Mâlum, ‘anavatan ve de yavrusu’ aşkıyla büyüdü bizim nesil. Hatâsıyla, sevâbıyla savaşlar ve sonraları da iki toplumlu barışma merkezli görüşmeler yapıldı bildik. Hani şu yeşil bir kalemle ortadan ikiye bölünmüş ve de sonraları da sınırları delik deşik edilerek güya organize edilen sınır geçiş kapıları var ya, tam bir insanlık rezâleti yine bildik. E bu duruma neden gelinmiş? E yine mâlum Yunan Cuntası densizlik yapınca Türkiyeli Türk ve de Kıbrıslı Türk’ün ilk kez meşru kucaklaşması 74 Mutlu Barış/Mutsuz Savaş Harekâtı başlamış. Kocatepe, Adatepe ve Mareşal Fevzi Çakmak adlı Türk savaş gemileri Girne açıklarına demirlemişlerdi. “12 gemilik Yunan konvoyu Rodos’tan Baf’a doğru yola çıktı” istihbaratı gelince komutan bölgeye intikâl için emir verdi. Hemen hazırlandılar ve yola çıktılar yavrucaklar. Sonrasında da o bölgeye bi'baktılar ki ortada kimsecikler yok. Bi’anda Türk jetleri belirdi semâda. Türk pilotlarına verilen bilgiye göre Yunan donanması gemilerine Türk bayrağı çekiyor ve telsizden türkçe konuşarak hile yapıyorlardı. Bu durum için gencecik pilotlara “sakın ola aldanmayın” emri verilmişti. Hâl böyle olunca Türk gemilerinden “Türküz, sakın ateş etmeyin” çığlıklarını pek de takmadı pilotlar, zira o bölgede “Türk savaş gemileri konuşlanmıştır” bilgisi gelmemişti. Çatır çatır vurdular kendi savaş gemilerini. İlk darbeyi Kocatepe almıştı. Arkasından da Adatepe ve Mareşal Fevzi Çakmak bombalanmıştı. Bomba yüklü Kocatepe’de çıkan yangın sonucu gemideki komutan; “Gemiyi derhâl terkedin” emrini vermişti. Yavrucaklar hemen suya atladılar. Bu arada boynunda telsiz asılı olan Muhabere (Haberleşme) Subayı Necati Gürkaya üzerindeki ağırlıktan dolayı dibe batmıştı bile, rahmetle. Türk jetleri bu arada ha bire bombalamaya devam ediyordu. Adatepe ve Mareşal Fevzi Çakmak ağır aksak bi’şekilde Mersin’e ulaşmayı başarmıştı ama Kocatepe’deki personel için durum çok vahimdi. Bir kısmı denize canlı girdi ama maalesef rahmetle kayboldu. Bilanço mu? Tam tamına 54 şehit! Haber, “Jetlerimiz Yunan donanmasına ağır kayıplar verdirdi” diye verildi ama beş gün sonra acı gerçek ortaya çıktı. ‘İletişimsizlik veya yanlış haberleşmeden dolayı’ o bölgede herhangi bir Yunan gemisi yoktu. Hâliyle vurulan tek bir Yunan gemisi de olmamıştı. E konvoy ile ilgili doğru bilgi de sonradan ortaya çıktı. Sadece 12 askeri kamyon Rodos’tan Kıbrıs’a gelmek üzere gemiye yüklenmişti. İşte, yıllar önce Kocatepe’yi böyle harcadılar, tıpkı şu anda Kıbrıs Türk futbolunu harcanmaya çalışıldığı gibi. Yeter mi? Yetmez! Demirören Efendi de artık Rum egemenliğindeki Kıbrıs Futbol Federasyonu KOP’la yeni bir aşk’a başlamış ve bize de KOP’u işaret etmiş. Hani şu Türkçe Rock’ta bu aralar kapak yapan Model Grubu var ya; En son “Sen Ona Aşıksın”a klip çektiler; İlgili şarkının ‘şutlanmaya ilişkin kabullenme’ merkezli sözleri aynen şöyle; “Demek bugün yeni bir hikâyeye başlıyorsun; dilerim bunun sonu bizimkinden mutlu olsun. Çok şey unutturması gerekiyor şimdi sana; işi de biraz zor benden sonra aslında. Şarkınız falan olacak, yeni bir diziye başlanacak; tatiller planlanacak, fotoraflar konulacak; neyse seni çok seviyormuş ne tatlı, ona da “herşeyim” demişsin bana ne kaldı; Çok şey var öğreneceği senin hakkında, kahveyi şekersiz sütlü seversin meselâ; saçınla oynayınca hemen uyursun; sebze yemezsin, içince çok konuşursun ve umarım onu annene sevdirmeyi becerirsin; Çünkü kendisi benden haz etmezdi bilirsin. Sen ona aşıksın” diye devam eden şarkı sanki de Yeni Türkiye Futbol Federasyonu ve Yeni Kıbrıs Futbol Federasyonu için yazılmış. En mühim yeri de “Umarım onu annene sevdirmeyi becerirsin” kublesi. Ne aşk be!