29 Haziran yerel seçimlerine artık sayılı günler kaldı.Seçimle birlikte bir de Anayasal referandum gerçekleştirilecek.Seçim heyecanının genel olarak düşük olduğu görülen bir gerçektir.Bu durumun seçimlere katılım oranında bir sıkıntı yaratıp yaratmayacağını yakında hep birlikte göreceğiz.İnsanların siyasete olan ilgisinin azalmasında elbette en önemli etken siyaset kurumunun vaat ettiklerini yerine getirmede, sorunları çözmede ve halkın yaşam kalitesini yukarıya çıkarmada yaşadığı sıkıntılardır.Yaşamın her alanında halkın ihtiyaçlarını karşılamadan ve somut reformlar gerçekleştirmeden konuşmak ve siyasi koltukta oturabilmek kolay değil.Bundan dolayıdır ki son iki hükümet görev sürelerini dolduramadan erken seçime gitmek durumunda kalmıştır.

***

Bir de sanırım Kıbrıs Türkü seçim yorgunudur.1976 yılından bugüne sekiz Cumhurbaşkanlığı, on üç milletvekilliği ve on yerel seçimi geride bıraktık.Pazar gün gerçekleştireceğimiz seçimlerle birlikte siyasal tarihimizin otuz ikinci seçimini yaşamış olacağız.Seçimlerle ilgili propaganda sürecini yakinen takip ettim.Sloganlar ve projeler almış başını gidiyor.Bunların bazıları ayakları yere basan projeler pozisyonundayken pek çoğu da halkı heyecanlandırmaktan uzak!Belediyelerde vizyon eksikliğinin yanında, ekonomik açıdan kaynaklanan sıkıntılar mevcuttur.

Ada genelinde hatırı sayılır oranda belediyenin ekonomik açıdan varlık mücadelesi ile karşı karşıya olduğu bilinen bir gerçektir.Buna rağmen seçimlerin demokrasinin halkın önüne sunduğu en değerli enstrümanlardan biri olduğundan hareketle elimizdeki ‘Seçme’ gücünü ve hakkını en iyi şekilde kullanmamız gerektiğine inanıyorum.Seçimlerde duygusal olunmamalıdır. Seçici davranmalı ve beklentilerimizi karşılayabilecek adaylara oy vermeliyiz.Seçimlerde adaylar ve partiler arasında tercih yapılırken benim açımdan en önemli kriter adaylarının Dünya görüşü, eğitim ve tecrübelerinin yanında, aday olmadan önce bir vatandaş olarak toplumsal duyarlılıkları ve halka vermiş oldukları hizmetlerdir.

***

Seçime giderken bir de Anayasal referandum söz konusudur.Referandum bizlerin seçimler kadar aşina olduğumuz bir durum değildir.18/85 sayılı yasa ile Anayasa Referandumu ve 2/2004 sayılı yasa ile Annan Planı Referandumu olmak üzere toplam iki referandum yaşadık.Yerel seçimlerle birlikte üçüncü kez referanduma giderek Anayasal değişikleri de oylayacağız.Ben Anayasa referandumu konusuna birkaç açıdan bakıyorum.

1-Mevcut Anayasanın yetersizliği ve değişmesi konusunda toplumsal bir uzlaşı vardır.

2-İdeal ve vaat edilen şekilde olmasa da mecliste uzlaşılan noktalar üzerinde bir değişim yapılması fırsatı 1985 yılından bugüne ilk kez yakalanmıştır.

3-Yapılacak Anayasal değişikliklerle birlikte siyasette reformist anlayışın ve değişimin teşvik edilmesi sağlanacaktır.

Referandumda Evet çıkması durumunda ‘Çocuk Hakları’ ilk kez Anayasal olarak düzenlenmektedir ve çok önemlidir.‘Çevre Hakkının’ genişletilmesi ve herkese çevre davası açma hakkının verilmesi, milletvekili dokunulmazlığının daraltılması demokratikleşme açısından son derece önemli bir değişimdir.

Meclisin Temel Hak ve Özgürlükleri sınırlama yetkisinin daraltılması, Ölüm Cezasının Anayasadan çıkarılması ve sadece meşru müdafaa ile sınırlandırma getirilmesi, Kamu Görevlilerine Siyaset Yasağının kaldırılması, Dilekçe Hakkının genişletilmesi, Bilgi Edinme Hakkının Anayasal bir hak haline getirilmesi, Meclis tatilinin kısaltılması, Milletvekillerinin mal beyanında bulunması, Sayıştay ve Ombudsmanın güçlendirilmesi bizlerin yararına olan önemli değişikliklerdir.



***

Özet olarak bir noktanın altını yeniden çizmek istiyorum.Seçimler bizlerin en güçlü olduğu zamanlardır. Bu gücümüzü bizlerin ve çocuklarımızın geleceği açısından en doğru bir şekilde kullanmak görevimizdir.Seçimlerde ahbap, tanıdığı değil bizlere en iyi hizmeti getirebilecek olanı seçelim.Anayasal değişiklikler ve referandumla ilgili neler kazanabileceğimizi göz ardı etmeden en doğru kararı verelim. Ben kendi adıma hayır diyerek değişimin önünü tıkamaktansa evet diyerek bir yerden başlamamızın doğru olacağına inanıyorum ve referandumda ‘Evet’ diyorum.



ANIL KAYA