Kim ne derse desin, Covid-19 salgını ile mücadelede Kıbrıs Türk toplumu her şeye  ve Devletin tepesindeki soğuk savaşa rağmen, çok iyi bir sınav verdi.

Devletinin tüm kurumları ve Hükümet, Covid-19 salgını ile mücadele mutlak bir başarının elde edildiği ortada.

Başbakan Ersin Tatar’ın süreci Devlet ciddiyetine yakışır şekilde yönettiği yadsınamayacak bir gerçek.

Muhalefetin de yapıcı katkılarının da olduğu da diğer bir gerçek.

Devletin tepesinde zaman zaman soğuk rüzgarlar esmiş olsa da, Cumhurbaşkanlığı da salgın ile mücadeleye elinden geldiğince katkı yapmaya çalıştı.

Ve anavatanı dışında kimseciklerin tanımadığı Devleti ile Kuzey Kıbrıs, Covid-19 salgını sonrası Akdeniz ortasındaki güvenli tek bölge imajı ile dünyanın gündeminde.

Ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devlet kurumları ile birlikte “Öğrenci Dostu Kuzey Kıbrıs” algısı ile yükseköğretimde yeni bir dönemi başlatmalı.

Bilim Adası vizyonu üzerine Covid-19 salgını karşısında sağlık sistemi başta olmak üzere tüm kurumlarının verdiği başarılı mücadele de eklenerek “Öğrenci Dostu Kuzey Kıbrıs” misyonu bir devlet politikası haline getirilmeli.

Kuzey Kıbrıs’ın dünyanın her ülkesi ile birlikte anavatan Türkiye’den üniversite çağındaki tüm öğrenciler için bir çekim merkezi olması artık hayal olmaktan çıkmanın arifesinde.

Covid-19 salgını sonrası normalleşme sürecinin başlaması ile birlikte, Kuzey Kıbrıs’ı yükseköğretim ve turizm alanlarında yeni bir dönem beklemekte.

Rehavete kapılmadan ve uygulanan tedbirleri de elden bırakmadan, Covid-19 salgını ve küresel krizi sonrasında yeni bir Kuzey Kıbrıs inşa etmek çok zor değil.

Kuzey Kıbrıs üniversitelerinin uluslar arası tanınmışlığı, Akdenizin ortasındaki ülkemizin lokasyonu ve iklimi, sağlık sistemi ve güvenli yaşam imajının üzerine “Öğrenci Dostu Kuzey Kıbrıs” algısının inşa edilmesi ile ülke ekonomisinin krizden güçlenerek çıkacağı şüphe kaldırmaz bir gerçek.

Kıbrıs Türk’ünün öğrenci yaşamını kolaylaştıracak bakış açısı ile olguyu değerlendirmesi yanında birazcık da fedakarlığı ile oluşturulacak Devlet politikasının itici gücü olması gerek.

Diğer bir itici güç ise elbette Kuzey Kıbrıs üniversitelerinin böylesi bir vizyonda çimento görevi yapmaktan kaçmaması.

Devletlerin krizleri fırsata çevirme refleksleri ile ülkelerini her alanda en başta da ekonomik olarak ileriye taşıdıkları, tanım yerinde ise çağ atlattıkları örnekler ile dolu iken “Öğrenci Dostu Kuzey Kıbrıs” bir vizyon, partiler üstü bir Devlet politikası olarak hayata geçirilmeli.

Ve Kuzey Kıbrıs’a sonuçları itibarı ile çağ atlatacak böylesi bir vizyonun ortaya konulmasında ödev Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile YÖDAK’ın, görev ise özelde UBP-HP Hükümetinin genelde ise tüm Hükümetlerin olmalı.

Yeter ki, UBP-HP Hükümeti ile ilgili Bakanlıklar böylesi bir misyonu vizyona taşıyacak iradeyi ortaya koysun, koyabilsin.

Ve “Öğrenci Dostu Kuzey Kıbrıs”ın slogandan öte bir vizyona dönüştürülmesinde gözler, Bakan Nazım Çavuşoğlu ile Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı kadrolarında.