Eliz Maloney

Ekonomi İstihbarat Birimi (EIU) önümüzdeki beş yılda Kıbrıs Sorunu’nun çözüm olasılığını yüzde 20 olarak öngörmüş. Diğer bir yandan da İngilizlerin eski Avrupa Bakanı David Lidington ise “İngiltere, Kıbrıs’ın bölünmesini veya bir ülkeye bağlanmasını engelleyecektir” demiş. Aferin, yakışır İngiliz’ime! Maşallah herkes mâlum konuda zırvalamaya devam ededursun, uluslararası ilişkiler çalışan arkadaşlar “bu sorunu daha da çekemem” merkezli bir düşünce içerisine çoktan girmiş bile. Adamların tuzu kuru tabii. Alan memnun, ‘satan’ memnun bir adada yaşıyoruz. 1878 Satışı, 1923 Satışı, 1960 Satışı ve de meşhur 19962’de Çiller ve Rum Yönetimi destekli AB Satışı sonrası devam eden boykottan en çok etkilenen sektörlerden birisi de sporumuz. Neymiş? Spor barış ve kardeşlikmiş(!). Geçsinler bu ağızları. Sporun özüne ihanet eden bir uluslararası spor çetesiyle karşı karşıyayız. Tabii tek suçlu onlar mı? Biz daha kendi arka bahçemizi mamur edemedik. Daha sırada mutfak ve ön bahçe var. Gerçi sporumuza da çok eleştiri getirmeyelim. Sanat, kültür veya turizmdeki politikamız ne onu da Allah bilir. Kurumsal yapı özlenen bir yarım adada yaşıyoruz.  Eski ‘Milli Dava’ yeni ‘Kıbrıs Sorunu’ oldu mâlumunuz üz’re. Ha bire filler tepişiyor, biz çimler de eziliyoroz. Kıbrıs’taki olası bir çözüm ile ilgili haberleri çoktan zapping yapar olduk. ‘Öğretilmiş çaresizlik’ kaderimiz sanırım. Kader veya keder çok çabuk alışılagelen olgular. E ezber bozan durum hiç mi yok? Tabii ki de var. Vakt-i zamanında Eliz Maloney adlı yavrucakla canlı tv’de tanışmıştık. Yayın öncesi biraz mahçup bir şekilde “Kimdir be bu adam da benimle böyle samimi konuşur” modunda bakışları vardı bebemin. Neyse, programa girdik ve yavaş o çekingen ruh hali kendini bekleme salonunda bıraktı. Yayın esnasında gür bir sesle; “Gün gelecek dünya şampiyonu olacağım” demişti özgüvenli bir şekilde. Biz de memnun bir şekilde; “Eee, soyuna çekmeyen soysuz olur be Eliz, annen 100, 200 ve 400 metre Kıbrıs Rekortmeni” demiştik annesi İlkay Yorgancı Hoca’yı işaret ederek. Elizcik o gün pembe ojeli bir şekilde 10 Yaş İngiltere Ulusal Tenis Şampiyonası üçüncüsü olarak stüdyodaydı. Bugün ise artık o bir şampiyon. Ya bundan sonrası n’olacak? Sevgili Elizcik idolü kadınım Vera Zvonareva gibi profesyonel bir tenisçi olabilecek mi? Ülkesini 2 milyara yakın tenissever nezdinde temsil edebilecek mi? Yoksa örneklerinde olduğu gibi İngiltere vatandaşı olarak İngilizleri mi temsil edecek? Bu konuda devlet ve özel sektörün bir yol haritası var mı? Yoksa saldım mevlam çayıra mı? Gerek Elizciğe, gerek ailesi, gerekse lider yöneticisi rahmetli dostum Yusuf Yönlüer Hocama finansal sürer durumda ne kadar sahip çıkılmıştı? Yıllar geçti ve şampiyon kızımız da, ekibi de artık VIP vatandaş sınıfında olmalı. E neden mi? Spor gazetecisi Tonguç Kotak haberini yaptı geçen hafta; Neymiş? “15 yaşındaki sporcumuz Eliz Maloney, Wimbledon yetkilileri tarafindan kendisine ozel davet (wild card) verilerek 18 yaş altı kategorisinde mücadele etme davet edildi” denmiş ilgili haberde. E başka? “En büyük hedefime bir adım daha yaklaştım. Yusuf Hocam her zaman Wimbledon'da gözlüklerini giyip beni izleyeceğini söylerdi. Bu maçları onun için oynayacağım” demiş. Çok da iyi etmiş! Yusuf Yönlüer aşkına İnşallah a kızım. Gözlerinden öperim...