Bu sabah Ada TV de gündemi değerlendirdik.


İzleyicilerden gelen sorulardan birisi Ercan Havaalanı ve KTHY ile iligli idi. “Neden DP-UG ve Serdar Denktaş Ercan konusuna kafayı taktı?” diyordu izleyici.


Benzer bir soru Havadis Gazetesindeki köşesinden Hüseyin Ekmekçi’den geldi. Türkiyedeki bir yetkili demiş ki; “ Serdar Denktaş rüşvet mi istiyor?”


Müzmin DP-UG muhalifi Ali Tekman’da buna benzer soruları değişik ve kinayeli üslupla bir kaç kez sormuştu .


Hayret etmemek mümkün değil.


Bir siyasi parti ve O partinin Genel Başkanı, halkın ve ülkenin çıkarlarını korumaya çalıştığı için nerdeyse suçlu ilan edilecek.



Ada Tv’de izleyicinin sorusunu sabırla cevaplandırdım ve özetle dedim ki; “Bırakın gelişmiş ülkeleri, dünyanın geri kalmış ülkelerinde bile tekelleşmeye yol açan özelleştirmeler yapılmaz. Yapılırsa bunun adı “Peşkeş” olur, “Kıyak” olur.



Devlet rekabet ortamını yaratarak elindeki değerleri özelleştirebilir. Bu durumda özelleştirmenin ihale yöntemi, maliyeti vs konuşulur. 


Şu anda Ercan’da ihale şartlarını, maliyetini, ihale bedelini, KDV’yi falan konuşmak abesle iştigaldir. 


Burada ekonomi kuralları tersyüz edilerek, Devlet eli ile tekelleşme yaratılmıştır..


Devlet, en azından Geçitkale Havalanını hizmete sokmalı ve bir rekabet ortamını yarattıktan sonra Ercan’ı özelleştirme yoluna gitmeli idi.



Oysa ihale şartnamesinde,” Devletin başka bir Havaalanını işletmeye açamayacağı” şartı konulmuştur.




Üstelik bir de alıcı firma ile kamuoyundan gizli tutulan bir ek sözleşme imzalanmıştır.


Ek sözleşmede “İhaleyi Devlet iptal ederse 1 Milyar Dolar, İhaleyi alan firma iptal ederse 5 milyon dolar tazminat ödeyecektir.” gibi son derece gayrihukuki bir madde konularak ihaleyi alan firma lehine hukuksuz bir koruma alanı sağlanmıştır.


DP-UG bir hukuk devleti içinde yaşadığının idraki ile diyorki; “ İhaleyi alan firma ile uzlaşarak bu işi çözmeye çalışacağız. Olmazsa konuyu mahkemlere taşıyacağız...”


Ne demesini bekliyorsunuz başka...?


Bunu dediği için Serdar Denktaş’tan hesap sormaya onu töhmet altına sokmaya çalışıyor birileri...”



Bunları anlatırken aklıma Kırgızistan’ın kanını emen KUMTOR firması geldi.


Kanadalı KUMTOR firması, Kırgızistan’ın tek zenginliği olan altın madenini çalıştırıyordu. Vakti ile Akayev döneminde, rüşvet karşılığı uzun süreli ve Uluslararası Tahkim maddelerini de içeren bir sözleşme yapmıştı Devletle.



Issığ Göl bölgesinde siyanürle altın çıkarıyor ve bölge insanlarının büyük kısmı kanserle cebelleşiyordu.


Son 10 yılda 5 milyar dolarlık altın çıkarmış, bunun karşılığında Kırgızistan’a sadece 250.000 dolar çerez parası ödemişti.


Kırgızistan’da kimse Kumtor firmasını karşısına alamıyordu. Çünkü firma herkesi maaşa bağlamıştı.


Geçenlerde Kumtor Firmasının yaptığı soygunu gündeme getiren ve bu madenin millileştirilmesini isteyen 3 milletvekili, ihtilal yapacakları gerekçesi ile önce tutuklandı. Sonra da Milletvekillikleri düşürüldü.


Konu da kapandı. Kumtor ülkeyi sömürmeye devam ediyor.


Benzer olay değil mi?


Ercan Havalanını gündeme getirdiği için suçlanan Serdar Denktaş’â bakınca aklıma Kumtor ve Kırgızistan geliyor. 


DP-UG’nin koalisyon ortağı olması niye birilerinin uykularını kaçırıyor anlıyorsunuz değil mi?




ERHAN ARIKLI