Kıbrıs Türk Halkına atılan Annan Planı kazığının 15. Yıldönümünde düşünceler

Bugün Annan Planı referandumunun 15. Yıldönümü
Bakıyorum da Annan Planı referandumunda Kıbrıs Türk Halkına EVET dedirtmek için 15 yıl önce her türlü kara propagandayı yapanlardan, her türlü sahte vaatlerde bulunanlardan çıt yok…
AB ve Verhaugen, ABD ve Weston, BM ve Annan-De Soto, İngiltere ve David Hannay , CTP ve Başkanı Talat, BDH ve başkanı Akıncı, ÇAP ve başkanı Ali Erel, o günlerin AKP’si ve Abdullah Gül …
Kıbrıs Türk Halkına EVET dedirtmek için her yola başvuran bu kadro, Annan Planı referandumunun 15. Yıldönümünde, Akıncı hariç, çoktan ortadan kaybolmuştur…
Ne ki biz buradayız…Kıbrıs Türk Halkı buradadır…
Biz hancıyız, onlar yolcuydu…
Geldiler, yalanlar söylediler, ceplerini doldurdular ve gittiler…
O gün bunlara karşı nasıl onurla, şerefle, dik durmuşsak, göğsümüzü gere gere HAYIR kampanyası yapmışsak, HAYIR mitingleri örgütlemişsek, KKTC’yi savunmak ve yalanları teşhir etmek için nasıl şerefle mücadele etmişsek, bugün de bir başka boyutta devam eden KKTC’yi, egemenliğimizi, eşitliğimizi ve Anavatanın garantörlüğünü savunma mücadelesinde yine şerefle, gururla ön saflarda mücadele ediyoruz, etmeye devam edeceğiz… 
VERİLEN SÖZLER TUTULMADI
Anımsayın ne sözler vermişlerdi, ne yalanlar atıp tutmuşlardı…
“ EVET derseniz, ambargolar kalkacak, Ercan’a uçakların biri inecek biri kalkacak” diyorlardı..
CTP yayın organı Yenidüzen, EVET denmesi halinde 4. Kez göç etmek zorunda kalacak olan halka dağıtılacak yüzme havuzlu, çimenler içindeki villaların fotoğraflarını ek olarak dağıtmaktaydı …
“EVET derseniz, izolasyon altında tecrit edilmiş şekilde yaşamaktan kurtulacaksınız, Dünyaya bağlanacaksınız, belirsizlikten kurtulacaksınız, refah gelecek, zenginlik gelecek, lüks yaşamınız olacak” diyorlardı.. 
Abdullah Gül, “evet derseniz, ve Rumlar Hayır derse, ülke ülke gezip KKTC’nin tanınmasını sağlayacağım, EVET diyerek Anavatana olan vefa borcunuzu ödeyin, Annan Planında garantörlük de var, eşitlik de var…Hayır derseniz, daha da yalnızlaşacaksınız, ambargolar daha da ağırlaşacak” diyordu…
Ve, daha bir sürü vaadler….
Ne oldu?
Verilen bir tek söz bile tutulmadı…
Yalan dolanla, sahte vaatlerle Halkı aldatarak EVET’i çıkardılar. Rum “HAYIR” dedi ama, ambargolar kalkmadı, izolasyon sona ermedi, Ercan uluslar arası uçuşlara açılmadı, limanlarımıza gemiler serbestçe gelmedi, AB yardımları buraya akmadı…KKTC’nin tanınması için kampanya başlatılmadı..
Üstüne üstlük HAYIR diyen Rum tarafı, Kıbrıs sorunu çözülmemiş olmasına rağmen ve bu durum AB ilkelerine ters olmasına karşın, ödüllendirilerek AB’a tam üye yapıldı… 
Ve, çok sonra AB Genişlemeden sorumlu üyesi Verhaugen “yanılmışız, bizi aldattılar, Kıbrıs sorunu çözülmeden Rum tarafını tam üye yapmakla hata yaptık” diye açıklama yaptı…
AB, ağzımıza bir parmak bal çalmak için hazırlamış olduğu “Doğrudan Ticaret tüzüğü”nü, Rum tarafı itiraz edince, rafa kaldırdı, yerine “Yeşil hat tüzüğünü” geçirdi ve bu tüzüğün uygulanması için KKTC’yi muhatap almak yerine Ticaret Odası’nı muhatap kabul etti…
Ağzımıza bir parmak bal çalmak için geçirdikleri Mali Tüzük de Rum tarafı itiraz edince, “Rum yönetiminin onay vermesi, birleşik Kıbrıs’a hızmet edecek proje olması ve eski Rum mülkleri üzerinde olmayacak projeleri kapsaması kaydıyla” onaylandı…Yani KKTC’de harcanacak AB kaynaklı her kuruş için son sözü Rum yönetimine tanıdılar..
Ambargoların kaldırılmasını öngören Annan Raporu ise BM Güvenlik Konseyi’nde bırakın onaylanmayı, sunulamadı bile, BM’nin tozlu raflarına kaldırıldı….
İşte emperyalist güçlerin, içimizdeki işbirlikçileri CTP, BDH, ÇAP; Talat, Akıncı, Ali Erel üçlüsü ve AB-ABD tarafından FONLANAN bilumum iki toplumlu gruplar vasıtasıyla Kıbrıs Türk Halkına attıkları kazık budur…
15 YILIMIZI ÇALDILAR
Hiç olmazsa Annan Planı referandumundan sonra, Rum’un HAYIR deyişini ve verilen hiçbir sözün tutulmamasını değerlendirerek federasyon defterini kapatabilir, iki devletli çözümü savunabilirdik…
“Verilen sözler tutulmadan, ambargolar kalkmadan, KKTC tanınmadan bundan sonra hiçbir görüşmede yokuz “ diyebilirdik, demeliydik…Elimize büyük bir fırsat geçmişti…
Ne ki, tarihe en büyük gafil işbirlikçi olarak geçmiş olan Mehmetali Talat ve AKEL güdümlü CTP’nin iktidarda olması nedeniyle bu büyük fırsat heba edildi… Talat, HAYIR diyen Papadopulos’a salya sümük yalvar yakar oldu ve Gambari sürecini başlattı, yeni tavizlerle masaya oturdu…
Sonuçta, verdiği korkunç tavizlere rağmen, Rum tarafından aşağılanarak kapının önüne kondu..
“Rum çözüm istemiyor, elinde olsa nefes almamızı bile engelleyecek, herşeyi kabul ettim, daha ne yapayım, Sarayönü’nde kendimi mi asayım” diye timsah gözyaşları dökerek tarihin çöplüğüne savruldu…
Halk, bir umutla UBP’ye ve Sn. Derviş Eroğlu’na sarıldı.. Ne var ki bu kez bir başka siyasi enkaz Ahmet Davutoğlu’nun ABD adına devreye girmesiyle, Eroğlu da baskıyla görüşme sürecine sokuldu….
Ve 4 yıldan beri teslimiyetçi Akıncı salya sümük Rum’a yalvar yakar “tek yol federasyon, başka çare yok” diyerek yıllarımızı çalıyor..
Annan Planı günlerinin, gökten zembille indirilen, ABD ve AB tarafından FONLANAN, kurucularının büyük çoğunluğunun AB-ABD fonlarından yüzbinlerce dolar “proje parası” aldığı BDH’nın başkanlığından tanıdığımız Akıncı, Crans Montana’da tüm politikası iflas etmesine karşın, hala “ille de federasyon” diyerek bizi federasyon kazığına bağlı tutmaya çalışıyor, iki devletli çözüm yoluna çıkılmasını engellemek için herşeyi yapıyor…
SON DÖNÜM NOKTASI
Annan Planının 15. Yıldönümünde, Kıbrıs Türk Halkı, KKTC’yi savunan partiler ve Türkiye olarak son dönüm noktasındayız…
Tam da Crans Monatana süreci çökmüşken, Akıncı engelini aşarak ya iki devletli çözüm yoluna çıkacağız, ya da bir 50 yılımızı daha “ille de federasyon” diye çalmalarına çanak tutacağız…
Bu şerefli yeni yola çıkmak için Meclis’te gerekli çoğunluk, Halkımızda gerekli istek ve Anavatan Türkiye’de gerekli irade vardır… Buna karşın şu veya bu nedenle yine iki devletli çözüm yoluna çıkılmazsa, bunun sorumluları tarihin acımasız yargısında mahkum olacaklarını bilmelidirler…