Yaşar Ersoy’un Türkiye ve KKTC karşıtı olduğu biliniyor…
Türkiye’yi “işgalci”, Türk ordusunu “işgal ordusu” olarak niteleyen provokatif yayınlar yapan Afrika gazetesinden çıkmıyor…
Afrika gazetesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aşağılayan yayınını protesto eyleminde Afrika gazetesi’nde ve Şener Levent’in arkasında idi…
Orada yaptığı konuşmanın video kaydını sosyal medyada izlemiştim. Türkiye ve KKTC’ye ağır şekilde saldırmaktaydı…
Birkaç kez de Radyo Mayıs’ta, Türkiye-KKTC düşmanları Şener Elcil ve Şener Levent ile yaptığı programları dinlemiştim… Türkiye ve KKTC’ye karşı atıp tutmaktaydılar…
Rum Devletinin destek verdiği STELYOS VAKFI’ndan ödül aldığı da bilinmektedir…
PROVOKATİF SİYASETİN GÖBEĞİNDE
Yani Yaşar Ersoy, devletine bağlı bir sanatçıdan önce, Türkiye-KKTC karşıtı provokatif siyasetin göbeğinde olan biridir…
Bu kişiliği sanatçı kişiliğini bastırmaktadır.
Sanatını siyasi ideolojisini yaymak ve Türkiye-KKTC karşıtlığı yaratmak için bir araç olarak kullanmaktadır.. 
Akıncı’nın belediye başkanlığı döneminde yine benzer bir olay yaratarak devletten ayrılmıştı. Akıncı onlara Belediye Tiyatrosunu kurdu.
Orada oynadığı oyunların çoğunda siyasi ideolojisini öne çıkardığı biliniyor. O nedenle bir raddeden sonra onun yönettiği oyunları izlemeyi, birçok kişi gibi ben de bıraktım…
Yaşar Ersoy, Belediye Tiyatrosundan emekli oldu, oldukça yüksek bir emekli maaşı alıyor. Ama emekli olmasına rağmen, Belediye Tiyatrosunda oyun yönetmeye devam ediyor. Herhalde emekli maaşına ilave bir ücret de alıyor.
Bu yetmemiş olacak ki, 4’lü koalisyon döneminde yakın olduğu parti olan TDP’nin Genel Başkanı Cemal Özyiğit’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde bir oyun yazma ve yönetme işi planlandı.
LTB’den yüksek emekli maaşı alan Yaşar Ersoy, bu işten de 15000 TL ücret alacaktı…
4’lü koalisyon yıkılmasaydı bu oyun oynanacak ve 15 bin TL’yi alacaktı…
Ne ki şansı yaver gitmedi.
4’lü koalisyon yıkıldı, yerine UBP-HP koalisyonu kuruldu.
EDEBİ KURUL REDDETTİ
Devlet Tiyatrolarına müdür olarak atanan Türkiye ve KKTC sevdalısı Erdinç Akgür önce eser saptama kurullarının yasanın öngördüğü şekilde oluşmadığını saptadı ve yasaya uygun yeni bir Edebi Kurul oluşturdu…
Kurul Yaşar Ersoy’un oyununu inceledi ve yasanın verdiği yetkiyi kullanarak oynanmasının uygun olmadığına karar verdi…
Müdür Erdinç Akgür , görüştüğü Ersoy’a, şahsına karşı bir tavır veya bir sansür olmadığını, yasanın öngördüğü kapsam içinde başka bir oyun yazması halinde oynanacağını söyledi…
Yaşar Ersoy ise, bunu reddederek ucuz kahramanlık ve siyasi şov yapmayı tercih etti.
Türkiye-KKTC düşmanı Afrika ve Yenidüzen gazetesi’ndeki yandaşları ile Radyo Mayıs’ta birlikte program yaptığı Şener Elcil’i, Akıncı’yı ve TDP, CTP ve BKP’yi harekete geçirerek hükümete karşı yoğun bir kara propaganda başlattı. Sosyal medya üzerinden büyük bir yaygara koparıldı.
Hükümette çatlak yaratmak ve seçimlerde Akıncı’ya rakip gördükleri Kudret Özersay’ı yıpratmak için özellikle Özersay hedef alındı…
Olayla ilgili açıklama yapan Devlet Tiyatrosu müdürü Erdinç Akgür,” iddia edildiği gibi sansürün söz konusu olmadığını, gelen her oyunun mutlaka oynatılacağı gibi bir yasa olmadığını, Yaşar Ersoy ile oyununun mutlaka oynanacağı yönünde bir anlaşma yapılmadığını, Edebi Kurul’un oyunları reddetme veya kabul etme yetkisi bulunduğunu, nitekim başka oyunların da reddedildiğini” açıkladı…. 
Yaşar Ersoy’un elinde Belediye Tiyatrosu var. İstese gider oyununu orda oynar, yani çaresiz değil..
Devlet, Türkiye’nin ve Halkın parasıyla Türkiye’ye, Halka ve kendine hakaret ettirmek zorunda değildir…
Bu devletten para alıp bir oyun yazıp yöneteceksen Devletin yasalarına uymak zorundasın.
İDEOLOJİK PROPAGANDA
Yasa diyor ki “oyunlarda MİLLİ ÇAĞDAŞ değerler gözetilecek…Ulusal kültürün çağdaş kültürler içinde gelişmesinin sağlanması gözetilecek…”
Yaşar Ersoy’un oyununu okudum.
Tiyatro oyunu yazan ve oyunu sahnelenen bir yazar olarak kesinlikle söyleyebilirim ki bu oyun, genel ahlak kurallarına açısından çocuk seyirciler tarafından izlenmemeli
Oyunun sanatsal bir değer taşımadığını, çünkü amacın sanat yapmak değil, ideolojik propaganda ve Türkiye karşıtlığı yapmak, Türkiye-KKTC ilişkilerini alaya almak ve aşağılamak amacı güttüğünü rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu oyunda yapılan sanat değil, tamamı ile ideolojik siyasettir…
Oyunu okuyana kadar bu konuda tek satır yazmadım, işkembeden atmak istemedim, okudum ve değerlendirdim.
Peki, “sanat eserine sansürden” söz eden Akıncı, köşe yazarları, manşet atan gazeteciler de oyunu okuyarak mı konuştular?
Sanmıyorum. 
Okumadan konuşmak ahlaki mi, dürüstlük mü?
OYUNDA NE VAR?
Oyunda evlendirilen “ŞÜKRAN” VE “ŞÜKRETTİN” adlı iki tipleme yaratılmış…
“ŞÜKRAN”, Mücahitler Derneği’nin her yıl yaptığı ŞÜKRAN etkinliklerinden hareket edilerek Türkiye’ye şükran duyan Kıbrıs Türk Halkını, oyunda adı geçen “ŞÜKRETTİN” ise, “Kıbrıs Türkleri ile evlenip mahvolmalarına sebep olan Türkiye’yi” kastediyor.
Bilindiği gibi Yaşar Ersoy ve işbirlikçi, Rum sevici sol Türkiye’yi Anavatan bilen ve şükran duygularını ifade eden herkesi “ŞÜKRANCILAR” diye aşağılıyor…
Genel Ahlaka ve milli değerlere aykırı oyunda Türkiye’nin evlendiği Kıbrıs Türklerine her türlü kötülüğü yaptığı, nüfus yığdığı, fakirliğe ve her türlü sıkıntıya mahkum ettiği ahlak dışı ifadelerle ileri sürülüyor… 
“Şükran”, “Şükrettin”e; “keşke senle evlenmez olaydım, her gece azgın boğa gibi üstüme çıktın, 5 çocuk yaptın” diyor.
“Şükrettin” de “tedbir alacaktın, geleni içeri almayacaktın, giriş çıkışları kontrol edecektin, Ama sen ne yaptın, nüfusumuz çoğalsın diye (senin üstündeyken) oh oh oh çekip içeri aldın……Bu ekonomik kriz ondan….” Ve devam edip gidiyor…
Ekonomik paketlerden Türkiye’den gelen nüfusumuza kadar siyasi konuları sıralayarak “ŞÜKRAN İLE ŞÜKRETTİN’İN EVLİLİĞİ ÜZERİNDEN” Türkiye ve KKTC aşağılanıyor 
Anne babası ile oyunu seyretmeye gidecek çocuklar için ne ahlaki deyişler değil mi?
Türkiye-KKTC ilişkilerini ne güzel aşağılıyor, Türkiye’ye yönelik ne güzel düşmanlık yaratıyor değil mi?
Yaşar, Akıncı, Şener Levent ve Şener Elcil buna “fikir özgürlüğü, sanat” diyebilir…
Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafasına işeyen Yunan heykeli karikatürü için de aynısını demişlerdi…
Ama yasaları uygulamak zorunda olan Devlet Tiyatroları Edebi Kurulu’nun da bu siyasi provokasyona “sanat” deme zorunluluğu yoktur.
Devletin ve Türkiye’nin parası ile, yalan dolanla devleti ve Türkiye’yi aşağılama hakkı ve yetkisi de yoktur
Ne ilginçtir, aynı takım, Ocak 2016’da, KKTC’de Rumca şarkıların söylendiği konser veren iki toplumlu koronun aynı konseri Güney’de tekrar etmesi “ Türkçe şarkı da söylüyorlar” gerekçesi ile Rum yönetimince engellendiği zaman hiçbir tepki göstermemişti…
“Rum yönetimi şarkılara sansür uyguladı” diye dünyayı ayağa kaldırmamışlardı…
Hatta bunlarla aynı görüşte olan biri “bu olayın önemli olmadığını söyleyebiliriz, bu haberi servis ederek kendilerini tatmin etmek isteyen siyasi zihniyet bilmelidir ki BARIŞI VE FEDERASYONU ENGELLEYEMEZLER” diye yazarak olayı haber yapan gazetelere saldırmıştı.
AKINCI’YA SEÇİM DESTEĞİ
Ben beklerdim ki Yaşar ve ona destek çıkan Akıncı ve diğer yandaşları, oyunu okumadan yaygara koparmak yerine, Devlet Tiyatrolarının son 20 yılda gelmiş geçmiş tüm hükümetler döneminde çözmedikleri bina ve personel sorununu gündeme getirsinlerdi…
Ancak o zaman samimi oldukları anlaşılabilirdi…
Oysa bu konuyu hükümeti ve Özersay’ı döverek Akıncı’ya seçim malzemesi sağlamak için kullanmaya kalktılar. Böylece aslında olayın sunuluş biçiminin ve tepkilerin Akıncı’ya seçim desteği sağlamak için planlandığı kanıtlanıyor….
İt ürür kervan yürür…
Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye-KKTC ilişkilerinin her alanda daha da gelişmesini ve 36 yaşını dolduran KKTC’nin, Anavatanın güvencesinde sonsuza kadar yaşamasını asla önleyemeyecekler…