4 Mayıs günü birçok açılımı birlikte yaşadık. Aylar süren izolasyon insanlarımızı, öğrencileri adeta evlerine kapatmıştı. Halinden memnun olan olmayan olmakla beraber çoğu kişi böylesine bir duruma alışmış oldu. Bir nevi her şeyden önce sağlığımız diyenler çoğunlukta idi. Ne oldu ise tedrici açılımla birlikte yollar sokaklar eskisi gibi olmasa bile kalabalıklaştı,trafik yoğunlaştı. Bu hafta başı birçok iş yeri açıldı.  Hepimiz bu kadar dışarı çıkmayı mı özlemiştik? Yoksa ihtiyaçlarımızı bir an önce tamamlamak mi istiyorduk? Birkac gün içerisinde gözlemlediğim alışverişlerde ev malzemelerinin alımının diğer alışveriş malzemelerinden daha fazla olmasıydı. Bence bunun nedeni , evlerimizde kaldığımız bu süre içerisinde eksiklerimizi, ihtiyaçlarımızı gördük veya evde geçirdiğimiz zamanın kalitesini, konforunu artırmak istedik, istemesine ancak mali konulardaki tedbirlerle çarşı ne kadar iş yapar o konuda tüketicilerin zorluğu olduğu kesin...

Peki alınan tedbirlere uyduk mu? Çoğunluk uydu fakat uymayanların sayısı da önemsenmeyecek kadar az değildi. Bu tablo bayağı  tedirgin edici bir durumdur. Örnek verecek olursak maskeden başlayalım. Maske takmayı öğrenemediğimizi gördük. Maskenin burun ve ağzımızı kapatmasi gerekir fakat maske takanlarin yarısının burnu açıkta kalıyor. Maske takmak istemeyenler maske takma zorunluluğu olduğu için maskelerini iş ola yanında ama taşıyanların maskeleri de sadece çenelerini kapıyor. Maske takanların bir kısmı da maskeyi aksesuar gibi kullandığı bir yana  az da olsa hiç maske takmayanlar da  var.

Ellerimizde eldiven var veya eldiven yok. Ellerinizle maskelerinizi tutmamamız gerek. Çünkü biz ellerimizle maskeleri enfekte etmiş oluruz.

Sosyal mesafeye uyulmuyor. Alışveriş için girilen dükkanlarda müşterilerin çoğu sosyal mesafeye pek dikkat etmiyor. Liman da banklarda yakın yakın ve maskeler çenelerinde sohbet edip birşeyler atıştıranlar da var. Yolda yürüyen guruplar halinde insanlar var.

Bu süreci gayet güzel bir şekilde buralara kadar getirdik. Bunu aynı şekilde devam ettirmemiz için alınan tedbirlere harfi harfine uyulması gerek. Korona salgını bitti,ya da bana birşey olmaz düşüncesiyle hareket etmemeliyiz. En küçük bir ihmal bile bugüne kadar yapılan tüm fedakarlık ve özverileri sıfırlar! Herşeye sil baştan başlarız.

Aslında tedbirleri almak için ille de bir yaptırım olmasına gerek kalmaması gerekir. Bu kadar geçen bu süre içerisinde hepimizin bu şekilde korumalı yaşama alışmış olmalıydık. Demek ki daha duyarlı davranmalı kendimizi, sevdiklerimizi ve herkesi korumak için çok dikkatli olmalıyız... En büyük yatırım insana yapıldığına göre, her canın hangi yaşta olursa olsun  ayrı bir değeri vardır. Bu değerlerin sağlığı ise vazgeçilmezimizdir. O halde duyarlı, tedbirli olmak da ülke halkının asli görevidir. Bunun bilincinde hareket etmek ise şarttır bir nevi zorunluluktur...Hayatın her şeye rağmen güzelliğindeyiz ve geleceğe umutluyuz...