AKINCI PANİK VE ACZ İÇİNDEDİR.KOLTUĞUNU KAYBEDECEĞİNİ ANLADIKÇA,HİSSETTİKÇE SALDIRGANLIĞI ARTMAKTADIR.BU PSİKOLOJİ İÇERİSİNDEKİ AKINCI ÖNCEKİ GÜN BAŞBAKAN TATAR’A SALDIRMIŞ, HALKA SÜNNETÇİ KORKUSU VERMEYE YELTENMİŞ VE TABİRİMİ MARUZ GÖRÜN TEK KELİME İLE SAÇMALAMIŞTIR…

CB Akıncı, Başbakan Tatar üzerinden,4’lü koalisyon hükümetini bozdu diye içerlendiği Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay ve dolayısıyle de UBP-HP koalisyon hükümetine savaş açmıştır. Akıncı’nın UBP-HP hükümeti kurulmasın diye verdiği çabalardan sonuç alamamış ve milli çizgideki hükümet kurulmuştur. UBP-HP Hükümeti Akıncı’nın federasyon siyasetinin ve CB makamındaki geleceğinin önünü kesecektir.

Tüm başarısızlığına ,federasyon tezinin çökmesine rağmen 2020 Cumhurbaşkanlığı seçiminde yeniden aday olmak ve koltuğunu korumak isteyen Akıncı’nın direnmeden çekilmesi en doğru yol olacaktır.Siyasi etik bunu gerektirmektedir. Devletin,özellikle Kıbrıs sorunu konusunda, milli bir meselede, dışa kerşı tek ses çıkarması gerekmektedir. Akıncı’nın, federasyon tezini reddeden ve iki devlete dayalı çözümden yana olan hükümetle uyum içerisinde çalışması mümkün değildir. Hükümetin federasyonu reddeden siyasetine karşın Akıncı’nın federasyondan yana tavır koyması yani iki sesli bir duruş bizi uluslararası kamuoyu önünde ciddiyetsiz ve gülünç duruma düşürecektir. Başbakan Tatar önceki gün Bakanlar Kurulu listesini CB Akıncı’ya sunduktan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada Kıbrıs sorununa da değindi. CB Akıncı’nın Kıbrıs konusunda Türkiye ile istişarelerinin mutlaka olduğunu ancak zaman zaman farklı sesler de çıktığına işaret eden Tatar, Türkiye’nin, alternatif görüşlerin de masaya gelmesini savunduğunu, kendilerinin de aynı görüşte olduğunu kaydetti.4 yıl evvel seçilen ve görev süresinin bitmesine 10 ay kalan Akıncı’nın Meclis’i de dinlemesi gerektiğini kaydeden Tatar, Kıbrıs konusunda UBP ile Özersay’ın söylemlerinin yakın olduğunu belirtti. Tatar, “federal temelli bir anlaşmanın tükendiği artık alternatif fikirlerin masaya gelmesi gerektiği” hususunda hükümetin uyum içerisinde olacağına dikkat çekerek, bunu Akıncı’ya da ilettiklerini belirtti. Akıncı’nın daha çok federal temelde bir anlaşmadan yana olduğunu ifade eden Tatar, “Dolayısıyla ona biraz ayar vermek gerektiğini düşünmekteyiz” şeklinde konuştu. Başbakan Tatar’ın bu açıklaması üzerine CB Akıncı apar topar basın toplantısı düzenleyerek Tatar’ın açıklamalarını cevapladı. Akıncı panik içindedir.Kurulan UBP-HP hükümetinin Kıbrıs Sorunu konusundaki tutumu ile kendi siyasetinin taban tabana zıt olduğunu ve bu görüş ayrılığının koltuğuna mal olacağını çok iyi bilmektedir. KKTC halkı 2015’te Akıncı’nın vaatlerine kanmış,Kıbrıs sorununu çözersem ben çözerim sözüne inanmış ve Akıncı’ya oy vermiştir.Akıncı’nın dünkü açıklamaları enteresandır ve birbiri ile çelişen saptamaları vardır.

AKINCI PANİK İÇİNDEDİR VE SAÇMALAMAKTADIR…

Başbakan Tatar’ın “Cumhurbaşkanı’nın politikalarına hükümet olarak ayar verileceği şeklindeki söylemini, amacını aşan söylem ve üslubu nedeniyle bir cevap gerektirdiğini, bunu biraz da günün heyecanına verdiğini kaydeden Akıncı, içerde böyle bir şey konuşmadıklarını, kendisine de böyle bir şey söylenmediğini kaydetti .Cumhurbaşkanlığı’nın 4 yıl önce halka sunduğu görüş ve düşüncelerin yüzde 60’ın üzerinde halk tarafından tasvip edilmesiyle görev icra etmekte olan bir makam olduğunu vurgulayan Akıncı, “Cumhurbaşkanı halkın verdiği yetkinin dışına çıkarsa ayar ister ve o ayarı da gene halk verir, başka biri veremez” dedi. Akıncı maalesef hala daha 2015’e takılı kalmıştır.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde seçime katılanların yüzde 60’ının oyunu aldığı doğrudur.Aldığı oyların,KKTC seçmen sayısına ve nüfusa orantılandığında, yüzde 50’nin altında olduğu görülecektir.Akıncı’nın 2015 seçim zaferini gölgeleme amacım yoktur.Ancak o günkü konjontürde 2.tura kalamayan adaylardan Kudret Özersay ile Sibel Siber’in-CTP’nin – ve 3.Cumhurbaşkanı Eroğlu’na kızanların tepki oylarıyla/destekleriyle seçildiği unutulmamalıdır.Akıncı emanet oylarla seçilmiştir.Son yapılan bağımsız anketlerde Akıncı’ya destek yüzde 10’un altındadır.Kendisine destek veren ve ruhani lideri olduğu TDP ise şimdi bir genel seçim olsa baraj altında kalacaktır.

AKINCI GÖREVİNİ YAPMAMAKTADIR, SAVSAKLAMAKTADIR! GÖREVİNİN HAKKINI VERMEMEKE,SORUMLULUKTAN KAÇMAKTADIR…

Tatar’ın Cumhurbaşkanının görev süresinin bitimine 1 yıldan az bir süre kaldığı şeklindeki söylemi üzerine de Cumhurbaşkanı Akıncı, Cumhurbaşkanı olarak geçireceği her günün hakkını vermek durumunda olduğunu söyledi. Akıncı, “Gerek Kıbrıs konusu, gerekse iç konularla ilgili Cumhurbaşkanı’nın üzerine düşen görevleri artık son yıla girdik diye savsaklamak gibi bir durum asla söz konusu değildir” ifadesini kullandı.

Akıncı’ya görev yapma,savsakla diyen yoktur.Tersine Akıncı uzunca bir süredir görevini yerine getirmemektedir.Bölgemizde olan biteni sessizce izlemektedir.Rum tarafının aşırı silahlanmasına tepkisizdir.Düşmanca kurulan ittifaklara sessizdir.Kıbrıs’ta 1960 Anlaşmaları’nı çiğneyerek Fransa’ya üs verilmesine,savunma işbirliği anlaşması yapılmasına tepkisizdir.Türkiye’nin tüm uyarılarına rağmen Rum tarafının enerji siyasetini ileriye götürme kararlılığına,Rum Yönetimi makamlarının meydan okuyan açıklamalarına gıkı çıkmamaktadır. Rum Yönetimi’nin sözde münhasır ekonomik bölgesindeki egemenlik haklarına Türkiye saldırıda bulunuyor diye AB,BM ve ABD nezdindeki girişimlerine,yaygarasına karşın kılını kıpırdatmamaktadır. Kıbrıs’ta neredeyse hergün yapılan askeri tatbikatları bilmezden,görmezden gelmektedir.Bunlara tepkisiz kalan Akıncı,KKTC’yi ilgilendirmeyen Avrupa Parlamentosu milletvekili seçimlerinde Rum Partilerin adaylarının KKTC’de propaganda yapmalarına göz yummakta hatta adaylara destek olmaktadır.Yazıklar olsun…Bu mudur görevini savsaklamayan,hakkını veren Cumhurbaşkanı?!!!

4’LÜ KOALİSYONUN KURULMASINA KARIŞMAYAN TÜRKİYE BOZULMASINA DA KARIŞMAMIŞTIR…

“Bu hükümetler neden böyle kısa sürekli oluyor? Bu hükümet nasıl oldu da 15 ayda bozuldu? Yerine yenisi nasıl kuruldu?… Bunlar hep halkın gözü önünde olan şeylerdir, Cumhurbaşkanı olarak benim bu konulara herhangi bir yorum getirmem söz konusu değildir” diyen Akıncı, aklı sıra eski hükümetin dağılmasında ve yeni hükümetin kurulmasında Türkiye’nin rolü olduğunu ima etmeye yeltenmiştir.Hükümetin hangi nedenlerle bozulduğu açıktır.Ekonomik sorunlara çözüm bulamayan, Türkiye ile mali ve ekonomik işbirliği protokolünü imza edemeyen,Kıbrıs siyaseti olmayan ve birbiri ile zıt görüşleri olan hükümetin 15 ay sürmesi bile bana göre başarıdır. Eski Başbakan Erhürman elinden geleni yapmasına rağmen 4’lü koalisyon dağılmıştır.Akıncı çöken federasyon modeline ısrarla ve inatla bağlandığı için ters düştüğü Anavatan Türkiye’yi hedef göstermesi ayıptır,günahtır,haksızlıktır ve KKTC Cumhurbaşkanı makamında oturan birine yakışmamaktadır.

AKINCI’NIN ‘DIŞİŞLERİ BAKANI DEĞİŞMEMİŞTİR DOLAYISIYLA YENİ BİR DURUM YOKTUR’ DİYE AÇIKLAMA YAPMASI KIBRIS TÜRKÜNÜN AKLIYLA ALAY ETMESİDİR…REZALETTİR… Hükümet protokolünde yer alan “Federal çözüm modelinin tükendiği ve farklı bir çözüm modelinin masaya gelmesi gerektiği” konusunun kendisi açısından bir zafiyet oluşturup oluşturmadığının sorulması üzerine Akıncı, bir önceki hükümet döneminde de Dışişleri Bakanlığı’nın aynı olduğunu ve hükümette başka partiler olsa da Dışişleri Bakanı’nın bunları sıklıkla ifade ettiğini kaydetti. “Bu açıdan ortada yeni bir durum yok. Dışişleri Bakanlığı aynı söylemini burada da sürdürecek.” diyerek Kıbrıs Türkünün aklı ile alay etmiştir.NE DEMEK DEĞİŞEN BİRŞEY,YENİ BİR DURUM YOK… Bozulan 4’lü koalisyon hükümetinin Kıbrıs sorunu konusundaki tezi neydi? Tezi yoktu,ortak bir politikası da yoktu.Her parti ayrı ayrı görüşlerini paylaşmaktaydı. Dışişleri Bakanı Özersay ise birçok açıklamasını HP Genel Başkanı olarak yapmak zorunda kalmaktaydı.Dışişleri Bakanlığı maalesef bir devlet siyaseti yürütemiyor,normal çalışamıyordu…Yeni kurulan UBP-HP hükümetinde bu ortadan kalkmıştır.Başbakan Tatar’ın da vurguladığı üzere 4’lü koalisyon hükümetinde Kıbrıs konusunda ciddi farklar vardı ve Özersay Dışişleri Bakanlığı yaparken sıkıntıya girmekte zaman zaman yaptığı açıklamaları diğer partiler onaylamamaktaydı. Tatar, bunun şimdi aşıldığını ve Özersay’ın Dışişleri Bakanı olarak artık görevini daha etkili şekilde yapacağını bildirmiştir. Akıncı değişen birşey yok diğerek halkımızdan gerçekleri olduğundan değişik yansıtmıştır.Bu rezalettir…

AKINCI KENDİNİ MECLİS’İN ÜSTÜNDE GÖRMEKTEDİR. Akıncı panik içerisinde yaptığı açıklamalarında saçmaladıkça saçmalamıştır. Akıncı şöyle anlatmaktadır: “Cumhurbaşkanlığı makamı, hükümetin ya da Meclisin tayin ettiği bir makam değildir, halkın seçtiği bir makamdır. Yıllardan beridir Kıbrıs sorunu Cumhurbaşkanlığı eliyle yürütülen bir konudur. Bu bir gelenek. Elbette meclisle meclisin dışındaki partilerle, sivil toplum örgütleriyle, Türkiye’yle istişare içinde yürütülen Kıbrıs konusu, hepimizin konusudur ama son tahlilde yetkinin kaynağı halktır ve halk da bu Cumhurbaşkanı’na kendisine sunduğu görüş ve düşünceler çerçevesinde yüzde 60’ın üzerinde bir yetki vermiştir. Cumhurbaşkanı bunun dışına, halkın verdiği yetkinin dışına çıkarsa ayar ister ve o ayarı da gene halk verir, başka biri veremez, bunun da bilincinde olmak gerekir.” Akıncı demagoji yaparak,birkaç doğrunun yanına yanlışları da sızdırarak halkı kandıracağını zannetmektedir .Ancak Kıbrıs Türkü martavalları yemez,yutmaz. KKTC Cumhuriyet Meclisi halkın seçtiği milletvekillerinden oluşmaktadır ve KKTC halkının iradesini temsil eder.Milletvekilleri halk iradesinin temsicileridir. Meclis’in aldığı kararlar tüm yurttaşlar gibi Cumhurbaşkanı’nı da bağlamaktadır.Cumhurbaşkanı’nı da halk seçmektedir ancak Cumhurbaşkanı Yüce Meclis’in aldığı kararları uygulamak zorundadır.Uygulamadığı takdirde Meclis’te en çok sandalyeye sahip partiler, hükümet, milletvekilleri Cumhurbaşkanı’na AYAR verir. Meclis HALK’TIR ve EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR.Yani Egemenlik Akıncı’nın değildir.Akıncı kafasına göre hareket edemez.Kıbrıs siyasetimiz Akıncı’ya gelene kadar KKTC Cumhuriyet Meclisi’nin aldığı kararlar doğrultusunda yürütülmüştür.Meclis görüşmecilik görevinin cumhurbaşkanına verilmesini teyit eden kararlar almıştır.Akıncı ben şu kadar oy aldım diyerek her istediğini yapamaz.Akıncı maalesef bugüne kadar Meclis kararlarını dikkate almadan hareket etmiş,müzakereleri kafasına göre yürütmüştür.Akıncı’nın dediği gibi son tahlilde yetkinin kaynağı halktır,yetkili merci Meclis’tir ve dolayısı ile Meclis Akıncı’ya AYAR çekebilecektir.Önümüzdeki günlerde Meclis’in Kıbrıs sorunu bağlamında alacağı kararlara,yine tabirimi maruz görünüz,sıkıysa Akıncı uymasın da görelim.!!!

FARKLI MODEL VARDIR.BU MODELLERİ BM’YE,DÜNYA’YA ANLATACAK,İŞLEMEYEN/ÇÖKMÜŞ PARAMETRELERİN DEĞİŞTİRİLMESİ İÇİN ÇABA GÖSTERECEK MAKAM CUMHURBAŞKANIDIR.LEFKOŞA’DA OTURARAK,PANAYIR PANAYIR DOLAŞARAK, BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE SESSİZ/TEPKİSİZ KALARAK,GÖREVİNİ İHMAL EDEREK FEDERASYON MODELİNE KIBRIS TÜRKÜNÜ MAHKUM EDEN STATÜKOCU AKINCIDIR…

Farklı modeller de konuşulmalı eleştirisine değinen Akıncı, “Konuşulsun ama hani nerde bu farklı modeller” diyerek işin sorumluluğundan kurtulmaya çalışmıştır.Herkesin BM çerçevesinde bir süreç olabileceğinden söz ettiğini ve ‘BM’yi artık bir kenara atalım’ diyen olmadığını kaydeden Akıncı, açıklamasına şöyle devam etmiştir,noktasına virgülüne dokunmadan aktarıyorum: “Herkes bu iş müzakerelerle olur diyor. Müzakerelerle olacak bir şeyin karşılıklı kabul edilebilirliğinin de önemsenmesi gerekir. Dolayısıyla kendi başınıza bir çözüm modeli icat edemezsiniz. Bu BM çerçevesinde olacak ve bir şekilde BM parametreleri de gündeminizde olacak. Müzakereyle elde edilecek bir sonuçtan bahsedildiğine göre diğer tarafların da kabul edeceği bir sonuç üretmek durumundasınız. Masaya baktığınızda karşılıklı kabul edilebilir ve sonuç alabileceğiniz BM çerçevesinde model federal çözümdür, başka bir model ortada yoktur ve bundan imtina eden bunun temel parametrelerini reddeden bir Rum tarafı vardır, ama onun inkarcılığı ve retçi pozisyonu sizi tamamen BM parametrelerinin dışına atmamalıdır. Müzakere süreçlerini benimsemeyen bütün ilkeleri çiğneyen taraf konumuna düşülmemelidir. Bu konuma düştüğünüz anda bütün uluslararası camiayı karşınızda bulursunuz ve yıllardır elde ettiğiniz değerleri bir çırpıda kaybedebilirsiniz. Bu konuda hükümetin de çok dikkatli olması gerekir”. Akıncı’nın kafası işte budur;Kıbrıs Türkünü çökmüş/ işlemeyen, Rum tarafının hiçbir şekilde uymadığı,uymayacağı parametrelere mahkum etmeye çalışmaktadır.Örneğin Parametrelerde siyasi eşitlik var mıdır? Vardır…Buna kim uymamıştır? Rum tarafı…

11 Şubat 2014 Ortak Belgesinde belirtilen ve üzerinde uzlaşılan birçok konuyu Rum tarafı reddetmektedir. Karar almada Kıbrıs Türklerinin etkin rol almasını kim engellemektedir? Dönüşümlü Başkanlığı kim reddetmektedir? Güven Yaratıcı Önlemlerin fiiliyatta uygulanmasını kim engellemektedir? Genel anlamda BM parametrelerini dinlemeyen,uymayan Rum tarafı olacak,Crans Montana’da müzakerelerin başarısız olmasına Rum tarafı neden olacak !!; Müzakere süreçlerini benimsemeyen bütün ilkeleri çiğneyen taraf konumunda Rumlar olacak,onlar dışlanmayacak,suçlanmayacak ancak Kıbrıs Türkleri parametrelere uymadı diye suçlanacak.Türk tarafı parametreleri,modelleri sorgulayamayacak!!! Böyle onursuzluk,korkaklık olabilir mi?Siz haklarınızı aramaz,talepkar olmazsanız kim size saygı duyar?Bunları sorgulama,haklarımızı talep etme, yeni öneriler getirme sorumluluğu Cumhurbaşkanı Akıncı’nındır. Akıncı başka model yoktur derken,’benim önerdiğim ve önereceğim model yoktur’ demek istemektedir..Yani yine kendi kafasına göre karar alıp uygulamaktadır.Ne Meclisi,ne Hükümeti ne de Türkiye’yi dinlemek istemektedir. Böyle bir rezalet olabilir mi? Ben yaptım oldu zihniyetine şimdi UBP-HP koalisyon hükümeti dur diyecektir ve Meclis’ta alınacak kararlar çerçevesinde Akıncı’nın hareket etmesini talep edilecektir.AYAR BUDUR. BAŞBAKAN TATAR’IN SÖYLEDİĞİ BUDUR… MEYDAN ARTIK BOŞ DEĞİLDİR VE AKINCI MECLİS’İN,MECLİS’TE 30 SANDALYESİ OLAN HÜKÜMETİN VE BU HÜKÜMETE BAŞKANLIK EDEN BAŞBAKAN TATAR’IN KARARLARINA UYMAK ZORUNDADIR… Son sözüm: MİLLİ SİYASETİMİZE AYARLI,DEVLETİNE SAHİP ÇIKAN BİR CUMHURBAŞKANI MI TERCİH EDERSİNİZ YOKSA MİLLİ ÇİZGİDEN SAPMIŞ AYARSIZ BİR CUMHURBAŞKANI MI TERCİH EDERSİNİZ?