Boğaziçi Üniversitesi’nin günümüze kalitesini, derecelendirmelerdeki en üst seviyesini ve saygınlığını koruyarak geldiği ifade edilen açıklamada, bunun temel nedenlerinden birinin de yöneticilerini kendisinin seçme imkânına sahip olması olduğu belirtildi.
“Akademisyenleri ve iradelerini yok sayarak bir üniversitenin  kalitesini  koruması veya çağdaş, demokratik yapısını sürdürmesi mümkün değildir. Saygın tüm uluslararası antlaşmalar, sözleşmeler, ilkeler üniversitelerin kendi kendini yönetmesinin akademik özgürlüğün temeli olduğuna dayanmaktadır” denilen açıklamada, akademik özgürlük yoksa bilimin de olamayacağı ifade edildi. 
Türkiye'de 2016 yılında OHAL çerçevesinde üniversitelere rektör atama yetkisinin Cumhurbaşkanına verildiği, bu yetkinin OHAL sona erdikten sonra bir yasa ile olağan hale getirildiği kaydedilen açıklamada, “Kayyum rektörlük olarak nitelendirilen bu uygulama Türkiye'nin itibarını sarsmakta, üniversitelerin çok sesli, özgür ve özerk yapısına gölge düşürmektedir” ifadeleri kullanıldı. 
Açıklamada şunlar kaydedildi: “Kıbrıslı Türk eğitim emekçileri olarak demokrasiyi ve üniversitenin özerkliğini yok sayan rektör atamasını kınar, bu dayatma karşısında sessiz kalmayıp baskılara direnen, protesto eylemleri ile mücadele eden öğrenci ve öğretim görevlilerini selamlarız. Polisin üniversite kapısına kelepçe vurması, öğrencilere orantısız güç kullanması, bazı öğrencileri göz altına alması bir hukuk devletinde yaşanmaması gereken olaylardır…”