Orta Doğu, dünya enerji kaynaklarının çok büyük bölümüne sahip olan önemli bir stratejik bölgedir. İleriki on yıllarda dünya petrol ihtiyacı başta olmak üzere doğal gaz ve hatta su ihtiyacı için dünyanın Orta Doğu’ya muhtaç kalacağı net olarak bilinmektedir. Suriye ise, bu enerji kaynaklarının olduğu bölgede yer alan önemli ve büyük bir ülkedir.


Bölgedeki enerji kaynaklarının ele geçirilebilmesi veya kontrol ve denetim altına alınabilmesi için öncelikle burada bulunan ulusların yani Orta Doğu devletlerinin (ve hatta onlara yakın Afrika ve Asya devletlerinin) tertiplenmesi gerekmektedir. Buradaki devletlerin ABD egemenliğine girmesi veya ABD güdümünde uyumlu yapılara sahip olması gerekir ki, o ülkenin petrol muslukları da yeni dünya düzeninde ABD menfaatlerine uygun olarak kullanılabilsin.



Dünyanın gelecekte mutlak anlamda muhtaç olacağı enerji kaynaklarını kontrolü altına almayı başarabilen bir ABD, bu şekilde dünyaya gerçek anlamda hükmeden ülke konumuna gelerek “Tek Dünya Devleti” olma yolunda önemli bir avantajı yakalamış olacaktır.


ABD, ileriye dönük petrol savaşlarından galip ayrılabilmek ve bu amaçla diğerlerinden bir adım öne geçebilmek için paçaları erken sıvamış ve 1997 yılında bu amaçla hazırladığı projeyi 21. yüzyılda fiilen uygulamaya koymuştur.


Kıbrıs Adası, Orta Doğu’yu İngiliz Üslerindeki son teknolojik cihazlarla karşıdan izleyen, gözetleyen, dinleyen ve batıyla arasındaki en önemli nakil hattını kontrol eden bir konumda yer almaktadır.


1948, 1954, 1967 yıllarında Orta Doğu'da yapılan Arap-İsrail Savaşları'nda ve Süveyş Savaşı'nda ABD ve İngiltere Ada'daki İngiliz Üslerini hep askeri ve istihbarat amaçları için kullanmıştır. ABD 1973 Yom Kippur Savaşı’nda bu üsleri kullanamadığı için İngiltere’ye çok öfkelenmiş ve İsrail’e yapılan askeri yardımlarda ciddi mali külfetle karşılaşmış ve zamanında istihbarat yapamamıştır.


Irak'a yapılan askeri saldırılar için de bu üsler bir şekilde kullanılmıştır. Zaten bu üsler uluslararası andlaşmlar bağlamında serbestçe İngiltere tarafından kullanılabilmektedir. Bugüne değin bu üsler nedeniyle Kıbrıs'ın askeri bir saldırıya maruz kalmamış olması büyük bir şanstır.



Bugün Suriye'ye yapılacak bir emperyal saldırı karşısında Adamızın yine bu denli şanslı olmasını umut ederim. Ancak ortaya çıkan söylemlere ve icraatlara bakıldığında durumun eskisi kadar şanslı olamayacağını düşünüyorum. Suriye'nin sahip olduğu askeri teknoloji, kendisine sağlanan dış destek, İran'ın kendisiyle olan ciddi müteffik tavrı ve olası savaş alanının adaya olan yakınlığı gibi noktalardan bakıldığında çıkacak bu savaştan etkilenmeme şansımız büyük bir mucize olacaktır.



Evet ABD ve İngiliz savaş teknolojisi çok gelişmiştir ve adadaki üsleri olası bir saldırıya karşı korumaya muktedir olabilir, ancak üsler yerine yanlışlıkla da olsa bir başka yere düşecek bir füzenin yaratacağı can ve mal kaybı yanında Kıbrıs’ta yaşayan insanların düşeceği korku hezeyanı esasen beni ilgilendirmektedir. Çünkü İran ve Suriye olası bir müdahale durumunda adadaki üslerin mutlaka kullanılacağı inancını taşımakta ve doğal olarak yapılacak olan askeri müdahalenin üslerini de savunma amaçlı olarak hedeflerine alacaklardır.
 
 
AV. BARIŞ MAMALI