Kayda Geçsin
Doğrusu son yılların en heyecan verici tv gösterilerinden birini Bükreş ’ten izledik.
Uluslararası Dil ve Kültür Festivalinden bahsediyorum.
Hiç boşuna ateş etmeyin bunu yazan benim, yani cemaatten değilim.
Törenlerin konuğu da değildim.
Bunları yazarken Gülen Cemaati ile ‘dostça ’ selamımız dışında , açık , kapalı, dolaylı hiç bir menfaatim ve beklentim de yok.
Onlarında benden olduğunu sanmam.
Centilmenler kulübünün düşünsel anlamda kadınlara epey mesefeli olduğu ekranlarından belli zaten .
Yayınlarına askerlik şubesinin önündeki kalabalıklar gibi erkek erkeğe devam ediyorlar , arada Prof. Beril Hanım görünüyor bir de kadınlar tarafından kadınlara davranış dersleri veren programlar dışında yaz kış paltoyla stüdyoda program sunan bir Hanımefendi var .
Bu ayrı bir konudur.
Onlarında yayın anlaşıyışı budur, kendi bilecekleri iş .
Diğer özel televizyonlar nasılsa, onlarda istedikleri gibi yönetiyorlar televizyonlarını beni düşünecek değiller.
Gelelim asıl konumuz Uluslararası Dil ve Kültür Festivaline .
Bu sene yurtdışından başarıyla yayını gerçekleştirilen ‘Uluslararası Dil ve Kültür Festivali ’nde diğer yıllardan farklı iki nokta dikkatimi çekti.
Birincisi daha önceki yıllarla kıyas edilmeyecek derecede mutlu çocuklar gördük sahnelerde.
Şarkıların seçimleri daha özenli ve çocukların yaşlarına uygundu , birinci gelen Firuze şarkısı hariç.
O yaşta bir kız çocuğuna bu tür acı, arabesk bir şarkı neden seçildi anlayamadım.
Kırgızistan, Azerbeycan çocuklarının ortak olarak sundukları dans gösterisi ise tek kelimeyle muhteşemdi .
Özgün adımları , kalem gibi vücutları insanın gözünü zorlamayan , gönlünü açan bir koreografiyle müziğe uygun bir dans bestelenmiş .
Bu gösteriyi hazırlayanların maalesef isimleri alt yazıyla yazılmadığı için (küçük bir eleştiri ) kimler olduklarını özel gayretimle araştırdım buldum , sizlere yazmak için.
Müzik direktörü Ersin Yıldız Koreografi ve sahne Cemil Özen ’miş .
Bu gösterinin neden Türkiye ’de yapılamadığı , yayınlanmadığı sorusu ise hala cevap bulamadı.
Didişmenin güçlü tarafı gibi görünen iktidar çocukların masum müsamere gösterilerini men etmiş gibi oldu.
Ama Gülen Hareketi programını bozmadan yayınını bize ulaştırdı, yayıncılık açısından tebrike şayan bir durumdur , emeği geçen herkesi kutlarım.
Bu olayda dikkatimi çeken ikinci nokta ;
iktidarın Gülen Hareketini gitgide dışlama , sıkıştırma gayretlerinin , hareketin yayın faaliyetlerini yurtdışına iteklenmesinin bir sıkışmayla noktalanmadığı .
İktidar tarafından dışlandıkça , iktidar dışında kalanların onlara kucak açması da ayrı bir ilginç nokta .
Biraz daha açacak olursak hareketin çok dışında, uzağında hatta hareketle ilgili endişeleri olan insanların nezdinde bile bu okulların her yıl yapılan gösterilerine duyduğu saygı, sevgi eksilmiyor hatta koruyucu biçimde artıyor .
Bir hesaplaşma varsa çocukları bu işe katmayın psikolojisi ağır basmakta , varsa bir mesele işte hukuk, işte mahkemeler buyrun ama çocuklarla uğraşmayın kamunun ortak vicdanı hale geldi.
Umarım bu toplumsal kucaklamanın Gülen Hareketi için bir anlamı vardır ve yeni açılımlara, hayırlara vesile olur .
Şu ana kadar hep konuk ettikleri popüler şahsiyetlerle kucaklamaya çalıştılar hareket dışında addettiklerini, Ajda Pekkan, Muazzez Ersoy onlara yetti !
Bu sene hiç olmazsa bu yoktu. Hamdi Alkan ’ın çok uzun konuşması dışında .
Bu yıl Gülen Hareketi okulları gösterilerini yurt dışından bizlere ulaştırdılar.
Ben buna yüzyılın Türk ’ ler açısından en görkemli ‘Lobi ’ hereketi diyeceğim.
Yıllar önce ekranlarda bir tartışma programında taraflar tartışırken, zannederim Ermeni Meselesi tartışılıyordu,TBMM Dışişleri komisyonu başkanlığı yapmış veya o sırada yapmakta olan AKP kurucularından Murad Mercan ülkemizin en büyük sorunlarından birinin diasporası olmamasını göstermişti !
Hani Ermeni ’lerin diasporası var bizimde olursa onlarla baş edebiliriz gibilerden !
Ülkesinden sürgün edilen insanların karşısına başka sürgünler koymak, ne ‘parlak ’ ve ‘asil ’ bir fikir!
Öfkenin, dışlanmışlığın sıla hasretinin karşısına başka öfkeler, dışlanmışlıklar, hasretler koymak fikri olsa olsa geleneksel, genetik bir sorun olabilir .
Ekran karşısında donmuştum , konuşmacılardan Nuray Mert ‘Herhalde lobi demek istediniz ‘ diye düzeltici müdahelede bulununca Murat Bey adeta kafa tutarak ‘Diaspora ’ da ısrar edince stüdyoda başta Nuray Mert olmak üzere kahkahalar yükselmişti.
Hakikaten komik bir gerekçeydi bir ülkenin dış işleri komisyonunda görevli siyasetçisinin ‘ah bizimde diasporamız olsa neler yapardık‘ tarzı yakınması , olacak iş değildi.
Ama şimdi anlıyorum ki Murat Mercan ’ın beyanı meğer ‘ Dervişin fikri neyse zikri oymuş ’ misaliymiş.
Bakın dileği oldu ve nur topu gibi Gülen Cemaat Diasporası icadının ilk adımını attılar .
Çoluk, çocuk sürgün edildiler adeta , buna kalp mi dayanır hele hisleriyle iktidarları başa getiren, götüren Türk halkının kalbi dayanmaz.
Kendi insanından Diaspora imal etmeye niyetli ilk iktidar mıdır AKP bilmiyorum, ama bundan hayır bekleyen ilki .
Diasporalar rövanşist bir politika güderler .
Ne var ki Gülen Cemaati ülkesi için inatla dünya çocuklar arası bir dayanışma gerçekleştirmeye çalışan bir ‘Diaspora ’ olma yolunda direniyor, şimdilik .
Bu da oldukça tuhaf , orijinal bir durum.
Bir başka ‘Türkiye Kördüğümü ’ nü kayda geçiriyoruz .
Ramazan akılları başlara toplamaya belki vesile olur , açlık belki karışık zihinleri terbiye eder diyeceğim ama yemekten işkembeye dönmüş mideleri iyileştirmeye kaç ramazan lazım onu bilmek beni aşıyor .
Sabahtan akşama kadar konuşan ‘Ekranların İslam Alimleri ’ belki açıklık getirirler.
Sevgiyle
Kaynak: Cihan