TDP liderliğinden istifasını açıklayan sevgili dostum Mehmet Çakıcı ile geçen gün samimi olarak konuştuk. Zaman zaman buluşur konuşuruz Çakıcı ile. Sevdiğim saydığım dürüst ender politikacılardandır. Öyle ala veradalavera işlerden pek anlamaz. Belki de bu özellik Çakıcı’nın en zayıf yönü. 

Saf bir kişiliğinin yanında temiz bir yapısı var. Kızmaz, sadece bir süre küser, ama gönül almasını da iyi bilir sonunda. Ve en önemli sizi dinler, hem de uzun uzadıya. 

Çakıcı’nın bu seçimde en az 5 vekil çıkaracağını tahmin ediyordum. Söyleşimiz sırasında kendisi de söyledi O’nun tahmini de 6 veya 7 imiş. En azından mecliste grup kurabileceğini tahmin ediyorduk. Olmadı… 

Neden olmadığını konuşacak değiliz. Zaten belli başlı nedenleri var (ki bunlarında ne olduğunu hemen herkes biliyor). Benim merak ettiğim Çakıcı’nın bundan sonra ne yapacağı. Evet, söz verdiği gibi istifasını etti ve partisini kurultaya götürecek. Ancak bu sanıldığı kadar kolay değil. 

Bir kere genel başkan olmak öyle kolay iş değil bizim memlekette. Hele de iktidarı 10 senede bir gören bir parti iseniz işiniz hayli zor. Bir genel merkez en az iki üç ilçe binasının kirasını ödemek, en az 3-4 kişi çalıştırmak ve günlük gazete çıkartmak size verilen devlet katkısının neredeyse tümünü alıp gidiyor. Cep telefonuna gelen her ay dünya kadar faturalar, izaz ikram bedelleri ve tabi ki benzin. 

Çakıcı’ya seçim döneminde ne kadar benzin yaktığını sordum mesela. Haftada bir iki bin liranın hiç altına düşmemiş. Ve bunu da parti karşılamıyor. Cepten gidiyor yani. Deyim yerinde ise ezip eleniyorsunuz diğer yandan da cebinizden para çıkıyor. Aynı parayı cebe koymak için kendi işinizi de yapmak zorundasınız bu ülkede. 

Allah aşkına kaç tane politikacımız sadece bu işten geçimini sağlıyor. Başbakanımız bile daha kliniğini kapatmadı, kapatmayacakta. 50 vekilin en az 4’te 3 başka işleri de beraberinde yürütüyorlar. Yürütmekte zorundalar da. 

Neyse gelelim biz esas konumuza. Çakıcı seçim öncesi 9 UBP’li muhalifi cesaretlendirmiş ve İrsen Küçük hükümetinin düşürülmesinde önemli bir rol oynamıştı. Yeni kurulan kabineye 3 bakan verdi. Siyasetten pek uyuşmadığı 3 arkadaşını görevlendirdi.
 

Mesala bu 3 arkadaş seçimlerde Çakıcı’ya ne gibi bir destek ve yarar sağladı? Sormak lazım bu soruyu da. Eğer başarıda başarısızlıkta Çakıcı’nın boynuna asılacaksa bu sorunun cevabını da bulmak lazım gelmez mi? 

TKP 2005’te yüzde 2.5 iken onun devamı olan BDH sonraki seçimde yüzde 5, 2009 seçimlerinde ise yüzde 7’ye yakın bir oy almış. 28 Temmuz’da ise TDP’nin oyu yüzde 8’lere dayanmış. , 

Son seçimlerde 10 yıl sonra Girne’den bir vekil çıkarılabilmiş. “ben partiye geldiğimde bir tek Akıncı vekildi. Şimdi 3 vekiliz “ diyor Mehmet Çakıcı. Bunu başarı olarak kabul etmiyorlar diye de sitemlerini iletiyor. 

2009 seçimlerinde Lefkoşa’da %9 oy almış TDP 2013 seçimlerinde Lefkoşa’da oylar %7’ye düşmüş. Bunun sebebi olarak “karma oy” çok kullanıldı diyor. Geriye kalan tüm ilçelerde TDP oylarını nerdeyse 2 kat arttırmış. Karpaz tarihinin en yüksek oranını görmüş bu seçimde. 

Şimdi ne yapacaksın? sorusuna ise; “önce gidip karnımdaki dikişleri aldıracağım, sonra ailemle ada içinde bir yere gidip birkaç gün dinleneceğim” diyor Çakıcı. Ve bu birkaç günlük dinlenme esnasında nihai kararını verecek.

 
Çakıcı’yı eleştirmek kolay, ama haklı olduğu yönleri de görmemezlikten gelmek insafsızlık olur. Bir partiye sadece liderlik etmiyorsunuz! Onu ayakta tutmak için de kendinizden ve ailenizden büyük fedakarlıklar yapıyorsunuz. Sonunda da kuru bir teşekkürün bile garantisi yok. 



Özkan YORGANCIOĞLU: Valla aşağı tükürseniz sakal yukarı tükürseniz bıyık. CTP’de daha kurultay görmeden UBP mi DP diye şimdiden ikiye bölünmüş durumda. 

Ferdi Sabit SOYER: Bayılıyorum şu sizdeki Talat aşkına. Platonik aşk gibi. Hiç bitmiyor, tek taraflı olsa bile… 

Mehmet ÇAKICI: Bence tatil için çok uzaklara gitmeyin. Henüz hükümet kurulmuş değil, her an birileri kapınızı çalabilir. 

Serdar DENKTAŞ: Pazarlıklar konusunda değişik değişik duyumlar yayılıyor. Birileri farkında mısın sürekli bir bilgi kirliliği yaratıyor. 

Faiz SUCUOĞLU: Dün akşamüstüne kadar yaprak bile kıpırdamaz iken akşam saatlerinde yine fırtına koptu. Bu aralar gündüzleri sakin, geceleri hep fırtınalı olacak diyor meteoroloji. 

Ersin TATAR: Seçim öncesi bile bu kadar çok gezmiyordunuz. Ne oldu size böyle. Hızınıza yetişemiyoruz artık. 

Afet ÖZCAFER:Gazimağusa belediye başkan adaylığınızı duyanlar telefonlara sarılmış. Bu arada Oktay Beyinde gece rüyaları kaçmaya başlamış. 

Mehmet HARMANCI: Merak ediyorum kabinedeki iki diğer bakan arkadaşını da alıp Çakıcı’ya bir yemek ısmarladınız mı?
 
Sümer AYGIN: Girne antik limana giden yoldaki elektrik direklerindeki kablolar açıkta. Umarız birisinin başı derde girmeden o kablolar kapatılır. 

Gözde AKBEN: Dün akşam Limasol’luların eğlencesinde görülmüşsünüz. Baf’lılar bozulmasın bu işe. 

Mustafa GÖÇER(Çatlı): Seçim sonrasında sizde tatile çıkmaya karar vermişsiniz ve 15 gün boyunca Ada’da olmayacakmışsınız. Kurultay’da oy damı kullanmayacaksınız? 

Latif AKÇA: Baba Denktaş’ın mezarına en son ne zaman gittiniz. Uzun zamandır gitmediyseniz yarın bir ara uğrayın. ne demek istediğimi anlayacaksınız? 

Hakan Efe YILDIRIM: Şakacı’dan pitonun intikamını feci bir şekilde almışsınız. Sizden korkulur valla. 

Mehmet ÇELEBİOĞLU: Hastanelerdeki güvenlik zafiyetleri ile ilgili olarak ne söylemek istersiniz. Özel Güvenlik yasası geçmeyince her isteyen istediğini yapabiliyor değil mi? 

Ali Özmen SAFA: Yazın son günleri olsun şu teknede bir tur attırın artık bize. Bu yaz Ramazan dediniz seçim dediniz teknenin yüzünü göstermediniz. 

Ali BİZDEN: Herkes koalisyon pazarlığı yaptığı bir süreçte yeniden Ankara’ya gitmiş olmanız bizi fena halde kuşkulandırmaya başladı. Lütfen bu ziyaretlerinizin nedenlerini açıklayınız. 



GÜNÜN SÖZÜ 
'DP-UG, basına yansıtıldığı şekilde hem Maliye, hem İçişleri'ni talep etmemiştir. DP-UG, bu iki bakanlıktan birinin CTP, diğerinin ise DP-UG'de olması ilkesini ortaya koymuş ve eşit etkin ortaklığın ancak bu şekilde oluşabileceğinin altını çizmiştir. CTP-BG Genel Başkanı'nın bu ilkeye itiraz etmesi ve bu konunun parti meclislerinin kararı olduğunu belirtmesi ile birlikte konuşulacak başka bir şey kalmadığı gerekçesiyle boşa vakit kaybedilmesini de önlemek amacıyla görüşmelerin olumsuz olarak sonuçlandığı açıklaması yapılmıştır.' 
DP-UG


BİZİM TEMEL 
Sultanahmet‘ te gezinen bir turist Temel ile Dursun’ un yanına gelerek bir adres sorar. Önce İngilizce, sonra Almanca son olarakta Fransızca konuşarak adresi soran turist bir türlü derdini anlatamaz. Dursun dayanamaz ve Temel’e : 
- Ula Temel, bir yabancı dil öğrenemedik ciddi... Temel hemen cevap verir: 
- Ula adam 3 yabancı dil öğrenmiş yinede derdini anlatamıyor, 1 yabancı dil öğrensen ne olacak ki