KIBRIS’I SADECE KENDİLERİNİN ZANNEDEN EOKACI KATİL RUMLARLA BİRLİKTE OLMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR

20 Temmuz Mutlu Barış Harekatı’nın  44.yıldönümünü büyük bir çoşku ve gururla kutladık. 44 yıl önce Anavatan Türkiye’nin garantörlükten kaynaklanan haklı müdahalesi olmasa Kıbrıs Türkü tamamen yokolacak,Kıbrıs’ta Türk ve müslüman varlığından bahsetmek mümkün olmayacaktı.Rum tarafının adayı Yunan yapma ve Enosis emellerine bu kutlu günde dur denilmiştir. Mutlu Barış Harekatı ile özgürlüğüne kavuşan Kıbrıs Türkü egemen topraklarında devletimiz KKTC’nin kuruluş filizlerini bu anlamlı günde atmıştır.

Rum tarafı ne yazık ki yaşananlardan ders almamış,bugün dahi adayı Yunan yapmak üzere destekçileri emperyalist güçlerle birlikte var güçleri ile sinsi planlar  yapmaktadır.50 yıldır müzakere süreçlerinden sonuç alınamamasına rağmen, emperyalist Batı, tarafları yeniden müzakereye zorlamaktadır. BM Genel Sekreteri Guterres Crans Montana’da çöken Kıbrıs Konferansı sonrasında tarafların niyet ve hedeflerinde herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen geçici temsilci atayarak, yeni bir sürecin kapılarına aralamak için gayret göstermektedir. Emperyalist tezgah BM Genel Sekreterinin geçici özel temsilcisi  Lute’nin liderlerle görüşmesi ile devreye konmuştur.Amaçları Türkiye’yi adadan çıkarmak ve Kıbrıs Türklerini azınlık statüsüne indirgeyerek Kıbrıs’ın anahtarını Rum-Yunan ikilisine tesim etmektir.

BM Genel Sekreteri Gurerres’in özel temsilcisi ABD emperyalizminin şahin kanadına mensup Lute’nin önceki gün CB  Akıncı ve Anastasiadis ile ayrı yrı görüşmesinden sonra Guterres, ABD ve Anastasiadis tarafından Akıncı’ya destek için hazırlanan senaryo uygulamaya konmuştur. Garantörlüğü dışlayan Guterres belgesi temelinde görüşmelere oturmak isteyen CB Akıncı’nın, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüşmesinden önce,elini güçlendirmeyi amaçlayan senaryo çerçevesinde, Anastasiadis, Guterres belgesini kabul ettiğini ve masaya oturmaya hazır olduğunu açıklamıştır.Bu  tezgah bozulmalı, garantörlüğe sahip çıkılmalı, Guterres belgesi çerçevesinde federasyon görüşmelerinin kaldığı yerden başlaması tuzağı çökertilmeli, iki eşit-egemen devlet temelinde bir anlaşma ilkesi yeni milli politika olmalıdır.

 BM Genel Sekreteri’nin geçici Kıbrıs temsilcisi Lute’nin her iki liderle Lefkoşa’da görüşmüşmesinin ardından  hiçbir açıklama yapılmamıştır.Pazartesi akşamı adaya gelen ve gelir gelmez Cumhurbaşkanı Akıncı ile görüşen Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu dün de Cumhuriyet Meclis’inde temsil edilen parti başkanları ile Cumhurbaşkanlığı Saray’ında biraraya gelerek izlenecek yol konusunu görüşmüştür.Görüşme sonunda CB Akıncı ve Çavuşoğlu ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundular.Basın toplantısında yapılan açıklamalara göre  Türkiye ve KKTC tarafı,Kıbrıs sorununa çözüm bulunması amacıyla, eskiden olduğu gibi, yapıcı bir duruş sergilemeyi sürdürecektir.Türk tarafı BM Genel Sekreteri Guterres’in geçici temsilcisi Lute tarafından başlatılan sürecin sonuçlarını görmek ve sözkonusu süreci olumsuz bir şekilde etkileyecek adımlar atmaktan kaçınmaktadır. Lute’nin Lefkoşa temasları sonrasında gittiği NewYork’ta Guterres ile görüşmesinin ardından Ankara,Atina ve Brüksel’i de içine alacak şekilde temaslarına devam etmesi ve Eylül,en geç Ekim ayında raporunu Guterres’e sunması beklenmektedir.Türk tarafı ortaya çıkacak olan ‘Lute Raporu’ doğrultusunda müzakerelere hangi şartlar altında başlayacağını açıklayacaktır.

Dünkü Çavuşoğlu-Akıncı basın toplantısında Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun söyledikleri tarihe not düşme adına ve gelecek için yol göstermesi adına önemlidir.

Lute’nin görevlendirmesinin, BM Genel Sekreteri Guterres’in tarafların ve garantör ülkelerin ne düşündüğünü görmek istemesinin bir göstergesi olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, aslında Genel Sekreter’in, İsviçre’de garantör ülkelerin katılımıyla yer alan Kıbrıs’la ilgili zirvede “tabloyu çok net bir şekilde“ gördüğüne inandığını söyledi.

ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN SEBEBİ…
Müzakerelerin bir çözümle sonuçlanmamasının nedeni ile ilgili olarak da Çavuşoğlu, “Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıs Türkünü bir azınlık olarak görmeye devam ediyor, eşit bir ortak olarak görmek istemiyor ve hiçbirşeyi Kıbrıs Türkü ile paylaşmak istemiyor. Çözümsüzlüğün sebebi budur” dedi.

Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının her zaman adil ve kalıcı bir çözümden yana olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, bu tavrın 2004’te halkların onayına sunulan çözüm planı döneminde ve Crans Montana’da (İsviçre’de) de görüldüğünü vurguladı. Çavuşoğlu, buna rağmen Kıbrıs Türk halkına adil davranılmadığını ve ambargonun devam etmekte olduğunun altını çizdi.

Çavuşoğlu, “Rum tarafı adanın tek sahibi gibi davranmaktan vazgeçmeli. Özellikle hidrokarbon araştırmaları yada sondajlarında bu tavrı net bir şekilde görüyoruz. Bundan sonraki süreçte bizim tavrımızın, hidrokarbon sondajları konusunda farklı olacağını zaten tüm dünya kamuoyu ile paylaştık. Özellikle Kıbrıs Türk halkının buradaki hakkını kimseye yedirmeyiz” dedi.
Güvenlik konusuna da değinen Çavuşoğlu, “Adada iki halkın, özellikle Kıbrıslı Türklerin huzur içerisinde yaşamasını sağlamamız lazım. Çavuşoğlu, “Türkiye Kıbrıs meselesine diyalog ve diplomasiye dayalı, adil ve kalıcı bir çözüm bulunması gerektiği inancını muhafaza etmektedir. Adadaki her iki tarafın da siyasi eşit olduğu gerçeği asla değişmez ve değişmeyecektir” dedi.
Türkiye’nin garantör ülke olarak hangi adımları atacağını, müzakereler başlamadan neler yapılması gerektiğini görüşmeye başladığını kaydeden Çavuşoğlu, “Önümüzdeki süreçte neler yapacağımız konusunda biraz daha netleşecektir” ifadesini kullandı.

Türk tarafının önümüzdeki süreçte emperyalist batı tarafından hazırlanan ve devreye sokulan şer planını bozmaması halinde , Kıbrıs Türklerinin yok olmakla yüzyüze kalacağı bir sürecin önlenmesi mümkün olamayacaktır.

KATİLLERİ YARGILAYIN

Dünyanın gördüğü en barbar katliamlardan biri olan ve 3 aylık bebeklerden 90 yaşındaki dedelere kadar yüzlerce Türkün katledildiği Atlılar, Muratağa, Sandallar soykırımının katillerini açıkladığımız 14 Ağustos 2009 tarihli manşet haberimiz Rum tarafını göstermelik de olsa soruşturma yapmak zorunda bıraktı. Politis gazetesi Rum başsavcılığının gazetemizin adını açıkladığı 15 katilin ifadesini aldığını duyurdu.

Gazeteniz Volkan  Eokacı katillerin yargılanmaları konusundaki hassasiyetini son dönemde yaptığı yayınlarla göstermiştir.

SORUYORUZ : KKTC CUMHURBAŞKANI VE HÜKÜMETİ BU KATİLLERİN RUM YÖNETİMİNCE TUTUKLANMASI İÇİN NİYE GİRİŞİM YAPMADI, NİYE GİRİŞİM YAPILMIYOR? BU KONU NİYE GÖRÜŞME MASASINA GETİRİLMİYOR? RUM YÖNETİMİ ALEYHİNE LAHEY ADALET DİVANI VE AİHM’DE NİYE DAVA AÇILMIYOR?