CUMHURBAŞKANI DERVİŞ EROĞLU: "TÜRKİYE'NİN SEÇİLEN CUMHURBAŞKANIYLA İSTİŞARE İÇERİSİNDE OLMAMIZ HEM BİZİM GÜVENCEMİZ HEM DE ONURUMUZDUR"

"TÜRK TARAFI MÜZAKERE MASASINDA ÇÖZÜM İRADESİ GÖSTERİYOR. RUM TARAFI BÖYLE BİR ANLAŞMA İRADESİ GÖSTERMİYOR. ÇÖZMEYE VARIZ DİYORLAR AMA ŞİMDİ 2015 TEMMUZ SONUNU GÖSTERİYORLAR. 2015 GELDİĞİ ZAMAN DA BELKİ 2016'DAN BAHSEDECEKLER"

"İDAMA HİÇBİR ZAMAN SICAK BAKMAYIZ. DARBE İLE YÖNETİM DEĞİŞSE DE NETİCEDE KARŞINDAKİ İNSANDIR"

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili, adayın arkasında güçlü bir partinin bulunmasının önemine işaret etti.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, AA muhabirine gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eroğlu, Türkiye'de ilk kez halkın cumhurbaşkanı seçeceğini belirterek yerel seçimin geride bırakıldığını ve bu seçimin bir nevi referandum gibi geçtiğini söyledi.

Eroğlu, şöyle devam etti:

"Mühim olan Türkiye'nin arzuladığı demokratik ortamda cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gerçekleşmesi ve kazanan kişinin Türkiye'nin prestijini daha da yukarılara taşıyacak şekilde cumhurbaşkanlığı makamında ödevini layıkıyla yapmasıdır."

Cumhurbaşkanlığı seçiminin yerel seçimlerden çok daha sakin geçeceğini düşündüğünü ifade eden Eroğlu, Türk halkının cumhurbaşkanlığı makamına layık gördüğü kişiyi özgür iradesiyle seçeceğine olan inancını dile getirdi.

Eroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı işaret ederek, "Şu anda bir aday gözüküyor. Neticede bugün Türkiye'de bazı partilerin de adayları olacak. Bazı kişiler bağımsız aday olacağını söylese de mutlaka arkasında bir parti olacaktır. Onun için arkanızda güçlü bir partinin olması çok önemli" dedi.

Derviş Eroğlu, Türkiye'nin demokratik bir ülke olduğunu kaydederek, "Cumhurbaşkanı adayının arkasında güçlü bir parti var ise şansı mutlaka artar. Yeni adaylar ortaya çıktıktan sonra durumu değerlendirmek daha iyi olabilir" diye konuştu.

KKTC'nin Türkiye cumhurbaşkanlarıyla ilişkilerinin her zaman samimi bir ortamda olduğunu vurgulayan Eroğlu, şunları söyledi:

"O bakımdan yine samimi bir diyalog içerisinde olacağımız bir cumhurbaşkanının sandıktan çıkacağına inanıyorum. Türkiye halkı buna karar verecek. Halk iradesi neyi münasip görürse hem bizde hem de anavatanda kabul edilecek bir cumhurbaşkanı olacaktır. Türkiye'nin seçilen cumhurbaşkanıyla istişare içerisinde olmamız hem bizim güvencemiz hem de onurumuzdur."

KIBRIS MÜZAKERE SÜRECİ

Kıbrıs müzakere süreci devam ederken Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Dışişleri Bakanı ile çok samimi diyalog içerisinde olduklarını ifade eden Eroğlu, "Önerileri hazırlarken de zaman zaman Türkiye ile istişare ediyoruz. Görüş birliği içerisinde müzakereler devam ediyor. Türkiye'nin tabii ki KKTC'nin bu topraklarda huzur, güven içerisinde yaşaması ve var olan mali sıkıntılarının asgari düzeye çekilmesi yönünde destekleri devam ediyor" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, geçen ayki ABD ziyaretinde BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile görüştüğünü ve "on yıllarca daha müzakere masasında oturma düşüncesinde olmadığını" kendisine ilettiğini bildirdi.

Eroğlu şöyle devam etti:

"Bir ömür müzakerelerle geçirdik. Bu müzakerelerin daha da hızlandırılması ve kısa zamanda bir referanduma gidebilecek noktaya gelmemiz hususunda kendisine isteklerimizi ifade ettik. Bizi teyit eder şekilde konuşması beni memnun etmiştir."

Müzakerecilerin 6 Mayıs'ta ara bölgede bir araya geldiğini anımsatan Eroğlu, müzakerecilerin bu görüşmede mülkiyet, kamu yönetimi ve federal yetkilerle ilgili görüşlerini masaya koyduğunu söyledi.

Eroğlu, KKTC'nin özellikle mülkiyet ve kamu yönetimiyle ilgili düşüncelerini yazılı olarak da Rum tarafına aktardığını belirterek Rumların da federal yetkilerle ilgili görüş ve düşüncelerini ortaya koyduğunu vurguladı. Eroğlu, karşılıklı görüşlerin köprü kurucu önerilerle birleştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Türk tarafının müzakere masasında çözüm iradesi gösterdiğini belirten Eroğlu, "Rum tarafı böyle bir anlaşma iradesi göstermiyor. Çözmeye varız diyorlar ama şimdi 2015 Temmuz sonunu gösteriyorlar. Halbuki 2015'in sonu demek, ucu açık müzakerelerin devam etmesi demek. 2015 geldiği zaman belki de 2016'dan bahsedecekler. Halbuki, 'bir zaman dilimi konulması' ısrarımıza devam ediyoruz. Fakat aynı anlayışı karşı taraftan görmedik" diye konuştu.

TOPRAK KONUSU

Eroğlu, Türk tarafının "toprak" konusundaki kriterinin, mümkün olduğunca az kişinin yer değiştirmesi olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Sonuçta bir anlaşma yapıyoruz ve huzur içinde yaşamak istiyoruz. 40 yılda olan gelişmeler var ve bunları yok sayamazsınız.

Toprak konusu karara bağlanırken mümkün olduğunca az kişi yer değiştirsin istiyoruz. Bir insan eğer göçmen olacaksa Kuzey'de yerleşeceği yer temin edilsin ve Güney'e bırakacağı evinin durumuna göre ev yapılsın.

Bu koşullar hazırlansın ondan sonra yer değiştirilsin. Kuzey'de Türk nüfus çoğunluk olacak. Bunlara uygun olacak şekilde planlar yapılması gerekir.

Rum, 'ne kadar toprak alacağımı bilmeden diğer konulara girmem' gibi yaklaşımlar içerisine girerse ben de diğer konularda anlaşmadan ne kadar toprak vereceğimi konuşmam. Bunların tartışılması gerekir.

Kaldı ki 40 yıl geçti aradan ve 40 yılda insanlar yerleşmiş, kökleşmiş bu topraklara. İnsanları bir anda 40 yıldır yaşadığı yerlerden atmak insan haklarına ne kadar sığar."

MISIR'DAKİ İDAM CEZALARI

Mısır'da darbe karşıtlarına verilen idam kararlarına ilişkin de konuşan Cumhurbaşkanı Eroğlu, demokrasilerde artık darbenin yerinin kalmadığı bir ortamda bunu yapmanın ve arkasından idam kararları almanın Mısır hükümetlerini zaman içerisinde zora sokacağını söyledi.

Dünyada idam kalkarken yarım saatte 400-500 kişiyi idama mahkum etmenin dış dünyada hoş karşılanmayacağını belirten Eroğlu, şöyle konuştu:

"İdama hiçbir zaman sıcak bakmayız. Darbe ile yönetim değişse de neticede karşındaki insandır. İdama göndereceğin bir insandır, alacağın insan canıdır.

O bakımdan idama sıcak bakmıyoruz. Her karşı gelenin idama mahkum edilmesi, hapse mahkum edilmesi yanlıştır.

Darbeyle bir iktidar değişiyor. Darbeyle değiştiği zaman mutlaka can almak gerekir diye bir gerekçe olamaz. Dolayısıyla adil yargılanmaları gerekir.

Hakikaten vatana ihanet suçu varsa onun bir cezası vardır. Neticede asacağın kişi de senin vatandaşındır. Bunu insan vicdanı da hiçbir zaman kabul etmez.

Dolayısıyla darbe ile başa gelenlerin bu konuda biraz daha anlayışlı olması gerekir. Gerçi darbeyi kimse kabul etmez. Meşru bir idare olmak için uğraş verirken bu işleri yaparak meşruluğunuza da leke sürmüş olursunuz.

Mısır'daki hükümetin daha hassas davranması ve bu kadar kolay idam kararı vermemesi gerekir diye düşünüyorum."