DENKTAŞ VE ŞİİR
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş siyasi kimliği ile tanınmış bir devlet adamı. Beşinci ölüm yıldönümünde onu saygı ve rahmetle anarken onun az bilinen bir yönüne, şiir sevdasına değinmek istiyorum bugün. Çoğumuz onu fotoğraf hobisiyle biliriz. Ama merhum Denktaş lirik, coşkun kahramanlık şiirleri de kaleme almış, hem de onlara emek harcamış bir dava adamıydı. Genç yaşlarda başlayan bu şiir sevdasının arkasında duygusal mizacı kadar, öğretmenlerinin de etkisi vardı. Özellikle de hocası Turgut Sarıca’nın rolü. Sevdiği şairler arasında Namık Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp gibi isimleri söylerdi. Denktaş, Avrasya Radyo Televizyonun (ART)’daki “Denktaş’ın Gündemi” programını da bir şiirle sona erdirirdi. Kaleminden dökülen şu satırlar onun ateşli siyaset ve dava insanı mizacını ifade eder:
Köpüren bir ateşiz, ateşten erleriz biz. Bu ateşi kül etti azgın sular, hepimiz, İrkilmeden bahtımız sönen bu ateşlere Demlerinden kül olan adsız kalmış bu erlere.
Şiir alanında da Denktaş’ın karakterinin milliyetçi bir insan olarak dile gelmesinde, İngiliz Sömürge yönetiminin Türk bayrağı ile kırmızı beyaz renk yasakları kadar Rumların düşmanca tutumu mutlaka etkili olmuştur. Rauf Denktaş, Enosis çığlıklarına şiirle de cevap veriyordu. Yılların his ve yaşantı birikimi, siyaset ve vatan mücadelesi, Türkiye ve mücahitlerin emeğiyle sonunda bağımsız KKTC devletinin ilanı, şiir alanında Rauf Denktaş’ın ünlü “Bayrak” şiirini yazmasını sağlamıştı:
Benim iki bayrağım var
Biri ana, birisi kız
Benim iki bayrağım var
İkisinin de bağrında
Namusumdur ayla yıldız
Biri damarlarımda kan
Biri alnımda aktır
Benim iki bayrağım var
Birisi gönül yarası
Biri tükenmeyen aşktır
Raif Denktaş oğluna armağan ettiği ”Oğluma Öğütlerim” adlı şiir aslında merhum Kurucu Cumhurbaşkanı’nın hayata bakışını, yaşantı ve mizacını da verir gibidir:
Gıpta etme paraya,
Düşme sakin sefâya,
İşinde tutumlu ol,
Dayan daima cefaya.
Îmânına dayan sen,
Kuvvetine inan sen,
Fakat sakın saldırma,
Ortada sebep yokken.
Yalana sapma sakın,
Düşmanlarından sakın,
Herkesi dost bil de sen,
Daima güleryüz takın.
Saat gibi durmadan,
Gece gündüz çalışan,
Temiz kalpli insan ol,
İmrensin sana bakan.
Fotoğraf ve şiir yani sanat, Rauf Denktaş için bir anlamda gergin siyasi çekişmeler içinde veya üzüntülü bir anında, ruhunu, kafasını rahatlatma işlevi görmüştür kanımca. Ölüm yıldönümünde bu büyük insanın bir kez daha rahmetle anarken, öte dünyadaki ruhuna kucak dolusu sevgi şiirleri yolluyorum.
Yrd. Doç. Dr. Güven ARIKLI
Faşist arıyorsanız Rum’a bakın! KKTC’deki sol sendika ve örgütlerin ağzından düşürmediği “faşist” sözcüğünün dik alasının yaşandığı Güney Kıbrıs’ta yaşananlar ortadayken, Güney’e geçen Kıbrıslı Türkler’in ELAM yanlısı gruplarca saldırıya uğradığı polis kayıtlarına geçmişken, Rum çocukları Türk düşmanı olarak yetiştirilirken KKTC’deki bazı sözde sendikacılar ve işbirlikçisi sözde gazete yazarları, ahlaksızca saldırılarda bulunmakta, Kıbrıs Türk Halkı’na apaçık ihanet etmektedir.
Kıbrıs Türkleri’nin 50’lerden bu yana yapmaya çalıştığı, vatanını, namusunu ve yaşama hakkını korumaktan başka bir şey değildir.
Buna hukukta “meşru müdafaa” denir.
1963’te anayasa değişikliği talebiyle Akritas Planı’nı uygulamaya koyan Rumlar, 20 Aralık 1963 gecesi başlayan olaylarla 30 köye saldırı düzenlemiş, bu sayı kısa sürede 103 köyde katliama dönüşmüştür.
1950’lerden başlayarak sistemli bir şekilde Türk düşmanlığını eyleme koyan Rumlar, 16 Ağustos 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak kurulmasının ardından başlattığı dışlama ve soykırıma varan saldırılarını günümüzde de farklı boyutlarda sürdürmektedir.
KKTC topraklarında KKTC kimliği ile yaşamını süren bazı aklı evveller, hala Rumlar’la bir arada yaşama konusunda israr etmekte, Türk yönetimini akla hayale sığmayacak sözde suçlamalarla zor duruma düşürmeye çalışarak Rum yönetiminin uşaklığına soyunmaktadır.
Oysa genetiğinde Türk düşmanlığı bulunan Rumlar, hata üstüne hata yapmakta, insanlık dışı davranışlarına her gün bir yenisini eklemektedir.
Rum zihniyetini ortaya koyan son olayda, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları için KKTC’ye gelmek üzere yola çıkan Sırp çocuklar, sınırdışı edilmiştir.
Bu olay, Rumlar’ın fanatizmden öte “Türk düşmanlığı” ile yoğrulmuş olduğunu ortaya koymakta, Rumlar’ın gülümseme maskesi altında kin, nefret ve yoketme arzusu taşıyan duygular yattığı ortaya çıkmaktadır.
Toplam sayısı 12 olan 10-13 yaşlarındaki çocuklar, sınırdışı edilerek özel bir uçakla ülkelerine gönderilmiş, Kıbrıs’tan deport edilmiştir.
Gözyaşları arasında ülkeleri ülkesine dönen çocuklar ve yanlarındaki eğitmenler, yaşananlara bir anlam verememiş, Rum’un çirkin yüzünü onlar da yaşayarak öğrenmiştir.
Peki içimizdeki Rumcular?
Başta KTÖS yöneticileri ve yandaşları olmak üzere kendilerine “Rumcu” denildiğinde canı sıkılan ve yüzü kızaranlara bir kez daha seslenmekte yarar var..
Bu insanlık dışı olayı siz nasıl karşılıyorsunuz?
Gündemi değiştirmek için “TL’den vazgeçelim, Euro’ya geçelim” diyerek bu olayı geçiştiremezsiniz.
Türkiye’deki Anayasa değişikliği ile ilgili gerçek dışı söylemlerinizle de bu olayı geçiştiremezsiniz.
Ne söylerseniz söyleyin inandırıcı olamayacağını biliyorsunuz.
Onun için sus-pus olup, sesinizi çıkarmıyorsunuz.
Sayın Akıncı’nın yüzüne kapıyı çarpıp sigarasını tüttüren Anastasiadis’e de bir sözümüz var.
“Siz hangi çağda yaşıyor, hangi akla hizmet ediyorsunuz.”
Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?
- HOCALI’YI UNUTMAYACAĞIZ 25.02.2018
- Dr. Küçük ve Denktaş 14.01.2018
- 21 Aralık, Maskelerin Düştüğü Gündür... 21.12.2017
- SİZ KARAR VERİN… 17.12.2017
- Bu Adam mı ? Arkadaş! 08.10.2017
- Barzani’ye Son İkaz 04.10.2017
- Avrupa Birliği yerine Türk Birliği 06.09.2017
- NE ZAMAN KENDİNİN FARKINA VARACAKSIN? 12.07.2017
- Dün, Dünya Basın Özgürlüğü Günüydü ! 04.05.2017
- Faşist arıyorsanız Rum’a bakın! 20.04.2017
Yorumlar (2)