Ada TV’de Erçin Şahmaran’la yaptığımız söyleşinin ilk bölümünü dün sizinle paylaşmıştık.

Devam edelim:

Programda bir izleyici; “Bu Kurultayla birlikte DPUG’nin artık UBP’lişeştiğini söyleyebilir miyiz?” diye sordu. Dünde bazı tetikçi gazeteciler “DPUG, hormonlu UBP oldu..” veya “Listeleri filanca Milletvekili ile Genel Başkan yaptı” gibi saçmalığın daniskası yorumlar yaptı.

Cevaben şunları söyledim; “Bazı kişiler kafalarında bir takım komplo teorileri üretiyor, sonrada bir takım zorlamalarla kendilerini haklı çıkaracak yorumlar yapıyor. DPUG’nin UBP’lileştiğini veya UG’den gelen arkadaşlarımızın hakimiyetine geçtiğini söylemek için elinizde bir takım verilerin olması lazım değil mi?. Parti Meclisini oluşturan isimlere bakınız. 50 kişilik Parti Meclisinde 40 cıvarında arkadaşımız eskiden beri DP’nin içinde görev yapan arkadaşlarımızdır. Yeni isimlerin sayısı 10’u bile bulmuyor.

Mesela Lefkoşa listesinin neredeyse tamamı geçmişte DP’de yer alan arkadaşımızdır. İlk 10 sıra yıllardır DP kadrolarında görev alan isimlerden oluşuyor.

Ben bunu gerçeği söylerken ciddi rahatsızlık duyuyorum. Çünkü aynı yorumu yapan art niyetli kişiler bu sefer; “UG’cilerin DP’liler tarafından partiden dışlandığını” söyleyecek yine fitne tohumları saçacaklar...

Kurultay sürecinde asla bir liste çalışması yapılmadı. Mesela birileri, Ahmet Kaşif’e Mağusa’dan Nuri Gökşin’e destek olması için tavassutta bulunduğunda Kaşif onlara dedi ki; “Kesinlikle kimse için, kimseden destek istemem. Adayların hepsi benim arkadaşım. Delege kimi isterse onu seçsin...” dedi. Akdoğan ve bir kaç köyde “Genel Merkez listesi” diye bir liste dolaştırılmaya çalışıldı. İlçe Başkanı anında olaya müdahale etti.

Şahmaran’ın sorusu üzerine DPUG hakkındaki değerlendirmemi şöyle sürdürdüm; “DPUG bu dönemde kurumsallaşmaya ağırlık verecektir. Bunun için hem ideolojik, hem de teşkilat yapısını yeniden ele alacaktır...”
İdeolojik yapının yenilenmesinden kastımız şudur; DPUG’de bugün dört eğilime sahip insanlar yer alıyor. Bu Partide Milliyetçiler, Muhafazakarlar, Sosyal Demokratlar ve Liberaller serbestçe fikirlerini ortaya koyabiliyorlar. Ortaya konan görüşler serbestçe tartışabiliyorlar. Bunun adı parti içi demokrasidir. Ne zamanki bu tartışılan fikirler partinin yetkili organlarında karar haline gelirse artık bu kararın tartışılması doğru değildir. Bunun adı da parti içi disiplindir...

Değerlendirmeme şöyle devam ettim; “Geçtiğimiz gün Nazım Beratlı ile görüştüm. Beratlı’da geçmiş dönemde DP’de yer almış ve hatta DP’nin bir dönem Lefke Belediye Başkan adayı olmuştu. O bana DPUG için bir cümle kullandı; “DPUG, UBP’den daha Milliyetçi, CTP’den daha Sosyal Demokrat bir Parti olmalıdır...” Dört eğilimden kastımız budur.

Ekonomik sıkıntılarla ilgili bir soruya ise şu şekilde cevap verdim;

Hükumet bir an evvel bütçeye kaynak bulmak ve piyasayı canlandırmak için kararlar üretmelidir. Mesela şu anda atıl vaziyette duran ve çürümeye terk edilen 15.000 civarında konutun ekonomiye kazandırılması için bir takım formüller üretilebilir. Bunun yapılması halinde ekonomiye müthiş bir katma değer kazandırılacaktır.

Ayrıca yabancıların mülk edinmesi kolaylaştırılıp KKTC’de mülk alan insanlar, bir takım haklarla teşvik edilebilir. Dünyada bir çok gelişmiş ülke bunu yapıyor. Bu ülkede mülk alan yabancı bir kaç yıl tapu bekliyorsa, bu ayıptır. Mülk alan yabancıların soruşturması aylar yıllar sürüyor. Neyi soruşturuyorsunuz? Soruşturma konusu 1974’ten sonrası için kabul edilebilirdi. Şimdi buna gerek olduğunu sanmıyorum. Bu çok elzem ise Mülk alan yabancıya “Geçici Tapu” verir araştırmanızı sürdürebilirsiniz.

Şahmaran’la program gerçekten güzeldi.



ERHAN ARIKLI