Başlık şöyle atılmış“Türkiye’nin kimyasal silah ürettiği iddia ediliyor.”

Kim iddia ediyor, iddiasını konu ettiği deliller nerede, bu delilleri nasıl elde etmiş gibi soruları sormazsanız size yalan haber için eşsiz bir ortam hazırlanmış oluyor.

Bu ortamı kesinlikle hafife almayın. Çünkü bu zemin kullanılarak ABD Irakı işgal etmişti. Yalan haberlerle korkunç bir canavar yaratılmış, halk kitleleri askeri bir harekata ikna edilmişti.Bu işgale haklılık zemini de medya ve basın üzerinden kazandırılmıştı.

Malum, her kör atın bir kör alıcısı mutlaka bulunuyor.

Gelelim Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatarı hedef alan son olaya. Fahri konsolos haberine.

Önce şunu bilelim ki Cumhurbaşkanı sadece kendi iradesi ile hiçkimseyi fahri konsolos atama hakkına sahip değil.

Bu yetki Dışişleri bakanında .

Bakan bir kişiyi atama niyetinde ise, Bakanlar Kuruluna öneri yapar.

Bakanlar Kurulu konuyu tartışır karar alır.

Cumhurbaşkanı alınan kararı uygulama kararı verir ise o zaman bir kişi fahri konsolos atanabilir.


10 Şubat 2010 yılında dönemin dışişleri bakanı Hüseyin Özgürgün Taner Ay’ı KKTC Düsseldorf Başkonsolosu olarak atamış.

Sonra 13 Haziran 2013 de Kutlay Erk Dışişleri bakanı olmuş.Sonra Özdil Nami

Arkasından Emine Çolak sonra Kudret Özersay

Peki 2010 dan itibaren kimler Hükümette bulunmuş

04.05.2009 - 17.05.2010 arasında sayın Eroğlu Hükümeti


17.05.2010 - 18.09.2012 arasında Küçük Hükümeti

13.06.2013 - 31.08.2013 arasında Siber Hükümeti

31.08.2013 - 16.07.2015 arasında Yorgancıoğlu Hükümeti

16.07.2015 - 16.04.2016 arasında Kalyoncu Hükümeti

16.04.2016 - 02.02.2018 arasında Özgürgün Hükümeti

02.02.2018 - 22.05.2019 arasında Erhürman Hükümeti

Hükümetteki Bakanlarında isimini tek tek sayardım ama zaten siz onları biliyorsunuz.


Peki birde 2010 dan itibaren görev alan Cumhurbaşkanlarına bakalım isterseniz.

2010 da Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğluydu ,arkasından sayın Mustafa Akıncı bu görevi devraldı ve son olarakta şimdi görevde sayın Ersin Tatar

Ama gelin görün ki bugüne kadar hiçkimsenin KKTC’ nin Düsseldorftaki fahri konsolosdan haberi yok.

Ne 2010 dan itiberen Dışişleri Bakanı olarak görev yapanların,ne Bakanlar kurulunda bulunanların nede Cumhurbaşkanlarının.

Neticede eğer bir yanlışlık varsa ülkede siyaset yapan tüm partiler, vekilleri ve senpatizanlarıda bu işin mesulu aslında.

Ama gelin görün ki yasaklı vukuatlı bir çete örgütü üyesi denilen bir şahısın

Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatarla yan yana çekilmiş bir fotoğrafı medyaya servis edilerek Ersin Tatar dövülmek isteniyor.

Dövmek isteyenler ise belli...Şimdi Hükümette bulunmayan partiler ,taraftarları,

Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedenlerin senpatizanları vs...

El insaf arkadaşlar yahu...biraz samimiyet ..biraz ciddiyet....

Son söz olarak psikolog Carl Hovlandın Uykucu etki kavramından bahsedelim.Hovland, inandırıcılık seviyesi oldukça düşük bile olsa bir haberin belli bir süre geçtikten sonra insanları ikna edebileceğini, çünkü insanların başlangıçtaki haber kaynağını unutabileceğini savunuyor. Güvensiz kaynaklardan bile gelse zaman içinde belli haberlerin inandırıcılığı artabilir.

Algı yönetmenleri ve manipülatörler güzel şey konuşur ama genellikle çirkin şeyler yaparlar. Bunun en önemli kanıtı, sonuçlardır Manipülasyonun başarısız olması için en can alıcı noktası amaca yönelerek “niçin” sorusunu sormaktır.

Acaba sayın Ersin Tatar bir şahsın yasaklı vukuatlı bir çete üyesi olduğunu bilse bu resmi çektirirmiydi.