Maraş, KKTC yönetiminde, Vakıf mallarının hukuki durumu da dikkate alınarak gecikmeden açılmalıdır.

Türkiye Barolar Birliği’nin geçtiğimiz hafta Ankara’da düzenlediği “Kıbrıs’ta Son Söz” başlıklı panel üzerinde, New York’ta yaşanan yoğun gelişmeler nedeniyle pek durulmadı.

Oysa gerek panelde sunulan birbirinden önemli bildiriler, gerek açılış konuşmasında devlet ve hükümet yetkililerinin yaptıkları konuşmalar ve gerekse sonuç bildirisi önümüzdeki dönemde izlenmesi gereken milli politikanın ne olması gerektiği konusunda güçlü veriler içermekteydi…

Siyasiler dâhil, tüm katılımcıların üzerinde hemfikir olduğu ortak görüş şuydu:

Federasyon mümkün değildir, en gerçekçi çözüm iki devletli bir anlaşmadır.

Sonuç bildirisinde şu hususlar vurgulanmıştır:

KKTC’nin güvenliği ve refahı Türkiye’den, Türkiye’nin güvenliği ise Kıbrıs’tan başlamaktadır.

Kıbrıs sorunu, Rum/Yunanlıların Helenizm ideolojisine bağlı olarak Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Ege’de egemenlik alanlarını genişletme istekleri nedeniyle, iki halk arasında bir mesele olmanın çok ötesine geçmiştir.

42 yıldır süren görüşmelerde amaçlanan İki kesimli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe bağlı federasyon çözümü, eşitliği, ortaklığı ve paylaşmayı reddeden hakimiyetçi Rum hedefleri nedeniyle mümkün değildir.

Rum tarafının, olası bir federasyona Kıbrıs Türk Halkını egemen eşit kurucu ortak olarak değil azınlık olarak eklemek istemesi kabul edilemez.

Rum tarafı ile bundan sonra ancak federasyon dışındaki alternatif çözüm modellerinin ele alınacağı bir müzakereye girilmelidir. KADİFE AYRILIK en uygun seçenektir.

Federasyon görüşmelerinin bırakıldığı yerden, Guterres Belgesi çerçevesinde devamı yanlıştır, kabul edilmemelidir.

Sondajlar ve Kapalı Maraş’ı KKTC yönetiminde açma projesi, Rum tarafına rahatlık sağlayan statükonun değiştirilmesi yönünde doğru adımlardır ve devam etmelidir.

KKTC 36 yaşında, kendi toprakları üzerinde egemen bir devlettir. Kıbrıs Türk Halkı’nın bağımsız egemen eşitliğini gözetecek en iyi seçenek iki devletli çözümdür.

Garanti ve İttifak Antlaşmaları hiçbir şekilde tartışmaya açılmamalıdır.

KKTC’nin siyasi ve ekonomik görünürlüğü ve saygınlığı yükseltilerek, uluslararası tanınmışlığı pekiştirilmelidir.

Kıbrıs Türkleri ile Kıbrıslı Rumlar henüz mutabakatla paylaşım gerçekleştiremedikleri için deniz yetki alanlarının ortak mal sahibidir.

KKTC’NİN GÜÇLENDİRİLMESİ
Panelde sadece Kıbrıs sorunu değil, KKTC’nin güçlendirilmesi üzerinde de durulmuştur. Bu konuda şu öneriler sonuç bildirisinde yer almıştır:

KKTC’de, mal ve hizmet sektöründe üretim ekonomisine geçilmelidir.

Türkiye’den gelen sudan azami şekilde yararlanılarak tarım ve hayvancılığa dayalı sanayi sektörü geliştirilmelidir.

Türkiye ve KKTC arasında ticaret kolaylaştırılmalıdır.

Türkiye’den KKTC’ye kablo ile elektrik getirilmesi projesi süratle hayata geçirilmelidir.

KKTC’nin ihracatı önündeki Rum engellemeleri, Türkiye tarafından geçersiz kılınmalıdır.

Bir insan hakları ihlali olan hava taşımacılığı ambargosuna karşı uluslararası hukukun öngördüğü tüm imkânlar kullanılmalıdır.

KKTC’nin dünya ile bütünleşmesinde önemli rol oynayan turizm ve yüksek öğrenim alanının sürdürülebilir kılınmasında gerekli stratejik planlar ivedilikle uygulanmalıdır.

Uluslararası spor müsabakalarında uygulanan ambargoya son vermek için mücadele başlatılmalıdır.

Taşınmaz Mal Komisyonu’nun çalışmaları hızlandırılmalı ve faaliyetlerini kısıtlayan sebepler giderilmelidir.

Maraş, KKTC yönetiminde, Vakıf mallarının hukuki durumu da dikkate alınarak gecikmeden açılmalıdır.

***

Kıbrıs’ta son sözümüz budur…

Türkiye ve KKTC hükümetlerinin bu yol haritasını hayata geçirmesi, milli görevdir.