Yavuz sondaj gemimiz, Limasol açıklarına geldi…
Sondaj yapılacak yer, KKTC’nin TPAO’ya sondaj yetkisi verdiği karasularımız içindeki “G” alanıdır..
Bölgeyi gasp eden Rum’a göre orası Fransız Total ve İtalya ENİ şirketine verdikleri “8. Parsel”dir..
Türk savaş gemileri, geçen yıl İtalyan ENİ şirketinin sondaj gemisini oradan çıkararak sondaj yapmalarına izin vermiştir…
Türkiye İLK KEZ Rumların AB şirketlerine ihale ettiği bir noktada sondaj yapmaktadır..
Bu, haklarımızı yedirmeme konusunda bir meydan okuma ve kararlılık gösterisidir…
Egemenliğinin çiğnendiğini iddia eden Rum, bu raddeden sonra asla masaya gelmeyecektir…
Biz de bu aşamadan sonra zaten Federasyon konuşacak değiliz…
Yavuz’un Limasol açıklarındaki sondajı, Federasyonu 7 kat yerin dibine gömmüştür…
Federasyon olması halinde, şu anda yüzde yüz bizim olan KKTC Kıta Sahanlığımız, MEB alanımız ve hava sahamız ortadan kalkarak, Rum ağırlıklı birleşik Kıbrıs’ın kontrolüne girmiş olacaktır…
Devamla, Türk askeri ve 100 bin TC kökenli kardeşimiz adadan çıkacak, Geçitkale İHA-SİHA üssü boşaltılacak, İskele’de yapılacak olan deniz üssü inşaasından vaz geçilecektir…
Devamla, KKTC tasfiye edilecek, egemenliğimiz son bulacak, 4 özgürlük ve “yerleşme-ikamet hakları”nı kullanacak yüzbinlerce Rum-Yunan vatandaşı Kuzeyi istila edecektir…
Topraklarımızın yüzde 7’si ve 40’dan fazla yerleşim yerimiz Rumlara verilecek, 100 bin insanımız 4. kez göçmen olacak, Türkiye’nin garantörlüğü sona erecek ve Rum-Yunan’ın insafına kalacağız…
Akıncı ve CTP’nin Federasyon takıntısı uğruna bunları kabul etmek için tımarhanelik deli olmak gerekmektedir…
46 YIL BOŞA HARCANDI..
Federasyon hayaliyle boşa harcanan 46 yılda, Kıbrıs’ın da içinde yer aldığı bölgede ve Dünyada siyasi, stratejik şartlar kökten değişti…
Ne yazık ki bu değişiklikler olurken, Akıncı ve CTP’nin, yarım asırdır hiçbir sonuç üretmeyen federasyon kazığına hala bağlı durmaları, hiçbir konuda yeni vizyon ortaya koymamaları ya korkunç bir dar görüşlülük, vizyon eksikliği, ideolojik takıntı, Dünyayı ve değişimi okuyamamaktır; ya da inanılamayacak boyutta bir ihanettir…
Bölgemizdeki jeostratejik-jeopolitik gelişmeler, eskiyen federasyon hedefinin terk edilmesini, KKTC’nin, Anavatan Türkiye ile her alanda daha sıkı bağlarla bağlanmış şekilde ve hedef birliği içinde, kendi ayakları üzerinde duran, her bakımdan güçlü, bağımsız-egemen bir devlet olarak yaşamasını zorunlu kılmaktadır…
Bu tarihi anda böylesine yeni bir vizyonu hayata geçirmek hükümetin ve Meclis’in görevidir…
Ne yazık ki, hükümet, geçmiş 8 ay içinde edilgen ve icraatsız bir siyaset izleyerek, tüm çağrılarımıza karşın, federasyonu iptal eden ve iki devletli çözümü resmi milli politika olarak belirleyen bir kararı Meclis’ten çıkarmamıştır
Çıkarmadığı gibi, Başbakan Tatar’ın seçim bildirgesi yeniden federasyon görüşmelerine açık kapı bırakmış, bir yandan iki devletli çözüm savunulurken, diğer yandan da sonuç odaklı olması kaydıyla görüşmelere devam edeceği ifade edilmiştir…
Seçim bildirgesinde Kıbrıs sorunu ile ilgili 10 maddenin 5 maddesi, ne yazık ki kelime oyunları ile federasyon görüşmeye devam etme niyetini ortaya koymuştur…
Bunları sosyal medya hesabımda paylaştım. Bu köşede de önümüzdeki günlerde değerlendireceğim…
Bütün bunlar, Akıncı, Erhürman’ın yukarıda sözünü ettiğim konjonktürü okuyamadıklarının ve Tatar’ın ise federasyoncu sol seçmenden oy alma hesabıyla büyük bir ilkesizlik sergilediğinin kanıtıdır…
Bir yanda açıkça federasyonu savunan Akıncı ve Erhürman, diğer yanda ise Tatar’ın, oportünist bir zihniyetle, iki devletli çözüme yönelik ifadeler altına ustaca yerleştirdiği federasyon görüşmelerine açık kapı bırakma oyunu, Kıbrıs Türk Halkından gerekli yanıtı alacaktır…