Hükümet, New York toplantısı sonunda Meclisi olağanüstü toplantıya çağırarak federasyon takıntısına artık son noktayı koymalıdır.

Anastasiadis, New York’a giderken Londra’da yaptığı açıklamalarda federasyon görüşmelerinin kaldığı yerden başlaması için ön şartlarını şöyle sıralamıştır:

Siyasi eşitlik ısrarından vazgeçilmelidir… %21.5 ile %78.5 eşit değildir. Bu eşitsizliktir… Azınlığın, çoğunluğun kararlarını bloke etmesi eşitlik değildir.
Etkin katılım ısrarından vazgeçilmelidir. Dönüşümlü başkanlık ve her kurulda 1 Türk’ün oyunun olması kabul edilemez. Bu her kararda Türklerin VETO HAKKI olması demektir.
Görüşmelerde takvim sınırlandırması kabul edilemez, görüşmelerin ucu açık olmalıdır.
Görüşmeler 30 Haziran değil, 4 Temmuz 2017 tarihli Guterres belgesi temelinde kaldığı yerden başlamalıdır.
Türkiye Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetlerini ve tatbikatlarını durdurmalıdır. Kıbrıs Cumhuriyeti ise hidrokarbon faaliyetlerini sürdürecektir. Bu konuda moratoryum olamaz. Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hidrokarbon faaliyetleri egemenlik hakkıdır. Bu konu müzakere masasında görüşülemez.
Maraş’ın Türk yönetiminde açılması faaliyetleri durdurulmalıdır.
Türkiye’nin garantörlüğünün iptali ve tüm Türk askerlerinin çekilmesi kabul edilmelidir…
Anastasiadis’in konuşmasından çıkardığım 7 şart budur.

Çok net olarak söyleyebilirim ki, Anastasiadis’in bu şartlarla talep ettiği ne federasyondur, ne gevşek federasyondur, ne desantralize federasyondur…

Rum çoğunluğun yöneteceği adı federasyon, içeriği ÜNİTER bir Rum devleti ve bunun içinde muhtar Türk yönetimi istemektedir.

Bu durumda ona verilmesi gereken yanıt “O ZAMAN GEL, KADİFE AYRILIĞI, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ GÖRÜŞELİM. O ZAMAN KENDİ DEVLETİN YÜZDE YÜZ RUMLARDAN OLUŞSUN VE KENDİ KENDİNİ İSTEDİĞİN GİBİ YÖNET” olmalıdır.

Bizim sorunumuz, Akıncı ve Meclis’in ona bu yanıtı vermemesidir.

AKINCI UMUTSUZ
Akıncı bu gerçeği görmesine karşın, “O zaman federasyon görüşmeye gerek yok, gel iki devleti görüşelim” diyemiyor…

Oysa Temmuz 2017’de söylemiş ve “Rum tarafı federasyon istemediğine göre AB İÇİNDE İKİ DEVLET GÜNDEME GELMELİ” demişti…

Sonra fena halde çark etti…

Dün New York’a gitmek üzere KKTC’den ayrılırken Anastasiadis’in Londra’daki açıklamalarının çok olumsuz olduğunu, siyasi eşitliği istemediğini, BM Genel Sekreterine bunu izah etmesi gerektiğini söylemiştir…

Hükümette de aynı durum saptaması vardır ki programına “AB İÇİNDE İKİ DEVLET” hedefini koymuştur…

Buna karşın sorun sadece Akıncı’nın federasyon takıntısı değil, hükümetin ve Meclisin edilgenliğidir, pasifliğidir…

Seçim hesabıyla hareket eden Akıncı, tedavisi olmayan federasyon hastalığına yakalananların oylarını kaybetmemek için malumu ilan etmemekte, alternatif ortaya koymamakta, çaresizlik içinde halkın zamanını yemektedir.

Nitekim dünkü açıklamasında, “İki devletli çözüm kulağa hoş geliyor ama mümkün değil” demiştir.

İnadına koltuğa yapışmakta, başkalarının göreve gelerek seçenek sunmasını önlemeye çalışmaktadır…

Hükümet ise yeterli çoğunluk olmasına karşın, Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırıp federasyon görüşmelerini sona erdirecek, bundan böyle iki devletli çözümün görüşülmesini sağlayacak tarihi kararı almamakta ısrar etmektedir…

Bol bol konuşmakta ancak gerekli adımı atma konusunda inanılmaz bir pasifizm içinde bulunmaktadır…

Halkın sabrı artık taşmıştır.

Hükümet, New York toplantısı sonunda Meclisi olağanüstü toplantıya çağırarak federasyon takıntısına artık son noktayı koymalıdır.