Yaklaşık 30 yıl kadar önce başlayan ülkemizdeki üniversite yolculuğu hayaller ötesi boyutlara ulaştı.
Her geçen gün artan gerek devlet gerekse özel üniversitelerin ülkemiz ekonomisindeki yeri tartışılamaz şekilde büyümüştür.
Üniversite eğitimi için gelen öğrencilerin okul harçları dışında beslediği yan sektörlere yapılan harcamalarla ekonominin gerçek lokomotifi olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz kanaatindeyiz.
Ülkemizde bulunan yaklaşık 100,000 civarında öğrenci ve eğitime başlamış yaklaşık 20 üniversite ile eğitim izni beklediği söylenen 10-15 civarında üniversitemiz mevcut.
Görünen odur ki önümüzdeki birkaç yıl içerisinde 35-40 tane üniversitesi bulunan, belki de dünya üzerinde kilometrekareye en fazla üniversitesi olan ülke olarak Guiness rekorlar kitabına gireriz.
Bu noktada yapılması gereken nedir peki ?
Bazılarına göre yeni üniversite kurulumunu yasaklamak .
Ülkemizde belki de biraz da bonkörce üniversite izinleri dağıtılarak bu kadar çok üniversite açılmasına sebep olundu. Aynı şahıslara birden fazla üniversite izinleri verildi.
Daha bir tanesi eğitime başlamadan ikinci üniversite izni de yedek olarak verildi.
Şimdi yapılması gerekense yenilerin verilmesini engellemek değil kriterleri yükselterek mevcutların da kalitesini yükseltmesini sağlamak.
Üniversitelerde kaliteli eğitim vererek kaliteli öğrenci gelmesini sağlamak. 
Gelen öğrencileri ülke insanları olarak gerekli misafirperverliği göstererek ülkemizde mutlu olmalarını ve ülkemizin iyi olarak reklamını yapmalarına vesile olmak en birincil görevimiz olmalıdır.
Doğal olarak 100,000 civarında öğrencinin olduğu bir ada ülkesinde öğrencilerin de adli olaylara karışması mümkündür. 
Bunları haber yaparken veya sosyal medyada paylaşırken bazen o kadar acımasız davranıyoruz ki artık Üniversitelerarası Akademik Koordinasyon Kurulu bile isyan noktasına geldi.
Üniversitelerarası Akademik Koordinasyon Kurulu, “Öğrencilerden kaynaklandığı konusunda şüphe olan polisiye olayların abartılarak manşetlere taşınmaması hususunda daha duyarlı davranılmasını bekliyoruz” açıklaması yaparak bu konudaki rahatsızlığını ortaya koydu.
Ülkemizin ekonomik bakımdan geleceği üniversite sektörünün sağlıklı büyümesi ve adadaki yıllık sürekli turist harcaması yapan öğrencilerin kontrollü olarak çoğalmasıyla mümkündür.
Ülkemizin siyasi geleceği de, ülkemizde eğitim görüp kendi ülkelerinde ve mezuniyet sonrası iş için gidecekleri dünyanın değişik ülkelerinde gönüllü tanıtım elçimiz olacak olan yabancı öğrencilerinin de katkılarıyla şekillenecektir.
Üniversite sektörü ülkemizin lokomotifi olacaktır, sektörün sorunlarına kulak verelim, çözümü için hepimiz de duyarlı olalım….