyah ve beyaz kadar berrak.

Ve böylesi bir durumun da gri’sinin olmayacağı, olamayacağının UBP-HP Hükümeti tarafından farkına varılması gerekli.

Ya deve kuşu gibi başlar toprağa gömülüp özel sektör çalışanları patronaj sisteminin vicdanına bırakılacak.

Ya da en çok mağdur olma riski ile karşı karşıya olan özel sektör çalışanlarının haklarının korunması önceliği ile acı reçetenin tüm kesimlerce paylaşılması.

Ve bugünden sonra Hükümetin önündeki en önemli konu, özel sektör çalışanlarının haklarını koruyacak iradeyi patronaj sistemini sürdürmek isteyen vicdan ve akıl tutulması içerisinde olan bazı kesimlere karşı koruyarak Devletin namusuna sahip çıkmak olmalı.