ÇAĞDAŞIMIZ BİR LİDER, SİYASETÇİ VE AYDIN: MERHUM DR. FAZIL KÜÇÜK
Benim hakiki anlamda Kıbrıs Türk halkının liderlerinden Dr. Fazıl Küçük’le tanışmam, 2005 yılında meslektaşım Yrd. Doç. Dr. Osman Yıldız ile yayımlamayı başardığım 40 Yıl Halkın Sesi Olarak Dr. Fazıl Küçük-Makaleler (1942-1981) başlıklı dört ciltlik kitabımla oldu. Ondan önce tabii ki Dr. Fazıl Küçük’ü, yaptıklarını, Kıbrıs Türk mücadele tarihindeki yerini biliyordum. Ancak onun Halkın Sesi gazetesindeki makalelerini okumak, toparlayarak yayınlamak ve o yazıların teker teker incelem bana “çağdaşımız, ölmez bir insanla, liderle” karşı karşıya olduğumu gösterdi. Neden mi? Çünkü onun yazılarında geçmişte ve bugün bile karşımıza çıkan Kıbrıs Türk halkının sorunları, sıkıntıları ve kendine göre çözüm önerileri vardı: Ada Türklerinin “eğitim, siyaset, ekonomi, iş hayatı, sendika, grev, güvenlik, asayiş, hastahane, sağlık, tarım-köy, trafik ve turizm” sorunları ve onların nasıl çözüleceği...Bir başka ifadeyle bugün de yüzü yüze geldiğimiz sosyal yaşantı yaralarına parmak basıyor, kamuoyu yaratıyor ve mesleği doktorluktaki gibi onlara ama bu sefer sosyal reçeteler sunuyordu. İşte bundan dolayı ben merhum Dr. Fazıl Küçük’ü güncel, çağdaşımız bir aydın olarak gördüm ve görüyorum. O, Rauf Denktaş ve diğer mücadele arkadaşları hep bu ortak noktada, “çağdaş güncel lider-aydın olma” hususunda birleşiyorlar veya bu vatansever mücadele adamlarının aynı zamanda ortak noktaları bu.
Son dönemde Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’la ilgili çalışmaların, kitap yayınlarının ve etkinliklerinin artması bize onların Kıbrıs Türk halkının kalbinde çoktan yerini almış olduğunu göstermiyor mu? Gazeteci yazar sayın Osman Güvenir’in son çıkardığı eseri Dr. Fazıl Küçük’le Geçen Günlerim kitabı ilk aklıma gelenlerden. Toplumlar aileler gibidir. Bu aile geçmiiş aile fertlerine, büyüklerine sahip çıkar, onları unutmaz yaşatır ve gelen çocuklarına anlatıp tanıtırsa daha bilinçli ve sağlıklı, tarih nosyonu olan kuşaklara sahip oluruz. Bu bağlamda tarihin şanlı sayfalarına giren merhum Dr. Fazıl Küçük, Rauf Denktaş başta olmak üzere bütün büyüklerimizin filmlerini çekelim, piyeslerini yazalım, oyuncaklarını çizelim, unutulmaz sözlerini döviz, slogan olarak günlük hayatımızın bir yerlerine koyalım. Bunu yapmak hem bir vefa örneğidir hem de kimilerinin çok hayran olduğu Avrupalıların da kendi liderleri için izledikleri bir kültür politikasıdır, yoludur. Churchill’siz İngiltere, Washington’suz Amerika ve De Gaulle’süz Fransa nasıl düşünülemezse, Küçük ve Denktaş’sız Kıbrıs Türk toplumu ve tarihi de düşünülemez. Bu iki isim, ta eski Türk destanlarından beri karşımıza çıkan “bilge kişi” tipinin Kıbrıs Türk toplumu için örnekleridir.
İki liderin ölüm yıldönümlerinin peş peşe, birbiri ardı sıra olması da feleğin, kaderin güzel bir cilvesidir galiba. Ebediyet uykusunda, Kıbrıs Türk toplumunun yanıbaşında, çağdaş aydınlar olabilmek. Herkese nasib olmasa gerek.
Yrd. Doç. Dr. Güven ARIKLI
Faşist arıyorsanız Rum’a bakın! KKTC’deki sol sendika ve örgütlerin ağzından düşürmediği “faşist” sözcüğünün dik alasının yaşandığı Güney Kıbrıs’ta yaşananlar ortadayken, Güney’e geçen Kıbrıslı Türkler’in ELAM yanlısı gruplarca saldırıya uğradığı polis kayıtlarına geçmişken, Rum çocukları Türk düşmanı olarak yetiştirilirken KKTC’deki bazı sözde sendikacılar ve işbirlikçisi sözde gazete yazarları, ahlaksızca saldırılarda bulunmakta, Kıbrıs Türk Halkı’na apaçık ihanet etmektedir.
Kıbrıs Türkleri’nin 50’lerden bu yana yapmaya çalıştığı, vatanını, namusunu ve yaşama hakkını korumaktan başka bir şey değildir.
Buna hukukta “meşru müdafaa” denir.
1963’te anayasa değişikliği talebiyle Akritas Planı’nı uygulamaya koyan Rumlar, 20 Aralık 1963 gecesi başlayan olaylarla 30 köye saldırı düzenlemiş, bu sayı kısa sürede 103 köyde katliama dönüşmüştür.
1950’lerden başlayarak sistemli bir şekilde Türk düşmanlığını eyleme koyan Rumlar, 16 Ağustos 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak kurulmasının ardından başlattığı dışlama ve soykırıma varan saldırılarını günümüzde de farklı boyutlarda sürdürmektedir.
KKTC topraklarında KKTC kimliği ile yaşamını süren bazı aklı evveller, hala Rumlar’la bir arada yaşama konusunda israr etmekte, Türk yönetimini akla hayale sığmayacak sözde suçlamalarla zor duruma düşürmeye çalışarak Rum yönetiminin uşaklığına soyunmaktadır.
Oysa genetiğinde Türk düşmanlığı bulunan Rumlar, hata üstüne hata yapmakta, insanlık dışı davranışlarına her gün bir yenisini eklemektedir.
Rum zihniyetini ortaya koyan son olayda, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları için KKTC’ye gelmek üzere yola çıkan Sırp çocuklar, sınırdışı edilmiştir.
Bu olay, Rumlar’ın fanatizmden öte “Türk düşmanlığı” ile yoğrulmuş olduğunu ortaya koymakta, Rumlar’ın gülümseme maskesi altında kin, nefret ve yoketme arzusu taşıyan duygular yattığı ortaya çıkmaktadır.
Toplam sayısı 12 olan 10-13 yaşlarındaki çocuklar, sınırdışı edilerek özel bir uçakla ülkelerine gönderilmiş, Kıbrıs’tan deport edilmiştir.
Gözyaşları arasında ülkeleri ülkesine dönen çocuklar ve yanlarındaki eğitmenler, yaşananlara bir anlam verememiş, Rum’un çirkin yüzünü onlar da yaşayarak öğrenmiştir.
Peki içimizdeki Rumcular?
Başta KTÖS yöneticileri ve yandaşları olmak üzere kendilerine “Rumcu” denildiğinde canı sıkılan ve yüzü kızaranlara bir kez daha seslenmekte yarar var..
Bu insanlık dışı olayı siz nasıl karşılıyorsunuz?
Gündemi değiştirmek için “TL’den vazgeçelim, Euro’ya geçelim” diyerek bu olayı geçiştiremezsiniz.
Türkiye’deki Anayasa değişikliği ile ilgili gerçek dışı söylemlerinizle de bu olayı geçiştiremezsiniz.
Ne söylerseniz söyleyin inandırıcı olamayacağını biliyorsunuz.
Onun için sus-pus olup, sesinizi çıkarmıyorsunuz.
Sayın Akıncı’nın yüzüne kapıyı çarpıp sigarasını tüttüren Anastasiadis’e de bir sözümüz var.
“Siz hangi çağda yaşıyor, hangi akla hizmet ediyorsunuz.”
Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?
- HOCALI’YI UNUTMAYACAĞIZ 25.02.2018
- Dr. Küçük ve Denktaş 14.01.2018
- 21 Aralık, Maskelerin Düştüğü Gündür... 21.12.2017
- SİZ KARAR VERİN… 17.12.2017
- Bu Adam mı ? Arkadaş! 08.10.2017
- Barzani’ye Son İkaz 04.10.2017
- Avrupa Birliği yerine Türk Birliği 06.09.2017
- NE ZAMAN KENDİNİN FARKINA VARACAKSIN? 12.07.2017
- Dün, Dünya Basın Özgürlüğü Günüydü ! 04.05.2017
- Faşist arıyorsanız Rum’a bakın! 20.04.2017
Yorumlar