Yaz başında Rum tarafı çok iddialı bir girişimde bulunarak Ekonomisini ayakta tutmak ve Adaya Turist akışını artırmak için gelecek olan turistlerin hasta olmaları halinde bakımlarını ücretsiz yapacağını açıklamıştı.

Bu açıklama oldukça iddialıydı.

Dünyada salgın tüm hızı ile ilerlerken hergün yüzlerce insan ölürken Rum tarafını bu kadar iddialı konuşturan neydi.

Rumlar belli ki bu salgın ile ilgili hesaplarını iyi yapmış ve kendilerince bir proje geliştirmişlerdi.

Rum tarafının yurtdışından gelen yolcu istatistiklerine bakıldığında Hazıranda 39000 Temmuzda 196 000,Ağustos ayında 294 000 kişi adaya gelmiş.

8 Eylül tarihine kadar kaydedilen 1511 vakanı, 513'ü, Güney Kıbrıs'a uçuşların başladığı 1 Temmuz tarihinden sonra tespit edildi

Dış dünyaya kapalı iken 5 ayda 1000 –ayda ort 200

Dış dünyaya kapıları açıkken 3 ayda 500-ayda ort 167

İngiltere yolcularına onlar yalnızca adaya girerken pcr testi uyguluyorlar.Eğer ingiltereden yaptırmış olduğun pcr testi varsa ve negatifse sorgusuz sualsiz içeri alıyorlar.

Ama olurda Metehandan Kuzeye geçmek istersiniz biz yolcuları doğru 7 gün ev karantinasına alıyoruz.

Yunanistandan gelenler ise Rum kesimine pcr ‘sız giriş yapıyor.

Günde yaptıkları test sayısı yaklaşık 3000 civarında

Buda ayda 90 000 üzerinde kişiye tekabül ediyor.

Ve Ağustos ayında yaklaşık 200 bin kişi Rum tarafına test yapmadan giriş yaptı

Ve hazır olun ;

Vaka sayısı günlük 3-4

İlk Covid-19 vakasının 9 Mart'ta görüldüğü Kıbrıs Rum kesiminde virüs nedeniyle en son can kaybı 18 Haziran'da açıklanmıştı.Sonra 11 ağustosta 1 vaka,7 eylülde 1 vaka ve 76 yaşında başka sağlık problemleri bulunan 1 ölüm.

Bütün bu veriler ortadayken çok enterasandır kuzeyde ilk yerel bulaşta Rum tarafına giriş çıkış yapan birinde görüldü.

Rum tarafına çalışmaya gidenler en son testinde 18 Ağustosta yapıldığını belirtmek yerinde olur.(Burada bizimde ister istemez bir strateji geliştirdiğimiz belli)

Ondan sonra herhangi bir test yapıldığını duymadım.

Tüm bu veriler aslında Covitin yayılım doğasına aykırı.

Pcr testlerinin güvenirliğininde %60 olduğunu hesaba katarsak

Sonuçlarda kanımca manipülasyon olması olasılığı yüksek.

Peki bu manipülasyon işe yarıyormu.Dedik ya Rumlar hesaplarını yapmışlar.

Ona göre bir strateji belirlemişler.

Pozitif olsada herhangi bir belirti vermeyen vakalar kamuoyuna duyurulmuyor.

Covitten dolayı ölüm oranlarını ,kimlerin en fazla risk taşıdığını ,adaya gelecek olanların niteliklerini ,turist gelmesi halinde oluşacak nüfus yoğunluğunu ,adanın güneş ve neminide hesaba katmışlar.

Güney Kıbrıs'ta ilk vakanın görüldüğü 9 Mart tarihinden itibaren hazırlanan epidemiyolojik raporların beşincisi olan verilere göre tespit edilen vakaların yüzde 40'a yakın bir kısmı asemptomatik olarak açıklanırken, ölüm oranı da yüzde 1.9 olarak belirtildi. Raporda vakaların 39.7'lik ksımı (588) hiçbir semptom göstermezken, yüzde 60.3'lük kısmı (892) ise en az bir semptom göstermiş.

Raporda belli ediyor zaten birçok kişi bu hastalığı hafif atlatıyor.Bazıları farkında bile değil.Biliyoruz ki pozitif olup hiç belirti vermeyenlerde var.

Bundan dolayı kanımca birçok vakanın üzerinde durmuyor.Açıklamıyorlar bile .

Ağır belirti verenlerde varsa bunlarada Covit 19 teşhisi koymuyor ki zaten çok fazla değil hemen tedavi edip gönderiyor.

Rum tarafı bunu yapıyor.

Ama denetim mi onuda titizlikle uyguluyor.En azından bulaş ne kadar az olursa yinede faydadır diyor.

Ama biz bir strateji geliştiremedik.Tek bir pozitif vakada halk panikledi.Hükümet edenler sakin olması gerekirken daha çok panikledi.

100 kişiden ancak 5 kişinin maske takmasını sağlayabildik.

Kafasında beyin yerine kıyma taşıyanların çokluğunuda düşünürsek

Sonuç ortada.

Rumlar Covitle yaşamak için bir yol bulmuşlar.

Ve görünen o ki manipülasyonda bunun bir parçası. Manipülasyonla Dünyayı idare ettikleri gibi bugünde hem ekonomilerini hemde Covit 19’u idare ediyorlar.