Sandık çıkış anketlerine göre, merkez sağ parti Fine Gael yüzde 21 oy oranı ile birinci olurken, merkez sağ koalisyon ortağı Fianna Fáil ise yüzde 19,5 oranında oy aldı.
Oy verme işlemi cuma günü KSİ 22.00 itibarıyla sona ererken açıklanan Ipsos B&A anketi, merkez sağ parti Fine Gael'in yüzde 21 oy oranı ile önde olduğunu, merkez sağ koalisyon ortağı Fianna Fáil'in ise yüzde 19,5 oranında oy aldığını gösterdi.
Merkez sol Sinn Féin ise yüzde 21,1 ile üçüncü sırada yer alıyor.
İrlanda'da devredilebilir tek oy olarak bilinen karmaşık bir nispi temsil sistemi kullanıldığından, sonuçların tam olarak öğrenilmesi birkaç gün arasında sürebilir.
Sonuçlar, İrlanda'nın pandemi, uluslararası istikrarsızlık ve hayat pahalılığı baskısı altında geçen yılların ardından görevdeki hükümetlerin hoşnutsuz seçmenler tarafından devrilmesi yönündeki küresel eğilimi kırıp kırmayacağını gösterecek.
Halkı değişim için oy vermeye çağıran Sinn Féin sonuçtan memnuniyetini dile getirdi.
Sinn Féin seçim direktörü Matt Carthy kamu yayıncısı RTÉ'ye yaptığı açıklamada, "Sinn Féin'in bu seçimlerden en büyük siyasi parti olarak çıkması için her türlü şans var," dedi.
Kuzey İrlanda'yı bağımsız İrlanda Cumhuriyeti ile yeniden birleştirmeyi hedefleyen Sinn Féin, parlamentonun alt kanadı olan 174 sandalyeli Dáil'de en büyük parti haline gelse de, hükümet kurmak için yeterli koalisyon ortağı bulmakta zorlanabilir.
Hem Fine Gael hem de Fianna Fáil, Sinn Féin ile ittifak kurmayı reddetti.
Son hükümet, geçtiğimiz yüzyıl boyunca İrlanda siyasetine hakim olan iki parti tarafından yönetiliyordu: Fine Gael ve Fianna Fáil.
Bu iki parti benzer merkez sağ politikalara sahip olmakla birlikte, İrlanda'nın 1920'lerdeki iç savaşında karşıt taraflarda yer almış rakipler. Fianna Fáil lideri Micheál Martin dönemin ilk yarısında başbakan olarak görev yaptı ve Aralık 2022'de yerini Fine Gael'den Leo Varadkar'a bıraktı.
Varadkar Mart ayında beklenmedik bir şekilde istifa ederek görevi başbakanlık görevini Simon Harris'e devretti.
Muhalefet partisi Sinn Féin, 2020 seçimlerinde halk oylamasında birinci gelerek çarpıcı bir başarı elde etti, ancak Fianna Fáil ve Fine Gael'in, solcu politikaları ve Kuzey İrlanda'da otuz yıldır süren şiddet olayları sırasında İrlanda Cumhuriyet Ordusu ile olan tarihi bağlarını gerekçe göstererek kendisiyle çalışmayı reddetmesi nedeniyle hükümet dışında kaldı.
İrlanda'nın nispi temsil sistemine göre 43 seçim bölgesinin her biri birden fazla milletvekili seçiyor ve seçmenler tercihlerini sıralıyor. Bu da küçük partilerin ve yerelde güçlü bir takipçi kitlesine sahip bağımsız adayların sandalye kazanmasını nispeten kolaylaştırıyor.
Kampanya sürecinde hayat pahalılığı ve uygun fiyatlı konutlara erişim ön plandaydı.
İrlanda'da, ülkenin 'Kelt Kaplanı' yıllarında yeterince yeni konut inşa edilememesi ve 2008 küresel mali krizini takip eden ekonomik çöküşün mirası olan akut bir konut sıkıntısı var.
Sonuç ise yükselen ev fiyatları, artan kiralar ve büyüyen evsizlik sorunu.
Konut sorunuyla iç içe geçmiş olan göç, uzun zamandır göçle tanımlanan bir ülke için oldukça yeni bir sorun.
Son dönemde gelenler arasında savaş nedeniyle yerinden edilen 100.000'den fazla Ukraynalı ve Orta Doğu ve Afrika'daki yoksulluk ve çatışmalardan kaçan binlerce insan var.
5,4 milyonluk ülke, tüm sığınmacıları barındırmakta zorlanınca çadır kampları ve derme çatma barınma merkezleri ortaya çıktı ve bu da gerginlik ve protestolara neden oldu.
Pek çok Avrupa ülkesinin aksine İrlanda'da önemli bir aşırı sağcı parti bulunmamakla birlikte, sosyal medyada aşırı sağcı sesler göçmen düşmanlığını körüklemeye çalışmakta ve göçmen karşıtı bağımsız adaylar bazı bölgelerde seçilmeyi ummaktadır.