Dışişleri Bakanlığı, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Fransa, Yunanistan, İspanya, İtalya, Hırvatistan, Malta, Portekiz ve Slovenya arasında 11 Ekim 2024 tarihinde GKRY’de gerçekleştirilen Güney Avrupa Birliği Ülkeleri zirvesi sonrasında yapılan ortak açıklamada Kıbrıs meselesi ve Türkiye aleyhine yer alan yanlı ifadeler kabul edilemezdir” açıklamasında bulundu.

 

Yazılı açıklamada, “Kıbrıs ve Türkiye ile ilgili bölümlerin Rum yönetimi ve Yunanistan tarafından kaleme alındığı apaçık olan ve diğer ülkeler tarafından da “Avrupa Birliği üye ülkeleri arasındaki dayanışma” kisvesi altında sorgulanmadan kabul edilen “ortak” metinde, gerçeklerden uzak ifadelere yer verilmektedir” denildi.

 

Açıklama şu ifadelerle devam etti:

“Zirve sonrası yapılan ortak açıklamada, Kıbrıs meselesinin bir ‘istila’ ve işgal’ sorunu olduğu öne sürülmekte; Kıbrıs sorununun Avrupa’nın bir sorunu olduğu iddia edilmekte; Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin önünün açılmasının Türkiye’nin Kıbrıs’ta müzakere sürecinin başlamasını desteklemesine bağlı olacağı ima edilmekte ve Kıbrıs’ta ara bölgenin askeri statüsünü değiştirmeyi amaçlayan tek taraflı faaliyetlerden imtina edilmesi gerektiği savunulmaktadır.

 

Avrupa Birliği üye ülkeleri, Kıbrıs Rumları tarafından silah zoruyla işgal edilen ve tamamen bir Kıbrıs Rum yönetimine dönüştürülen ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin meşru bir yapı olmadığını görmeyecek kadar körleşmiştir. Kıbrıs meselesi 1963 yılında “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin zorla ortadan kaldırılması ile başlamıştır. 1974 Mutlu Barış Harekatı, Kıbrıs sorunun başlangıcı değil, gözünü kan bürümüş Kıbrıs Rumları ve Yunanistan’ın Ada’da daha fazla kan dökmesini engelleme amacı taşıyan ve Ada’ya barış ve huzur getiren sonucudur.

 

Birleşmiş Milletlerin hiçbir kararında Türkiye’nin müdahalesi ‘işgal’ olarak tanımlanmazken, Avrupa Birliği üye ülkeleri bu durumdan hiç haberdar değilmişcesine Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin güdümüyle hareket etmeyi tercih etmeye devam etmişlerdir. İşte tam da bu nedenden dolayı Kıbrıs meselesi bir Avrupa meselesi değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır.

 

Avrupa Birliği 2004 yılında yaptığı tarihi hata ile Kıbrıs meselesinde bir anlaşmaya varılmasını beklemeden, kendi kriterinin hilafına, Rum yönetimini tek taraflı olarak üyeliğe kabul etmiş ve Kıbrıs meselesinde bir anlaşmaya varılmasının önünü tamamen tıkamıştır. Avrupa Birliği, bu hatalı tutumuyla Kıbrıs meselesini daha da çıkmaza sürüklemiştir.

Türkiye Cumhuriyeti İle KKTC Arasındaki İşbirliğini Güçlendirecek Anlaşmalar İmzalandı Türkiye Cumhuriyeti İle KKTC Arasındaki İşbirliğini Güçlendirecek Anlaşmalar İmzalandı

 

Bugün Ada’da iki tarafın kabul edebileceği, uzlaşıya dayalı bir anlaşmaya varılmasının önündeki tek engel, koşulsuz ve şartsız olarak Avrupa Birliği  tarafından desteklenmekte olan Rum tarafının tutumudur. Ada’daki tek meşru yönetim olarak haksız bir şekilde tanınmakta olan Rum tarafının, bir anlaşmaya varma yönünde hiçbir motivasyonu yoktur. Rum tarafının gerçek niyeti, 60 yıldan bu yana yapmakta olduğu gibi, ucu açık, sonuç getirmeyeceği belli olan müzakere süreçleri ile zamana oynamak ve bu zaman zarfında da tanınmışlığın faydalarından yararlanmaya devam ederek, Kıbrıs Türk halkı üzerindeki  izolasyonu derinleştirmektir.”

 

Açıklamada ayrıca, Kıbrıs Türk tarafının ve Anavatan Türkiye’nin, 2021 yılında, Rum tarafının oynamakta olduğu oyuna dur dediği, Kıbrıs Türk halkının özden gelen hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü tescil edilmeden iki taraf arasında yeni bir müzakere sürecine girilmesinin mümkün olmadığı da vurgulandı.

 

Dışişleri Bakanlığı, başta Avrupa Birliği ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimine açık destek veren tüm ülkeleri, Ada’daki gerçekleri görmeye ve Kıbrıs Türk halkının haklı taleplerine saygı göstermeye davet etti.

Kaynak: rss