Kuzey Kıbrıs’ta trafiğe çıkan binlerce özel aracın yanı sıra, toplu taşımacılıkta kullanılan çok sayıda otobüsün ‘güven vermediği’, ayrıca Avrupa taşımacılık kurallarına uymadığı görüldü. Avrupa’da yıllar öncesinden hurdaya çıkarılan oldukça eski model otobüslerin, KKTC’de halen kullanılır olması, trafik kazalarının hızla arttığı bir ülkede, yetkililerin dikkatini çekmiyor. 


   KIBRIS’ın Lefkoşa’daki merkez terminalde görüştüğü otobüs şirketi sahipleri ve şoförleri, büyük sıkıntı içinde olduklarını, bırakın araç yenilemesini, eve ekmek götüremeyecek durumda olduklarını söyledi. 


   Hükümeti, toplu taşımacılık konusunda duyarsızlıkla suçlayan şoförler, kısa süre içerisinde olumlu adımların atılmaması halinde kontak kapatacakları uyarısında bulundu.
   Yollarımızdaki 350 bin aracın yaklaşık 600’ünü otobüsler oluşturuyor. Sektörden yüzlerce aile geçimini sağlıyor. Ancak, yıllardan beri otobüs işletenlerin büyük bir kısmı dayanacak güçlerinin kalmadığını ifade ediyor.


   Firmaların konforlu otobüsleri turizm alanında kullanarak tur gruplarına ayırması, artık dünyanın birçok yerinde kullanılmayan eski otobüsleri ise normal hatlarda kullanması da vatandaşların toplu taşımacılıktan iyice uzaklaşmasına neden oluyor.


Devlet akaryakıttan yüzde 62 vergi alıyor

   Toplu taşımacılığın yürütülebilmesi için, bugüne kadar gelen hükümetlerin en ufak bir adım atmadığını anlatan sektör temsilcileri, bunun esas nedeninin devletin akaryakıttan aldığı yüklü miktardaki vergi olduğunu iddia ettiler. 


   KIBRIS’a konuşan sektör temsilcileri, toplu taşıma araçlarının eski ve akaryakıtın pahalı satılmasının etkisiyle yüksek olan bilet fiyatlarından dolayı, vatandaşların haklı olarak bireysel taşımacılığa yöneldiğini belirterek, “Sonumuz geldi. Bu gidişle yok olacağız” dedi. 


   İşlerin her geçen gün düştüğünü anlatan şoförler, devletin akaryakıttan yüklü miktarda vergi almasının toplu taşımacılığa önem vermediğinin kanıtı olduğunu iddia etti.


   Ülkede toplu taşımacılık yapılmak isteniyorsa hükümetin akaryakıtı sübvansiye etmesi gerektiğini anlatan şoförler, beş ilçeden karşılıklı gidiş-gelişlerde günde üç ya da dört yolcu taşındığını, köy otobüslerinin durumunun daha kötü olduğunu belirtti.


   Otobüs işletmecileri, otobüsün yolda yürüyeceği zaman zarfında kâr değil zarar yapacakları için anahtarı çevirirken artık iki kere düşündüklerini ifade etti.


“Ailemde üç nesil otobüs şoförü var”

   KAR-İŞ Yönetim Kurulu’nda yer alan ve 37 yıllık otobüsçü olan Menteş Aytaç kendisinden evvel de babasının otobüsçü olduğunu, şimdi de üçüncü nesil olarak oğlunun aynı mesleği sürdürdüğünü kaydetti.


   Devletin otobüsçülüğe herhangi bir katkısı olmadığını, bugüne kadar kendi yağları ile kendi ciğerlerini kavurduklarını anlatan Aytaç, bundan sonra devletin herhangi bir yatırım hizmeti vermeyeceği inancında olduklarını, çünkü en büyük rakiplerinin devlet olduğunu söyledi.


   Aytaç, devletin petrolden aldığı yüzde 64 vergiyi kendi cari harcamalarını kapatmak için kullandığını ve toplu taşımacılığın ayağa kalkması halinde para kaybedeceği için toplu taşımacılığın gelişmesini istemediğini belirtti.


   Günde 350 bin aracın yollarda yürüdüğünü, sigorta ve seyrüseferlerden elde edilen gelirin yüksek olduğunu ifade eden Aytaç, ülkede bin 200’e yakın ‘T’ izinli araç olduğunu ve ancak bu araçların sadece 650’sinin çalıştığını kaydetti.


   650 araçtan 450 tanesinin öğrenci taşıyan otobüsler olduğunu anlatan Aytaç, “Daha önce bir kamuoyu araştırması yaptık. Kaza oranı yüzde 2 çıktı. Burada önemli olan devletin bize sahip çıkmasıdır. Devlet ada genelinde tek şirket ister. Bu projeyi 10 yıl önce Rumlarla yaptığımız toplantıda izin makamına anlattık. Rumlar da bu projeyi alıp kendileri geliştirerek yaptılar. Ada genelinde bütün T izinleri iptal edilecek, izinlerin kıymetine göre tazmin edilecek, taşımacıyı ve şirketi kuracak. Katılmak isteyen hisse satışı yapacak. Bundan sonra bu taşımacının dışında başka taşımacı olmayacak ve vatandaş bir kart ile Karpaz’dan bindiği otobüse Yeşilırmak’a kadar gidebilecek” diye konuştu.


   Ülkede sektörden “mammayı” götürenlerin yani çok kazananların bu projeye evet demeyeceğini, devletin elini masaya vurarak bu işi yaptırması gerektiğini de ifade eden Aytaç, çok kazananla az kazananın eşit olacağı bir durumun söz konusu olacağını ve bu sürecin yaşanması gerektiğini vurguladı.


   Otobüslerin artık 3-4 kişi ile terminalden hareket ettiğine ve para kazanamadıklarına dikkat çeken Aytaç, yapılacak proje ile saatte bir kalkacak otobüs yerine, 15 dakikada bir otobüslerin kalkacağını ve vatandaşa da büyük hizmet sunulacağını söyledi.


   Tefecilerin ve bankaların da kendilerine para bozmadığını kaydeden Aytaç, bankanın kredi dahi vermediğini belirterek şöyle devam etti:
   “Otobüsün fren ve lastiklerini değiştiremeyiz, can güvenlikleri yok. Birçok şoför hayvanını satıp geçinmeye çalışıyor. Maliye Bakanı’nın talimatıyla şoförlerin bugün yarın ödeneceği söylendi. 3.5 milyon TL almayı bekliyoruz.”


   Devletin bu yıl kendilerine 17 milyon TL ayırdığını ve 580 otobüsün en az 6 milyon TL’yi mazottaki vergi olarak devlete geri verdiğini söyledi.

“Terminalin hali içler acısı”

   Lefkoşa Otobüs Terminali’nin halinin içler acısı olduğunu kaydeden Aytaç, terminale yapılmak istenen cami projesinin mahkemeye verilmesinin ardından bakım onarım yapılmadığını söyledi.
   Terminalin pislik içerisinde olduğunu kaydeden Aytaç, terminalin çatısının asbest olduğunu ifade ederek, “Ben burada otururken kanser riski ile otururum. Belki beş yıl sonra kanser olurum. Benim babam kanser oldu. O da buradan çıkmadır. Devletin buraya sahip çıkması gerekir” dedi.


   Belediyenin terminali KAR-İŞ’e vermesi gerektiğini anlatan Aytaç, belediyenin burayı kâr amaçlı kullanmak istediğini ancak kamu yerinin kâr amaçlı kullanılmamasının en doğrusu olduğunu söyledi.
   Terminal için Avrupa Birliği’ne proje yaptıklarını ve Lefkoşa Belediye Başkanının odasında durduğunu anlatan Aytaç, başkente yakışır bir terminalin şart olduğunu belirtti.


“Defterleri kapatmak üzereyiz”


   Beş buçuk aydır maaş alamadığı için evine ekmek götüremediğini söyleyen Ökkeş Yıldırım, bugüne kadar siyasilere çok şey anlattıklarını, hiçbir şey yapılmadığı için usandıklarını söyledi.
   Yıldırım, ülkede birçok şoförün “nemelazımcı” olduğunu ve kendisi gibi çıkıp derdini anlatacak fazla kişi olmadığını iddia eden Yıldırım, “Biz de konuştuğumuz için bazı yerlerde işlerimiz yapılmıyor” dedi.


   Bu yükü taşıyacak güçleri kalmadığı için defterleri kapatmak üzere olduklarını ifade eden Yıldırım, eve ekmek götürmek bir yana arabaya mazot koyamaz hale geldiklerini söyledi.


   Beş aydır devletten para alamadıklarını kaydeden Yıldırım, hep geriye geriye gittiklerini kaydederek, Atatürk’ün ‘Toplumlar layık olduğu şekli ile idare edilir’ sözünü hatırlattı.   


“Gelecek umudumuz yok”

   Fatih Koçaker beş aydır hükümetten bekledikleri öğrenci taşımacılık ücretlerini alamadığı için otobüse koyacak mazot parasını eşinden aldığını söyledi.
   Yolcu sayısının her geçen gün düştüğünü, gelirlerinin sadece öğrenciden alacakları paraya kaldığını ifade eden Koçaker, devletin de ödemede aksamalar yaşattığı için bir çok yere borçlarını ödeyemediklerini belirtti.   


   Eylülden beridir kendilerine ödeme yapılmadığını ve aralık ayı dışındaki diğer ücretin bir iki gün içerisinde verileceğinin söylendiğini anlatan Koçaker aralıktan sonraki ayların ne zaman ödeyeceklerinin ise belli olmadığını kaydetti.
   Sektörün ayakta durmakta zorlandığını anlatan Koçaker, “Hükümet bu bütçeyi karşılamıyorsa, ilköğretimin lise bölümü taşımacılığını ödemesin. Biz de sıcak para alıp mazotumuzu ödeyelim. Arabamızın aksaklığını ödesin. Bankadan kredi çekiyoruz ancak üç ay sonra ödeme yapacaksak banka sizin peşinize düşer” dedi.
   12 yıldır bu işi yaptığını ve artık önlerini göremez duruma geldiklerini kaydeden Koçaker, geleceğe yönelik bir umutlarının da kalmadığını belirtti.


“Tatar, kapanışımızı yapsın”

   Maliye Bakanı Ersin Tatar’ı Lefkoşa Otobüs Terminali’ne giderek, terminalin ve kendi şirketlerinin açılışını değil kapanışını yapmaya davet eden Suat Küçük, “Beş aydır ödenmiyoruz. Bize soruldu mu mazot nasıl koyarız” dedi.


   Babasının Lozan Otobüsleri’nin sahibi olduğunu anlatan Küçük, öğrenciyi ödemeyecek olan devletin gerçeği kendilerine söylemesini isteyerek, “Geçen hafta ödenecektik. Yine ödenmedik. Bu haftayı bekliyoruz” dedi.


“Toplu taşımacılığa önem yok”

   30 yıllık otobüs şoförü olduğunu ve taşımacılıkta sorunların çok olduğunu anlatan Ersin Kanal, devletin taşımacılığa bilerek önem vermediğini söyledi.
   Devletin, hereksin arabası ile işe gelip gitmesini ve böylece alacağı akaryakıt parasını artırmak istediğini kaydeden Kanal, toplu taşıma olan bir yerde insanların rahat ve huzurlu olduğunu, ancak devletin bunu yapmak istemediğini kaydetti.


   Devletin öğrencileri taşımak için kendileri ile sözleşme yaptığını ancak ödeme yapmadığını anlatan Kanal, “Devlet, kendi yağımızla kavrulmamızı ister. Ancak, paraya gelince kendi keyiflerine bakarlar. Ancak bizde bir bir iflas ederiz” dedi.


   Kendisinin bir şeyler kaybetmesinin önemli olmadığını kaydeden Kanal, “Ben giderim başkası gelir. Ama devlet kaybederse başımıza bir vali gelir ve o idare etmeye başlar. Öyle de olması gerekir. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan ve milletvekili istemiyoruz” dedi.