PARTİZAN ATAMALARLA, HALKI BÖLEN İCRAATLARLA, ÇÖZÜM GETİRİLEMEYEN SORUNLARIN DEVAMIYLA HÜKÜMET SABIRLARI ZORLUYOR!

Dün, bugün, hatta yarın ve ileri günlerde sayfalarımızda yer alan ve alacak olan Aysu Basri Akter’in Kıbrıs Türkünün ve Mücahit’in sesi BRTK’ya müdür yapılmasına olan tepki ve itirazımız eskiye dayanmaktadır. Akter,manşetimizde de aktardığımız üzere kahraman mücahit ve TMT mensuplarını katillikle suçlayacak kadar ileri gitmiştir.Yazdığı iftira dolu yazılar Kıbrıs gazetesinin arşivindedir. 2007 yılı Mart ayında VOLKAN yaptığı yayınlarla Akter’in kabul edilmesi mümkün olmayan iddialarını gündeme getirmiş,iftira attığı TMT kahramanı rahmetli Alpay Mustafa’nın ailesi  ise kendisini mahkemeye vermişti.İftira atıp insanlarımızı lekelemek,hele hele milli mücadelemize katkıları olan kahramanlarımızı  lekelemek kimsenin haddine değildir.

Akter’i bu göreve getiren koalisyon hükümetinde milli konulara hassasiyeti olan Serdar Denktaş ve Kudret Özersay’ın bu konudaki tavırlarının doğru olmadığını söyleyebilirim.Ne olursa olsun,Akter’in ismi böyle önemli bir makam için gündeme geldiğinde itiraz etmeleri ve Başbakan’ın başka birini atamasını önermeleri çok yerinde olacaktı.Başka bir CTP’li olabilirdi ama bu değil…

BRTK’da VOLKAN’a SANSÜR.

Akter’in bu görevde bir dakika durmaması lazımdır.İlk icraatlarından biri tüm gazetelerin okunduğu sabah programında Volkan gazetesinin manşetlerini 5 saniye gibi kısa zamanda kesilmesinin emrini vermek olmuştur. BRTK’nın tüm halka mal olmuş bir kurum olduğunu hatırlatmak ve sansürcü zihniyetle bir yere varılamayacağını vurgulamak isterim.BRTK özel televizyon değildir ve, yasalarımızın izin verdiği şekilde, tüm gazetelere,tüm fikirlere  eşit mesafede olmalıdır.

ANASTASİADİS’İN TEHLİKELİ OYUNU,BÜYÜKELÇİLERİN KÜSTAHLIĞI

BM Genel Sekreteri Guterres’in geçici olarak temsilci atadığı Lute’nin tarafların niyet ve hedeflerini öğrenmek üzere başlattığı girişimin devam ettiği ve nihayetinde olası bir yeni müzakere sürecinin başlayabileceği bir dönemde,faşist Anastasiadis’in  düşmanca tavırlar içerisinde olması ve yabancı Büyükelçiler’le işbirliği yaparak Türkiye’yi tehdit etmesi çözüme hizmet etmemekte ve gerilim yaratmaktadır.

Dün haberini paylaştığımız İsrail,Mısır ve ABD Büyükelçilerin Türkiye’ye meydan okumalarına KKTC’nin  anında tepki koymasını beklerdim.Sözkonusu elçilerin  persona non grata-istenmeyen insan ilan edilip KKTC’ye girişleri yakalanmalıdırOkuyamayanlar için hatırlatmada bulunmak isterim.Geçtiğimiz hafta Lefkoşa’da yapılan ‘Dış Rumlar Konferansı’na İsrail, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri’nin büyükelçileri katıldılar ve elçiler burada birer konuşma yaptılar.

Mısır Büyükelçisi Mai Taha Muhammed konuşmasında  Türkiye’ye karşı ‘askeri güç kullanma tehdidi’nde bulunurken İsrail Büyükelçisi Ravel de , “Türk tehditleri nedeniyle İsrail'in askeri müdahalede bulunmak zorunda kalmamasını temenni ederim" diyerek Türkiye’ye meydan okudu.

ABD Büyükelçisi Kathleen Doherty ise herzaman tekrarladığı üzere Türkiye'nin Rumlara yönelik tavrının ‘kabul edilemez’ olduğunu söyledi.

Anastasiadis başta ABD, İsrail, Yunanistan, Mısır,Lübnan,Ürdün,Suudi Arabistan, Fransa, Hollanda olmak üzere çeşitli ülkelerle yaptığı, askeri  işbirliği anlaşmalarıyla Türkiye’yi hedef almakta ve Türkiye ile olası bir sürtüşmede bu ülkelere güvenmektedir.Türkiye’nin boş tehditlere karnı toktur ve bu ülkelerin hiçbiri Güney Kıbrıs için sürtüşmeyi göze alabilecek durumda değildir;buna Yunanistan dahildir.

LUTE’NİN HIZINA HAYRANIM!

BM Genel Skreteri’nin geçici temsilcisi Jane Holl Lute ‘niyetleri anlama’ diplomasisi çerçevesinde dün Ankara’da Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüştü.Görüşme sonrasında Lute hiçbir açıklama yapmazken,Çavuşoğlu ise Tweeter hesabından  yaptığı açıklamada, “Lute’a Kıbrıs meselesinin çözümüne dair vizyonumuzu aktardık”dedi.

Özel Danışman’ın Türkiye’nin ardından, Yunanistan’a, daha sonra ise İngiltere’ye gitmesi bekleniyor..

Lute, son durağı olacak Brüksel temaslarının ardından Birleşmiş Milletler Genel sekreterine rapor sunacak. Rapor’un yüksek ihtimalle görüşmelerin başlaması yönünde olacağını tahmin ediyorum. Garantilerin görüşülmesi karşılığında belirli bir takvim çerçevesinde liderlerin görevlendireceği temsilcilerin gerçekleştireceği  kapsamlı bir ön çalışma sonrasında yeni bir 5’li KIBRIS Konferansı’nın toplanacağını öngörmek pek de yanıltıcı olmasa gerek. Rum tarafı olası müzakere sürecini bahane ederek petrol ve doğal gaz konusundaki çalışmalarını rahatça sürdürebileceğinin hesabını yapmaktadır; ancak bu kez bu hesap doğru çıkmayacak;Türkiye bu tür eylemlere müsaade etmeyecektir.