Hükümet kaynak yok bahanesiyle iğneden ipliğe okkalı zam yağmuru ile vatandaşı canından bezdirirken KKTC İçişleri Bakanlığı Tapu dairesinde Devleti zarara sokan uygulamalara bir yenisi daha eklendi.

Bir banka tarafından çok kısa bir süre sonra bir vatandaşa satılan ve üzerine 8 buçuk milyon TL civarında bir ipotek konularak satışı yapılan arazinin 15 milyon TL civarı değeri tekrar tescil edilmesi sonrası Tapu dairesinde yaşananlar, Devletin uğratıldığı zararı gözler önüne serdi.

Arazinin kısa bir süre önce yapılan son satışında değeri 1 buçuk milyon TL gösterilerek devletin alacağı KDV + Stopaj vergisi + devir harçları eksik alınarak devletin 1 milyon TL civarında zarara uğratılması sonrasında gözler Tapu Dairesinin bağlı olduğu İçişleri Bakanlığına çevrildi.

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars yaşananlar karşısında suskunluğunu korurken Tapu dairesinde mal satışlarında kişiye özel değerlendirmeler yapılması kafalarda soru işaretleri oluşturmaya devam ediyor.

Skandal boyuta ulaşan farklı değerlendirmelerin kimler tarafından ve neden yapıldığı soruları ise cevapsız kalıyor.

Hükümet kaynak yok bahanesiyle iğneden ipliğe okkalı zam yağmuru ile vatandaşı canından bezdirirken KKTC İçişleri Bakanlığı Tapu dairesinde Devleti zarara sokan uygulamalara bir yenisi daha eklendi.

Bir banka tarafından çok kısa bir süre sonra bir vatandaşa satılan ve üzerine 8 buçuk milyon TL civarında bir ipotek konularak satışı yapılan arazinin 15 milyon TL civarı değeri tekrar tescil edilmesi sonrası Tapu dairesinde yaşananlar, Devletin uğratıldığı zararı gözler önüne serdi.

Arazinin kısa bir süre önce yapılan son satışında değeri 1 buçuk milyon TL gösterilerek devletin alacağı KDV + Stopaj vergisi + devir harçları eksik alınarak devletin 1 milyon TL civarında zarara uğratılması sonrasında gözler Tapu Dairesinin bağlı olduğu İçişleri Bakanlığına çevrildi.

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars yaşananlar karşısında suskunluğunu korurken Tapu dairesinde mal satışlarında kişiye özel değerlendirmeler yapılması kafalarda soru işaretleri oluşturmaya devam ediyor.

Skandal boyuta ulaşan farklı değerlendirmelerin kimler tarafından ve neden yapıldığı soruları ise cevapsız kalıyor.

Kıbrıs Manşet olarak yaklaşık 1 ay önce 26 Aralık 2019 tarihinde yayınlanan “ya Devlet başa, ya Kuzgun leşe” başlıklı haber ile başta İçişleri Bakanı ve Tapu Dairesi yetkilileri ile Hükümeti uyararak mal satış değerlendirmelerinde yapılan usulsüzlükler ile Devletin zarara uğratıldığını ortaya çıkarmıştık.

Devlet içerisinde oluşan hukuk dışı yapılar ve çetelerin varlığı ile ilgili o günden bugüne ne bir soruşturma açıldı ne de bir arpa boyu yol alındı…

************************************************************************* 

YİNE TAPU YİNE İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

KKTC İçişleri Bakanlığı Tapu dairesinde Devleti zarara sokan uygulamalara bir yenisi daha eklendi.

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars yaşananlar karşısında suskunluğunu korurken Tapu dairesinde mal satışlarında kişiye özel yapılan değerlendirmeler kafalarda soru işaretleri oluşturmaya devam ediyor.

AYNİ ARAZİNİN FARKLI SATIŞLARINDA FARKLI DEĞERLENDİRMELERİ KİMLER NEDEN YAPTI

Hükümet, Devlet gelirlerini artırmak amacıyla zam yapmaya devam ederken Devlet gelirlerinde büyük kalemlerinden birini oluşturan mal ve gayrimenkul satışlarında belirlenen değerler üzerinden alınan harçların “kişiye özel” belirlenmesi Devleti zarara uğratmaya devam ediyor.

Skandal boyuta ulaşan farklı değerlendirmelerin kimler tarafından ve neden yapıldığı soruları ise cevapsız kalmaya devam ediyor.

SON SKANDAL İSKELE BÖLGESİNDEN  

Piyasa değeri yaklaşık 15 milyon Türk Lirası olan ve icra satışı ile 3 milyon TL’ye satılan İskeledeki bir arazi ile ilgili yapılan farklı değerlendirmeler skandal boyutunda.

Bir banka tarafından çok kısa bir süre sonra bir vatandaşa satılan ve üzerine 8 buçuk milyon TL civarında bir ipotek konularak satışı yapılan arazinin 15 milyon TL civarı deģeri tekrardan tescil edilmesi sonrası Tapu dairesinde yaşananlar, Devletin uğratıldığı zararı gözler önüne seriyor.

Arazinin kısa bir süre önce yapılan son satışında ise değeri 1 buçuk milyon TL gösterilerek devletin alacağı KDV + Stopaj vergisi + devir harçları eksik alınarak devletin 1 trilyon TL civarında zarara uğratılması sonrasında gözler Tapu Dairesinin bağlı olduğu İçişleri Bakanlığına çevrildi.

İÇİŞLERİ BAKANI AYŞEGÜL BAYBARS SUSKUNLUĞUNU KORUYOR

Devletin nasıl zarara uğratıldığı, yetkililerin görevlerini nasıl ve neden suistimal ettiğinin bir kanıtı olan skandal sonrası İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars suskunluğunu koruyor.

Devleti yaklaşık 1 trilyon zarara uğratanlar görevlerine devam ederken, gayri menkul satışlarında düşük değerler yazarak maddi menfaat elde eden Devlet içerisindeki yapıların varlığı ile mücadelenin başlatılması için kamuoyu İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’ı göreve davet ediyor.

30 GÜN ÖNCE UYARMIŞTIK

Kıbrıs Manşet olarak yaklaşık 1 ay önce 26 Aralık 2019 tarihinde yayınlanan “ya Devlet başa, ya Kuzgun leşe” başlıklı haber ile başta İçişleri Bakanı ve Tapu Dairesi yetkilileri ile Hükümeti uyararak mal satış değerlendirmelerinde yapılan usulsüzlükler ile Devletin zarara uğratıldığını ortaya çıkmıştı.

Devlet içerisinde oluşan hukuk dışı yapılar ve çetelerin varlığı ile ilgili o günden bugüne bir soruşturma açılmamış olması ne de bir arpa boyu yol alınmaması ise tepki çekmeye devam ediyor.

“YA DEVLET BALA YA KUZGUN LEŞE” HABERİ NİN TAMAMI SAYFA ….. da

BAŞYAZI 106 YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE

Lefkoşa Tapu dairesi ile ilgili iddiaların ardı arkası kesilmiyor.

Tapu devir işlemlerinde, anlaşmalı kişi veya şirketlerle işbirliği halinde gayrimenkul değerlerinin düşük gösterildiği iddiaları her geçen gün artarak devam etmekte.

Geçmiş yıllarda Maliye Bakanlığı tarafından da yapılan bazı tespitler sonucu Devletin zararı ortaya çıkarılmıştı.

Vergi Dairesi tarafından kendilerine sunulan ve dolaylı beyan edilen satış sözleşmelerindeki verilerin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkarılmış, değerler Vergi Dairesi tarafından gerçek seviyeye çekilip revizeye tabi tutulmuş ve yine Vergi Dairesi kanalıyla devletin zararının en az seviyeye indirilmesi için irade ortaya konmuştu.

Devletin bir resmi dairesi olan Vergi dairesinin diğer bir resmi dairesi olan Tapu Dairesinin resmi değerlendirmelerinin karşısında ortaya koyduğu iradenin gerekçesinin   ne olduğu sorusunun cevabı, skandal uygulamaları tüm çıplaklığı ile deşifre etmekte.

Ve üstelik, değerlendirme konuları ile ilgili emsal davalarda, Yüksek Mahkeme kararlarının bulunmasına rağmen Tapu dairelerinde devam eden çarpıklık ve yanlış uygulamalar akıl almaz bir noktada.

Ve soruyoruz ;

Ev ve daire fiyatları ile ilgili tapu dairesi tarafından yapılan değerlendirmelerin düşük gösterildiği gerekçesiyle Devletin zarara uğraması gerekçesi ile Tapu Dairesi değerlendirmelerinde oynanan oyunları ihbar niteliğinde değil mi, Vergi Dairesinin ortaya koyduğu irade.

Geçtiğimiz yıl yine Maliye Bakanlığı tarafından  İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığına, Tapu Dairelerinin değerleri ev ve dairelerde kısmen normale döndüğünü ancak arsa ve arazilerde aynı anomalinin devam ettiğini ve düzeltilmesi için müdahale edilmesini talep eden resmi yazının gönderilmesi ise devletin zararın ciddi boyutlara ulaştığının bir kanıtı.

İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı talebin uygulamaya konulması için ilgili birimlere iletmiş olmasına rağmen yolsuzluk ve/veya usulsüzlük boyutuna ulaşan bu konuda henüz bir adım atılmamış olması olayın skandal boyutu.

Peki ama neden kim ne rant elde ediyor ki bu zarara müdahale edilmiyor ?

Tapu dairesindeki statüko kime hizmet ediyor?

Yaşanan örneklerden sadece bir tanesi şöyle…

400.000 Sterlin değerindeki bir arsanın devir işlemlerinde Devlet ortalama 60,000 Sterlinlik bir gelir elde etmesi gerekirken işlemde arsanın değerini 100,000 Sterlin olarak gösteren tapu memurları ve/veya yetkilileri, Devletin bu devir işleminden sadece 15.000 Sterlin gelir elde ederek 45.000 Sterlin zarar etmesine sebep olmakta

İşte tam da bu noktada gözler rant elde edilmesine sebep olan değerlendirmeyi yapan yetkililerin üzerine dönmekte.

Ve acı bir gerçek yine karşımıza çıkıyor.

Devlet vergisini tam olarak alsa veya alabilse bugün Kıbrıs Türk’ü hak ettiği sağlık hizmetine, eğitim hizmetine, güvenli yaşama, çağdaş karayollarına ve altyapıya  bir adım daha yaklaşacak.

Mesela altyapı eksikliklerinden dolayı yollarda ölümler azalacak.

Mesela Devletin sağlık hizmetleri yetersiz diye özel hastanelere Devletin kaynakları akmayacak.

Mesela Devletin yetersizliğinden dolayı birileri daha çok zengin olmaya devam edemeyecek.

Tapu daireleri aleyhine her yıl onlarca istimlak davası açılmakta ve maalesef tapu dairesi bu davaların hepsini kaybetmekte.

Mahkeme sonucuna göre dava kaybedilip tazminatlar gerçek değerlerden ödenmesine rağmen ilgili memurlar tapu devir işlemlerinde kullanılan arsa değerlerini ısrarla düşük yazmaya devam etmekte.

Ve unutulmamalı ki savaş zamanı Devlet düşmanları ülkeye dışarıdan saldırırken, barış zamanları da Devletin düşmanları içeriden Devlete zarar verirler.

Nasıl mı?

Devlet kaynaklarını sömürerek, halka hizmet için ayrılan kaynakları Devleti yetersiz gösterip dışarıdan hizmet alımları ile birilerinin cebine akıtarak, düşük değerlendirmeler ile Devlet alacaklarını minimize ederek ve daha niceleri.

Ve soruyoruz İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı özelinde Hükümetin tümüne;

Gayrimenkul alışverişinde yetkililerin Devletin hakkı yerine alıcı ve satıcının hakkını neden korusun veya neden korumakta?

Peki tapu dairesi örneğinde olduğu gibi Bakanlıkların kendi aralarında yazışmalar bir ihbar değil midir?

Devleti zarara uğratan ama kişilere çıkar sağlayan bir  suistimalin olduğunun ispatı değil midir?

Temiz eller operasyonu için düğmeye basmanın zamanı gelmedi mi?

Ve Kıbrıs Türk’ü sorguluyor artık neden Bakanlık koltuklarında oturanlar hiçbir şey yapmıyorlar ve ne zaman “sin da gülle geçsin” güdüsü ile hareket etmekten vazgeçecek Hükümet edenler?

Sayıştay Başkanlığı ve Başbakanlık Denetleme Kurulu , iddialar ve Devleti zarara uğratan uygulamalar ile ilgili inceleme başlatması artık kaçınılmaz bir noktada.

Devletin Maliye Bakanlığı tarafından da tespit edilip İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığına yazılan yazılara rağmen Devleti zarara uğratan yapılar ile mücadele tüm Hükümetlerin birincil görevi olmalı.

Ve Tapu dairesi örneği yine hatırlatıyor ve daha iyi anlatıyor; ya Devlet başa, ya kuzgun leşe.

...