1974 Mutlu Barış Harekatı ile on’larca yıldır yaşadığı felaketlerden kurtulan Kıbrıs Türk toplumu, barış döneminin ilk büyük felaketini 1995 yılındaki Beşparmak yangınında yaşamasının üzerinden koskocaman 25 yıl geçti.

O günlerde dünyaya gelenler, bugün 25 yaşında.

Yaklaşık 4 gün süren ve neredeyse orman varlığımızın yarısından fazlasını yok eden beşparmak yangının üzerinden çeyrek asırlık zaman geçmiş olmasına rağmen yangın felaketinden tek bir ders çıkarmadığımız ortada.

Ve 25 yıl sonra bin yıllık zeytin ağaçlarımızı yüzlerce yıllık ormanlarımızı yine içimiz yana yana yangına kurban verdik.

Kurban da verdik denilmez aslında kurban yaptık.

Sabotaj bile olsa önlem almadığımızdan dolayı, 25 yıldır tek bir ders çıkarıp gereğini yapmadığımızdan dolayı, bin yılın katiliyiz.

Ve vatan topraklarının bin yıllık sessiz tanıkları anıt zeytin ağaçları ile yüzlerce yıllık çam ormanlarımız gözümüzün önünde kül olup yok oldu.

Yaz sıcaklıklarının yangın riskini en üst düzeye çıkardığı bir coğrafyanın yaz yangınlarına bedeller ödemesinin önüne geçilememesinin açıklanabilir bir yanı yok.

1995 yılında içimizi de kül eden Beşparmak yangınından bugüne kadar Kuzey Kıbrıs’ta 14 Hükümet göreve gelmiş.

Sırası ile DP-CTP, UBP-DP, UBP-TKP, UBP-DP,CTP-DP, CTP-ÖRP, UBP, CTP-DP-TDP, CTP-DP, CTP-UBP, UBP-DP-Bağımsızlar, CTP-HP-DP-TDP ve UBP-HP iktidarları 1995’ten bugüne kadar Hükümet erkini ellerinde tutarak Devleti yönetmişler.

Ve yine sırası ile Hakkı Atun, Derviş Eroğlu, Mehmet Ali Talat, Ferdi Sabit Soyer, yine Derviş Eroğlu, İrsen Küçük, Sibel Siber, Özkan Yorgancıoğlu, Ömer Kalyoncu, Hüseyin Özgürgün, Tufan Erhürman ve Ersin Tatar geçen 25 yıllık sürede Başbakanlık koltuğuna otururken Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ise kurulan hükümetler içerisinde Başbakan Yardımcılığı ve Turizm Bakanlığında bulundu.

Ve 25 yıllık süre içerisinde bugün KKTC meclisinde görev yapan milletvekillerinin tamamına yakını ya Bakanlık yaptı ya da milletin vekili olarak meclis çatısı altında bulundu.

Ve seslerini duyuramayan az sayıdaki milletvekili dışında bir Allah’ın kulunun, milli servetimiz ormanlarımızı ve anıt ağaçlarımızı korumak adına bırakınız yangın helikopteri almaya teşebbüs etmeyi kılını bile kıpırdatmadığı acı bir gerçek.

Orman Dairesinin çağın gerisinde kalmış kısıtlı imkanları ve az sayıda insan gücü ile canla başla tüm varlığını ortaya koymasından bile utanmayarak ve tüm uyarılara kulak tıkayarak geçen bir 25 yılda geliyorum diyen felakete duyarsız kalan tüm seçilmişlerin boynunda asılı, kül olup giden ağaçlarımızın günahı.

Ormanların yeşil vatanın bir parçası, doğal bir miras ve zenginlik olduğunu yangından yangına felaketten felakete hatırlayan bir ruh halinde siyaset kurumuna yön verenlerin bir çoğu.

Yangın helikopterinin kiralanmasını gündeme getirmeyen veya geç getiren tüm Hükümetlerin böylesi bir cinayetin karşısında hiçbir açıklama yapma hakları yok, olmamalı da.

Yangın helikopteri almayı düşünmeyen Hükümetler yanında, orman alanları içerisine çöplük kurulmasına imza atan kadın Başbakan gören bir ülke, o gün ayağa kalkmamasının cezasını bugün çekmekte.

Aslında hep birlikte bin yılın katiliyiz.

Çocuklarımıza çevre bilinci vermediğimizden dolayı.

Okullarımızda sürdürülebilir çevrenin anlamını çocuklarımıza aşılamadığımız için.

Ormanlarımızı ve yeşil vatanımızı koruyarak kentleşmeyi gerçekleştirme bilincini üniversitelerimizde öğretmediğimiz için.

Evlerimizde ve bahçelerimizde doğayı yaşatmadığımız için.

1995 yılından sonra doğan dünün çocuklarının hiçbirini “tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeli yurdumda” şarkısı ve benzer çocuk şarkılarını bir kez olsun duymamalarını önemsemediğimiz için.

Hepimiz bin yılın katiliyiz.

Ve bir sefer daha ders çıkarma lüksümüz yok çünkü geriye kalacak bir orman bırakmamaya söz vermiş gibi yaşıyoruz.

Ve geride kalan çeyrek asırı, babamızdan miras kalmış gibi harcayan siyaset kurumunu affetmeden ve hesabını sorarak, yeşil vatanı korumak ve yeniden yaratmak adına zaman toplumsal seferberlik ilan etmenin vaktidir.

Vakit, Zeytin Ormanlarını yaratarak bugün doğanların 25 yaşlarına bir miras bırakmanın zamanı.

Siyaset olmadan, suçlama olmadan, komplo teorileri ile vakit kaybetmeden geleceğe bir miras bırakalım.

BM aracılığı ile yangın felaketine karşı Kıbrıs Türk’üne yardım eden Kıbrıslı Rumların işbirliği de iki toplumun insani konularda birbirlerinin yanında olabilme refleksini ortaya koyması bakımından bir kenara ayrıca not edilmeli.

Ve daha da önemlisi, varlıkları ile çeyrek yüzyıllık vurdumduymazlığa tüm ormanlarımızın kurban edilmesine engel olan Orman Dairesinin , Polis ve İtfaiye Teşkilatının, Sivil Savunma Teşkilatının, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının, Barış Kuvvetleri Komutanlığının, küreği ile yangına direnen Kıbrıs Türk’ünün ve denizler ile dağları aşarak Anadolu’dan yardıma koşan isimsiz kahramanları unutmadan yeşil vatanı yeniden yaratmak toplumsal bir ödev ve sorumluluk.

Gelecek kuşaklara karşı diğer biri görev ise çeyrek yüzyıllık vurdumduymazlık uykusu ile felakete davetiye çıkaranları da unutturmamak.