KKTC topraklarında düşman devletin bayrağını dikmeye kalkmak, RMMO’nun taşeronluğunu yapmaktır, provokatörlüktür, Halkımızı tahriktir..



Gazimağusa’da (büyük olasılıkla) eskiden Rum mülkü olan dükkanlarına düşman bir devlet olan Rum devletinin bayrağını diken 2 kişinin yargılanmasına, gönderinde KKTC bayrağı dalgalanan KKTC mahkemelerinde başlandı…
Rum ordusunun yapmaya gücü yetmediği şeyi “ucuz kahramanlığa” soyunarak yapmaya kalkan bu 2 kişiye, ellerine aynı uyduruk bayrağı alan bazı işgüzarlar da mahkeme önünde destek oldu…Dava 11 Haziran’a ertelendi…
11 Haziran günü, KKTC Egemenlik Hareketi üyeleri de KKTC bayraklarıyla onların karşısında olacak…

NİYE UYDURUK?

“Ucuz kahramanların” işyerlerine astığı o bayrak, 1960'da eşit-egemenlik temelinde kurulan iki Halklı Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bayrağıydı…Meşru ömrü de, simgesi olduğu iki Halklı “Kıbrıs Cumhuriyeti” gibi sadece 3 yıl olmuştur..
O bayrağı çizen kişi, açılan bayrak çizme yarışmasında birinci gelen rahmetli resim öğretmeni İsmet Vehit Güney'di...
Oysa bayraklar ressamların yarışmalar için çizdikleri resimlerle değil kanla, tarihle çizilir, egemenliği, bağımsızlığı ve özgürlüğü temsil eder. Bayrak ancak o zaman uğruna ölünecek ve hep yükseklerde tutulacak bir değer ifade eder…O bayrak indi mi artık bağımsız değil, kölesiniz demektir…
Esasen bunun bilinciyle her iki Halkın milli bayraklarını kullanma hakkı 1960 anlaşmalarında da korundu…Türk evlerinde, kurumlarında, milli günlerinde hep, kimliğimizi, tarihimizi, aidiyetimizi, kültürümüzü, egemenliğimizi, parçası olduğumuz büyük Ulusumuzu ifade eden milli bayrağımız Türk bayrağı baş köşede yer aldı; o uyduruk bayrak değil…
Aynı şekilde Rumlar için de Yunan bayrağı esas oldu ve o bayrağı milli bayrakları olarak kullanmaya devam ettiler…
Evet, Rumlar ve Türkler o uyduruk bayrağı hiçbir zaman benimsemediler, mecbur olmadıkça da kullanmadılar...O bayrak sadece bazı resmi binalara ve dıştaki büyükelçiliklere mecburiyetten çekildi…
Çünkü iki Halk için de tarihten süzülüp gelen bir anlamı, bir değeri yoktu, hiç kimse o bayrak için savaşmadı, hiç kimse o bayrak için ölmedi, hiç kimse o bayrağı evinin en değerli köşesinde korumadı.
Daha attığı imzanın mürekkebi bile kurumadan, Londra’dan adaya dönüşünde “1960 Anlaşmalarını ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Enosise giden yolda bir sıçrama tahtası” olarak gördüğünü açıklayan Makarios’un ve Yunan bayrağı altında ENOSİS için savaşan Rum Halkının, “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni benimsemezken o uyduruk bayrağı benimsemeleri zaten olası değildi…Amaçları adayı Yunanistan’a bağlamak, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yok etmek ve göndere sadece Yunan bayrağını çekmekti…
Bu hedef için AKRİTAS Soykırım Planı uyarınca ve Yunan bayrağı altında harekete geçen Rumlar, 21 Aralık 1963'den itibaren adanın her yanında Kıbrıs Türk Halkına saldırıp ortaklık devletini işgal ettiler, Kıbrıs Türk halkını silah zoru ile devletten dışladılar, 103 yerleşim yerimizi işgal edip yüzde yüz Rumlardan oluşan bir Rum devletine dönüştürdüler..İşgal ettikleri yerlere o uyduruk bayrağı değil, Yunan bayrağını diktiler…Adanın %3’ünde sıkıştırıp kuşatma altına aldıkları Türk Halkı etrafındaki utanç barikatlarına ve mevzilerine Yunan bayraklarını çektiler…Her tarafı da Yunan bayrağı ile doldurdular...

UYDURUK BAYRAK NİYE RAĞBETE BİNDİ?

Ne ki bu işgali Dünya’dan gizlemeleri gerekirdi. Bunun için büyük bir sahtekarlık yaparak, yüzde yüz Rum yaptıkları devlette iki şeyi şeklen değiştirmediler:
- "Kıbrıs Cumhuriyeti" adını ve uyduruk "Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı"nı.
Böylece yaptıkları “işgali” gizlediler ve Dünya’ya, 1960'da kurulan meşru ortaklık devleti oldukları yalanını daha kolay yaydılar...Yabancılarla görüşmelerinde işgal ettikleri devletin simgesi olan ve artık geçerli olmayan bu bayrağı kullanırken, okullarda, kışlalarda, evlerinde ve her yerde ise Yunan bayrağını kullandılar...
1974 Türk Barış Harekatı’ndan sonra ise, “Türkiye’nin 1960 anlaşmalarıyla kurulan bağımsız ve egemen Kıbrıs Cumhuriyeti’ni işgal ettiği” yalanını daha kolay yaymak için bu uyduruk bayrağa daha çok sarıldılar…
Çünkü Yunan devletinin bayrağını çekerek kimseye “1960’da kurulan meşru Kıbrıs Cumhuriyeti” olduklarını inandırmaları olası değildi.. Buna karşın okullarında, milli günlerinde, evlerinde, dairelerinde, spor karşılaşmalarında hep Yunan bayrağı çekmeye devam ettiler…

İZİN VERİLEMEZ

Sonuç olarak bu bayrak bugün, yüzde yüz Rumlardan oluşan, bize saldıran, bize soykırım uygulayan, egemenliğimize ve topraklarımıza göz diken, bu nedenle savaştığımız, henüz barış anlaşması yapmadığımız ve "ateş-kes" halinde bulunduğumuz, düşman bir devlet olan Rum devletinin simgesidir...
Böyle bir devletin bayrağını KKTC topraklarına dikmeye kalkmak, buna gücü yetmediği halde "Kuzeye, Girne'ye, Gazimağusa'ya Yunan bayrağı dikme" hayali gören Rum ordusunun taşeronluğunu yapmaya kalkmaktır...
Kuzeyde ayrı bağımsız-egemen KKTC devleti vardır...Bu devletin simgesi de Anayasamızda ve yasalarımızda tarifi yapılan KKTC bayraklarıdır. Şehit kanı ile sulanan bu topraklarda ateş-kes halinde bulunduğumuz düşman devletin bayrağı dikilemez...
KKTC devleti, Halkı, yasaları ve mahkemeleri buna izin veremez... Yukarıda "ucuz kahramanlık" yapan kişiler, müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkan provokatörlerdir...Yapmaları gereken Güneye gidip o çok sevdikleri bayrağın altında yaşamak ve evlerinin her köşesini o bayrakla donatmaktır, KKTC’de kullandıkları eski Rum malını da devlete iade etmektir...
Yargının olayı nasıl ele alacağını göreceğiz...
Ne ki, işbirlikçilerin VOLKAN aleyhine açılan davaların duruşmalarında, KKTC mahkemeleri huzurunda KKTC düşmanlarının "KKTC sahte bir devlettir, gayrı meşrudur, kukladır, Türkiye ve ordusu işgalcidir" şeklindeki hitaplarına sessiz kalınmıştır. Daha da kötüsü, bu söylemlerinden dolayı VOLKAN gazetesinin "terbiyesiz" manşetiyle kınadığı Şener Elcil'e hakaret edildiği gerekçesiyle, gazete 10 bin TL tazminata mahkum edilmiştir...
Ateş-kes halinde olduğumuz düşman devletin bayrağının KKTC’de her tarafa asılması meşru hale getirilemez…Yoksa böyle bir gelişme, iki ayrı bayrak temelinde bölünmenin ve ülkede kardeş kavgası yaratılmasının başlangıcı olur…