Barzani’ye Son İkaz

Resmi bilgilere göre aslen Yahudi olan Barzan aşireti, şu an Kuzey Irak sınırları içinde bulunan bölgede tutunabilmek için kendilerini müslüman gibi tanıtarak Nakşibendiliği benimser görünmüş, İslam topraklarında kendilerine geniş bir bölge edinmişlerdi.

Osmanlı arşivlerinde bu konuda çok sayıda kayıt olduğu gibi, yıllar içinde meydana gelen gelişmeler de bu gerçeği ortaya koymaktadır.

Geçtiğimiz günlerde, Irak topraklarında referandum düzenleyerek bağımsız devlet kurmaya yeltenen Barzan aşiretinin İsrail ile iyi ilişkiler içinde olması ve kontrol ettikleri topraklarda İsrail bayrağı açması yukarıda aktardığımız gerçeğin resmi ifadesinden başka bir şey değildir.

Nakşibendi Tarikatı’nın önde gelen isimlerinden Şeyh Mahid’in, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Bölgesi’nde yapılan sözde bağımsızlık referandumuna destek vererek, bölgede yaşayanların sandıklara giderek oy kullanması çağrısında bulunması da, bu coğrafyada tezgahlanan oyunun bir başka yüzüdür. Şeyh Nazım Kıbrısi yaşıyor olsaydı, eminiz ki bu konuda bir kaç kelam edecek, bu girişimin yanlışlığını ortaya koyacaktı.

Konunun esasına bakacak olursak, Irak’ın parçalanarak dağılması Büyük Orta-Doğu Projesi’nin (BOP) bir parçası olarak öne çıkmaktadır. Bunun arkasından sıra İran’a gelecek, Suriye’de sahneye konulan senaryonun devamı niteliğinde Sünni-Şii ayrıştırması ile birlikte yeni çatışma alanları oluşturulacaktır.

Peki bu planlar uygulamaya konulurken başta Türkiye olmak üzere bölgeyle ilgili olan devletler eli kolu bağlı mı kalacaktır?

Türkiye’nin kabul etmeyeceği bir girişimin Orta-Doğu’da hayat bulması ve sürdürülebilir olması mümkün değildir. Türkiye üzerine oyun oynamak isteyenlerin kazdığı kuyuya kendilerinin düşeceğine inancımız sonsuzdur.

Anavatan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşı çıkmasına rağmen referandum kararı alan ve bu konuda direnen Barzani ve peşine takılanlar, gün gelecek hayatlarının en büyük yanlışını yaptıklarını göreceklerdir.

Türkiye, yıllar önce nitelendirildiği gibi “Avrupa’nın hasta adamı” değil, tam aksine dimdik ayakta ve bu bölgede oynanmak istenen tüm oyunları bozacak güçtedir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Barzani'yi son kez uyararak, “Eğer kendilerine gelmezlerse. Çok daha ileri adımlar atmakta tereddüt etmeyiz” şeklindeki açıklaması, eminiz ki Barzani’nin ve destekçilerinin uykularını kaçırmıştır.

“Bizim kimseyi tehdit etmek gibi bir niyetimiz yok. Biz tüm samimiyetimizle ikaz görevimizi yerine getiriyoruz. Devlet olmanın gerektirdiği vakardan asla taviz vermeyeceğiz. Şimdilik sadece belirli alanlardaki ambargolarla yetiniyoruz. Artarak devam edecektir ki, eğer kendilerine gelmezlerse çok daha ileri adımlar atmakta tereddüt etmeyiz. Kuzey Irak yönetiminin bir an önce aklını başına devşirmesini talep ediyoruz” ifadesini kullanan Erdoğan, “Bölgemizde çok kritik, önümüzdeki asrı biçimlendirecek ehemmiyette gelişmeler yaşanıyor. Türkiye bu gelişmelerin merkezinde yer almaktadır. Bin yıldır bu coğrafyada bizi yok etmek için sayısız teşebbüs olmuştur. Biz devlet ve millet olarak hala dimdik ayaktayız. Bizi tehdit edenlerin, kefen biçenlerin, kriz dönemlerini fırsat bilip

sırtımızdan hançerlemeye kalkanların hiçbirinin bu topraklarda esamesi okunmuyor” diyerek son ikazlarını ortaya koymuştur.

Bundan sonraki gelişmelerin seyri Barzani’nin düştüğü yanlıştan dönüp dönmemesine bağlıdır.

Barzani, ya aşiretiyle birlikte bölgede eski şartlara uygun olarak kalmaya devam edecektir, ya da o topraklar kendilerine cehennem olacaktır.