İngiliz Yüksek Komiseri İrfan Siddiq, Rum basınında bugün yer alan demecinde, Kıbrıs sorunuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Siddiq, Fileleftheros gazetesinde “Uzlaşılmış Çerçeve İçerisinde Yeni Fikirlere Yer Var” başlığıyla yer alan demecinde “İngiltere açısından Birleşmiş Milletlerin (BM) belirlediği iki kesimli iki toplumlu federasyon çerçevesinden başka bir çerçeve olmadığının çok açık olduğu” görüşünü yineledi.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in inisiyatifi ve fikirlerinden cesaret aldığını söyleyen Siddiq, Kıbrıs Türk tarafının müzakere masasına gelmeye ikna edilebileceğine dair umudunu da dile getirdi.

Siddiq’ın, Kıbrıs sorununun üzerinde uzlaşılan çözüm çerçevesi içerisinde yeni fikirlere yer olduğunu vurguladığını da yazan gazete, Siddiq’in “uzlaşılmış çerçeve içerisinde olduğu sürece, neden bir şey tabu olarak addedilsin” sorusunu sorduğunu iletti.

Gazeteye göre, İngiliz diplomat, “eğer uzlaşılmış çerçeve, yorumlandığı şekliyle sonuç vermediyse, o halde istediğimiz sonucu elde etmek için yeni yollara sahip olmamız gerekecek” ifadesini de kullandı.

Söyleşiye soru-cevap şeklinde geniş bir şekilde yer veren gazeteye göre, Siddiq, “Kıbrıs sorununda 6 yıllık uzun bir çıkmaz kayda geçiriliyor. Müzakerelerin tekrarlanabileceğine inanıyor musunuz?” sorusunu yanıtında Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in tezinin cesaret verici olduğunu ve Hristodulidis’in Kıbrıs sorununun kendisi için öncelik teşkil ettiğini net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade etti. Siddiq, Hristodulidis’in, müzakerelere geri dönmesi amacıyla diğer taraf için teşvikler meydana getirme yolları düşündüğünü savundu.

Tüm bunların olumlu olduğunu ancak yeterli olup olmadığının net olmadığını dile getiren Siddiq, son yıllarda, özellikle Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’nin, uluslararası kabul görmüş iki kesimli iki toplumlu federasyon modeli yerine iki devlet çözümünü desteklediği andan itibaren, tarafların tezlerinin birbirinden gittikçe uzaklaştığını öne sürdü.

“Bu yüzden hepimiz açısından, Kıbrıslı Türkleri ve Türkiye’yi, doğru olduğu konusunda hem fikir olduğumuz modele geri dönmek için ikna etme konusunda bir zorluğa sahibiz” ifadesini kullanan Siddiq, bunu nasıl yapacaklarının net olmadığını, bununla birlikte, Hristodulidis’in atıfta bulunduğu teşviklerin yeterli olup olmayacağına veya Kıbrıslı Türkler ile Türkiye’nin ikna edilmesi için başka bir şey yapılıp yapılmaması gerektiğine işaret etti.

Siddiq, Hristodulidis’in fikirlerini şu an BM’ye, kendilerine ve diğerlerine sunduğu bir keşif aşamasında bulunduklarını söyledi.

Müzakerelerin yeniden başlaması çabalarına yönelik olarak, Birleşik Krallık'tan inisiyatifler olup olmayacağı sorusuna karşılık ise Siddiq, geçmişte bazı durumlarda inisiyatifler üstlendiklerini, ancak şimdi bunu yapma ihtiyacı hissettiklerini düşünmediğini ifade etti.

Güney Kıbrıs’taki yeni hükümet ve başkanın müzakerelerin yeniden başlaması yönündeki çabalarını desteklemenin önemine değinen Siddiq, Hristodulidis’in net bir vizyona sahip olmasına bağlı olarak, kendilerinin yeni fikirler getirmesinin bir anlamı olacağını düşünmediğini vurguladı.

Kıbrıs Türk siyasi liderliğiyle görüşmeleri olduğunu ve Kıbrıs Türk siyasi liderliğinden olumlu bir karşılık ortaya çıkması için kendilerini cesaretlendireceğini dile getiren Siddiq, Türkiye hükümetini de cesaretlendireceklerini ancak seçim öncesi dönemi gerçeğine bağlı olarak, Rum Yönetiminin inisiyatifine ne kadar ilgi göstereceklerini bilmediğini belirtti.

Avrupa Birliği'nin, çözümün parçasını teşkil ettiğini ancak Birleşik Krallığın artık AB üyesi olmadığını ve AB adına konuşamayacağını ifade eden Siddiq, AB’nin Kıbrıslı Türklere ve Türkiye’ye sağlayabileceği birçok faydaya sahip olduğunu ve bunların önemli olduğunu söyledi.

Siddiq, AB’nin bir baskı biçiminden, bir teşvik, motivasyon biçimine dönüştüğüne da işaret ederek, İngiltere'nin Kıbrıs sorunundaki yaklaşımlarında bir değişiklik olmadığına vurgu yaptı.

Yaşadığı hayal kırıklığının Türk tarafını başka seçeneklere yönlendirdiğini belirten Siddiq, Türk tarafına, bir önceki yaklaşımları kendilerini memnun etmediği için, farklı bir yaklaşım izlemeleri gerektiğini göstermek gerektiğini savundu. Siddiq, “Önceki çerçevenin, belki de bu çerçevedeki yeni bir yaklaşımla işlerine yarayabileceğini kendilerine gösterebilirsek, müzakere masasına geri dönmeye ikna olabileceklerini düşünüyorum” ifadesini kullandı.

Aynı şeyin denenmesi durumunda, ortaya farklı bir sonuç çıkmasının söz konusu olmadığını da dile getiren Siddiq, farklı bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu söyledi.

“Kıbrıs sorunundan bahsedildiği zaman, yeni fikirlere atıfta bulunulmasının olumlu karşılanmadığı” değerlendirmesine karşılık ise Siddiq, kendisinin yeni fikirler getirmediğine işaret ederek, yeni fikirlerin, yani başkan Hristodulidis tarafından getirildiğini belirtti.

Bu önerilerin karşı tarafı masaya geri getirecek nitelikte olmamaları durumunda daha fazla yeni fikirlere ihtiyaç olabileceğini kaydeden Siddiq, bu yeni fikirlerin, yeni bir bütünlüklü çerçeve teşkil ettikleri şeklinde yanlış yorumlanmamaları gerektiğini ifade etti.

Bütünlüklü çerçeve, bütünlüklü yaklaşım ve uluslararası uzlaşılmış yaklaşımın, siyasi eşitliğe sahip iki kesimli iki toplumlu federasyonun ortaya koyduğu parametrelerle birlikte BM tarafından ortaya konduğunu vurgulayan Siddiq, uzlaşılmış çerçeve içerisinde yeni fikirlere de yer olduğunu ifade etti.

Birleşik Krallık açısından, uzlaşılmış çerçevenin ötesinde başka bir şeyden bahsetmediklerini ifade eden Siddiq “Ancak yorumlandığı şekliyle uzlaşılmış çerçeve hala da sonuçlar vermediyse, o zaman doğal olarak, istenilen sonuçları elde etmek için, üzerinde uzlaşmaya varılan çerçeveyi görmenin yeni yollarına sahip olmaları gerekeceklerini” ifade etti.

Siddiq, bunun şüphe uyandıran bir şey olduğunu veya tabu teşkil etmesi gerektiğini düşünmediğini sözlerine ekledi.