3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, var oluş ve özgürlük mücadelesinin unutulmaz lideri Dr. Fazıl Küçük ve arkadaşlarının gayretlerinin; yok olmaya doğru giden toplumu devlet sahibi bir halk noktasına taşıyan temel unsurların başında geldiğini belirtti.

3. Cumhurbaşkanı Eroğlu, özgürlük ve egemenlik için bir taraftan silahla, siyasetle direniş gösterirken diğer taraftan basın yoluyla propaganda yapmanın, Halka, millete yönelik tehditleri savuşturmanın yegane yolunun milli konularda duyarlı bir basın yapısına sahip olmanın önemini de Dr. Küçük’ün ortaya koyduğuna işaret etti.

3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Kıbrıs Türkü’nün özgürlük ve var oluş mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük’ün 40’ıncı ölüm yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı mesaj şöyle:

Kıbrıs Türk Basın Konseyi, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü Kutladı Kıbrıs Türk Basın Konseyi, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü Kutladı

“Var oluş ve özgürlük mücadelemizin unutulmaz lideri Dr. Fazıl Küçük ve arkadaşlarının gayretleri yok olmaya doğru giden toplumumuzu devlet sahibi bir halk noktasına taşıyan temel unsurların başında gelir.

Doktor Küçük’ün gazetelere yazdığı yazılar, kurduğu ve yazarlık yaptığı Halkın Sesi gazetesi vasıtasıyla yürütülen mücadele sayesinde Kıbrıs Türkü, İngiliz sömürge yönetimi ve Rum’un haksızlıklarına karşı sesini yükseltti, güç topladı, moral buldu.

Özgürlük ve egemenlik için bir taraftan silahla, siyasetle direniş gösterirken diğer taraftan basın yoluyla propaganda yapmanın, halkınıza, milletinize yönelik tehditleri savuşturmanın yegane yolunun milli konularda duyarlı bir basın yapısına sahip olmanın önemini de Dr. Küçük ortaya koydu.

Halkımız, İngiliz sömürge yönetiminin Evkaf’ı ele geçirmesi karşısında onun girişimleri ile direndi, kazandı, Evkaf onun sayesinde tekrar Kıbrıs Türkü’nün idaresine girdi.

Onun kurduğu siyasi parti olan Kıbrıs Türk Milli Halk Partisi sayesinde Kıbrıs’ın sadece Rumlara ait olmadığı Kıbrıs’ın aynı zamanda bir Türk yurdu olduğu tüm dünyaya duyuruldu.

Dr. Fazıl Küçük 1958-1959 Londra-Zürih anlaşmalarında Kıbrıs Türk heyetinin başında yer aldı ve 1960’ta Rum tarafı ile kurulan ortaklık devletinde Cumhurbaşkanı Muavini oldu. Rum liderliğinin, Kıbrıs Türkü’nün kurulan ortaklık devletinde etkisiz hale getirmek için ortaya koyduğu 13 maddelik anayasa değişikliğini uygulamaya koyamaması için çok direndi, bunların Anayasa Mahkemesinde reddedilmesinde başarılı da oldu ama Rumların 1963’te silahlı saldırı ile bu emellerini gerçekleştirme hırslarına dur diyemedi.

1963 Kanlı Noel saldırılarında ve sonrasında toplumu birlik beraberlik içinde tutan, Genel Komite Başkanlığı ile Rum’a karşı verilen mücadeleyi siyasi anlamda örgütleyen, askeri alanda ileri götüren yine odur.

Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs’ta kendi kendini idare etme isteminin ilanı anlamına gelen ve 1967 yılında kurulan Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi ile hemen ardından 1968 yılında kurulan Kıbrıs Türk Yönetimi’nin başkanlığını da Dr. Fazıl Küçük yaptı.

Dr. Fazıl Küçük yaşamı boyunda hep halkının içinde, yanında oldu, onu düşündü.

15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulurken onunla bir süre sohbet etme fırsatını buldum ve hasta haline rağmen ne kadar mutlu olduğunu kendi ağzından dinleme şansına sahip oldum.

Dr. Küçük’ün yazdıkları, söyledikleri ortadadır. Halkımıza ve özellikle gençlerimize düşen görev Dr. Fazıl Küçük ve arkadaşlarının verdikleri özgürlük ve va roluş mücadelesini iyi öğrenmek , bundan gelecek adına dersler çıkarmaktır.

 

Rumlar 1960 yılında kurulan ortaklık devletini hemen yıkmaya karar verirken de bugün de bizi eşit olarak görmüyor, azınlık statüsüne indirgemek istiyorlardı. Rumların 1963’teki Kanlı Noel saldırılarının temelinde de bugün Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarma çabalarının arkasında da Kıbrıs’ı Yunan hegemonyasına sokma hayali vardır.

Rum-Yunan ikilisi tutarlıdır. 1955’te EOKA’yı kurarken, 1963’te bizlere saldırırken ne  istiyorlarsa idi bugün de aynı şeyleri istiyorlar.

Dolayısı ile dünyanın çok kutupluluk ortamında zor günlerden geçtiği, Ukrayna-Rusya savaşının devam ettiği, İsrail’in hemen yakınımızdaki Filistin’de BM’ye rağmen, ABD ve Batı’nın desteği ile çoğunluğu kadın ve çocuk 20 binden fazla Filistinliyi hunharca öldürdüğü, bir milyonun üzerinde Filistinliyi göçmen durumuna düşürdüğü bugünlerde çok dikkatli olmak, devletimize ve Anavatan Türkiye’ye dört elle sarılmak , ekonomimizi geliştirmek , yaşadığımız sorunları süratle geride bırakmak zorundayız.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin görüşmelerin yeniden başlaması için 6 aylığına şahsi bir temsilci ataması bizi egemen eşitliğimiz ile KKTC ile Rum Devleti’nin uluslararası statüsünün eşitlenmesi talebimizden geri adım atmaya  yönelik bir oyuna dönüşmemeli, asla buna izin verilmemelidir.

Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın seçildikten sonra ortaya koyduğu Kıbrıs politikası, Anavatan Türkiye’nin buna tam destek vermesi, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 2022 ile 2023 yıllarında BM Genel Kurulu’nda BM’ye KKTC’nin resmen tanınması çağrısında bulunması gidilmesi gereken doğru yolun tanınma yolu olduğunu netleştirmiştir.

Milletimizin, Türkiye ve KKTC devletlerinin çıkarına olan bu doğru yoldan şaşmazsak çok uzun olmayan bir zaman sonrasında hakkımızla, hukukumuzla uluslarararası alanda hak ettiğimiz yeri alacağımıza olan inancım tamdır.

Dr. Küçük ve arkadaşlarının mücadelesine layık olmak istiyorsak yapmamız gereken uyanık olmak, devletimizden, egemenliğimizden, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamından asla taviz vermemektir..

Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ü 40’ıncı ölüm yıl dönümünde rahmetle anar, hatırası ve mücadelesi önünde saygı ile eğilirim”.