Meclis ve Büyükelçilik önünde eylem yapacak olanların bazı liderleri Rum Yönetimi ile ilişki içindedir

KKTC Meclisi ve Anavatan Büyükelçiliği önünde sık sık provokatif eylemler yapan KTÖS, KTOEÖS gibi sendikalarla, CTP, BKP, YKP gibi partiler ve bunların taşeronluğunu yapan bazı militan derneklerin birinci hedefi, kan ve canla kurduğumuz KKTC, her şeyimizi borçlu olduğumuz Anavatan Türkiye ve bizimle et ve tırnak olan Türkiye’den gelen kardeşlerimizdir…

Bugün ekonomik krizi bahane ederek Anavatan Büyükelçiliği ve Meclis önünde Türkiye ve KKTC karşıtı yeni bir provokasyon yapacaklardır..

Oysa yasalarımıza göre sendikalar, sendikacılar, partiler, dernekler ve partiler, KKTC ve Türkiye düşmanı provokatif eylemler yapamaz. Sendikacılık, çalışanların özlük ve ekonomik hakları için, particilik de devletin ve Halkın milli çıkarları için yapılmalıdır, ateş-kes halinde olduğumuz ırkçı Rum yönetimine hızmet için değil…

Yasalarımıza göre siyasi partiler, KKTC’nin kökleşmesi, güçlenmesi ve Kıbrıs Türk halkının daha ileriye gitmesi için faaliyet göstermelidir, devlet ve Anavatan karşıtı faaliyet içinde olan siyasi parti olamaz…

Yasalarımıza göre, Dernekçilik de, KKTC ve Türkiye karşıtı faaliyetler için değil, sosyal ve kültürel amaçlar için yapılmalıdır…

Oysa bizde, AKEL, CTP, Rum yönetimi, ABD, İngiltere, AB güdümlü bir kısım sendika ağaları ile bazı partilere ve derneklere göre her türlü sendikal, kültürel ve siyasal faaliyetin birinci hedefi KKTC’yi yıkmak olmalıdır. Anavatana Rum ağzıyla ve Rum Milli Hedefleri doğrultusunda saldırmaktır…

Türkiyeli-Kıbrıslı ayırımı ve kavgası yaratmaktır…

Türkiye’yi ve TC kökenli kardeşlerimizi adadan dışlamaktır, Rumlarla birleşik Kıbrıs kurmaktır…

Ve asıl ilginç olan ise bu hedef doğrultusunda çalışan sendika, parti ve örgütlerin tümünün, Güneydeki AKEL ve Rum yönetimiyle doğrudan yatay ilişki içinde olmalarıdır…

Buna göre, ekmeğini yedikleri, suyunu içtikleri, güvenlik şemsiyesi altında yaşadıkları KKTC Devletine ve her şeyimizi borçlu olduğumuz Anavatana saldırmak, Rum tarafını yüceltmek, onlar için sözümona barışı ve çözümü savunmaktır, ilericiliktir, devrimciliktir, solculuktur…

Bu nedenledir ki ikide birde Meclis ve Anavatan Büyükelçiliği önüne gidip provokasyon yapıyorlar, Anavatana yönelik olarak Halkın sabrını taşıran sloganlar atıyorlar...Bugün de yapacakları budur…

TÜRKİYE’NİN PARASINI CEBE ATIYORLAR

KKTC’ye yılda 700-800 milyon dolar karşılıksız yardım yapan, maaşlarımızı ödeyen, yollarımızı, okullarımızı, spor ve kültür tesislerimizi, sanayi bölgelerimizi, parklarımızı yapan, su borularımızı değiştiren, okullarımızı bilgisayarlarla donatan, örgütlerimizin ve devletimizin dış temasları ve uluslar arası etkinlikleri için milyonlarca dolar harcayan, üniversitelerimizi yapan, bunlara 70 bin öğrenci göndererek ekonomimize 1 milyar dolar katma değer sağlayan, turizm tesislerimizi yapan, yatırımcılara krediler, teşvikler veren, içtiğimiz, kullandığımız suyu denizaltından getiren, üretim için barajlar göletler yapan, güvenliğimiz için burada bir kolordu bulunduran, iletişim ve ulaşım imkanları yaratarak Dünya ile bütünleşmemizi sağlayan, Rum yönetimi ile destekçisi Batılı devletlerin ambargolarını etkisiz hale getirerek refah düzeyimizin artmasını sağlayan Anavatana saldırmaktan utanmayan bu yüzsüzler, aynı anda bize her türlü insanlık dışı ambargoyu uygulayan her türlü ırkçılığı, düşmanlığı, saldırganlığı sergileyen hegemonyacı eli kanlı Rum yönetimine övgüler düzüyorlar…

En tuhafı ise, bu kişilerin ezici çoğunluğunun bu devletin kamu görevlisi olması, okullarımızda çocuklarımızı “eğitmeleri” ve Anavatanın gönderdiği paralardan her ay milyonlarca TL’lik maaş almaları, ilgili devlet kurumlarının ise bu rezilliğe seyirci kalmalarıdır…

Her eylemde “Türkiye, ne seni, ne paranı, ne memurunu istemiyoruz, Türkiye yakamızdan elini çek, Türkiye evine git” yazılı pankart açan bu işbirlikçilerden biri, Türkiye’nin gönderdiği paralardan aldığı milyonlarca dolar kredi ile ODTÜ yanında yaptığı öğrenci yurdunu, Türkiyeli öğrencilere kiralamakta ve onlardan her ay 30-40 bin TL para toplayarak zenginliğine zenginlik katmaktadır….

Bugünkü eylemin önderlerinden Şener Elcil ise, KKTC’den öğretmen maaşı alan bir devlet memuru olmasına karşın, önce Rum yönetimi eski Başkanı Hristofyas’ın, şimdi de Anastasiadis’in kontenjanından Güneydeki İngiliz Koleji’nin yönetim kuruluna atanmıştır, orada, ateş-kes halinde olduğumuz Rum devletinin başını temsil etmektedir..

Türkiye’nin gönderdiği milyarlarca TL’yi her ay cebe atan bir sendika ağası ise her fırsatta Anastasiadis’in sarayına gidip ona raporlar vermekte, analizler yapmakta, KKTC ve Türkiye’yi şikayet etmektedir…

Rum devlet radyosuna ve televizyonuna çıkıp KKTC’ye ve Anavatana saldırmaktadır…

Bu eylemlere büyük destek veren ve Türkiye’nin gönderdiği paralardan her yıl yüz milyarlarca TL parti yardımı alan CTP ise, geçmişte AKEL’le içeriği açıklanmayan 10 gizli protokol imzalamıştır ve düzenli olarak, Rum yönetimini oluşturan AKEL’le içeriği açıklanmayan toplantılar yapmakta, ortak etkinlik düzenlemektedir..

Nitekim CTP gençlik kolları şu sıralarda AKEL gençlik örgütü EDON ile Güney’de ortak kamp düzenlemiştir..

CTP yayın organları ise her ay devletten-Anavatan yardımlarından 50 bin TL almasına karşın her Allahın günü KKTC ve Anavatana Rum ağzı ile saldırmaktadır.. Ve bütün bunları ve daha fazlasını yapanlar bugün hep birlikte Meclis ve Büyükelçilik önüne gelip Anavatan Türkiye’ye karşı eylem yapacaklar, slogan atacaklardır…

Böylesine bir nankörlük ve iki yüzlülük görülmüş müdür? Devlet, “sendikacı” kimliği arkasına saklanarak, Rum yönetimi ile işbirliği içinde Türkiye ve KKTC’ye karşı yıkıcı bir savaş açan bu kendini bilmez kamu görevlilerine karşı yasaların gereğini yapmak zorundadır…

Halk bunu beklemektedir…