Siber şiddet ya da ziber zorbalık; bir kişinin başka bir kişiye karşı internet, dijital teknolojiler ya da cep telefonları aracılığıyla eziyet, tehdit, taciz, küçük düşürülme, utandırılma ve benzeri şekillerde hedef alarak meydana getirdiği bir suç biçimidir. Siber şiddetin sanal ortamda gerçekleşiyor olması, olası ve pek muhtemel olumsuz yan etkilerinin de ne yazık ki sanal mecralarda kalacağı imkanı vermez. Bilakis günlük yaşantıda ruhsal, duygusal ve hatta fiziksel başlıca pekçok olumsuz sonuçla karşılaşılmasına neden olmaktadır. Öyleki sanal mecralarda gerçekleşen şiddet bazı durumlarda gerçek ortamda yapılan şiddetle kıyaslandığında, şiddet mağdurunu çok daha fazla etkileyebilmektedir. Örneğin sosyal medyada işlenen hakaret suçuna birden çok kişi şahit olabiliceği için şiddete maruz kalan kişi, bu kişilerden utanarak oldukça üzülebilir, öfkelenebilir.Bunun sonucunda siber şiddete maruz kalan kişide öfke, mahcubiyet, aptal yerine konma hisi; duygusal açıdan, utanç hissi ya da sevilen şeylere karşı ilgi kaybı şeklinde; fiziksel olarak ise, yorgunluk, uyku prolemi, baş ve karın ağrısı gibi semptomlara neden olacaktır. Siber şiddet, özellikle pandemi dönemiyle birlikte, evde yaşamın arttığı, insanların gerçekliğe sanal mecralarda ulaşmaya çalıştığı bu zamanlarda oldukça artmıştır. Bu şiddete maruz bırakılanlar ise aynı şekilde en çok psikolojik, fiziksel, cinsel ve ekonomik şiddete maruz bırakılan kadınlar olmaktadır. Dijital platformlarda paylaşılan uygunsuz veya saldırgan mesajlar, fiziksel veya cinsel şiddet tehditleri, aynı şekilde istenmeyen cinsel içerikli e-posta ve mesajlar, karşı tarafın mağdura sırf kadın olmasından ötürü gerçekleştirdiği ve reva gördükleri siber şiddet örneklerinden bazılarıdır. Oysa Toplumsal cinsiyete dayalı siber şiddete karşı ulusal ve uluslararası birçok mekanizmada yaptırım ve önleyici tedbir mevcuttur. Ulusal mevzuatımızda 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, Türk Ceza Kanunu bunlardan başlıcalarıdır. Nitekim uluslararası alanda da etkili, kadına yönelik siber şiddetle mücadele niteliğine sahip imzalamış olduğumuz; Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) ve Budapeşte Sözleşmesi olarak bilinen Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesi mevcuttur. Mağdurların bilmeleri gerekir ki sanal ortamda kendilerine karşı işlenen bu suçlar, oldukça önemsenmiş ve görüldüğü gibi bu konuda da ulusal ve uluslararası alanda birçok savunma mekanizmasına gerek duyulmuştur. Hukuk düzeni tarafından önemli yaptırımlara bağlanan bu suça karşı kendimizi yalnız hissetmememiz için destek alabileceğimiz birçok kurum ve kuruluş mevcuttur. Polis merkezlerine, jandarma karakollarına, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ ne (ŞÖNİM), adli makanlara, kadın örgütlerine, Baroların Adli Yardım Büroları-Kadın Danışma Mezkezi’ ne başvurabilme imkanımız vardır. 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü başlayıp 10 Aralık tarihinde sona erecek olan, Bm Kadın Birimi(UN Women)’nin öderlik ettiği ‘’ateş böcekleri’’ kampanyası, 1 milyon ateş böceğinden biri olmaya ve toplumsal cinsiyete dayalı siber şiddete karşı dayanışma hareketine katılarak karanlığı aydınlatma çağrısında bulunuyor. Buna göre ziyaretçiler, sitedeki interaktif testi çözerek siber şiddet hakkındaki bilgisini ölçebilecek ve teste verilen anonim yanıtlar, BM Kadın Birimi’nin ortakaları ile geliştireceği, toplumsal cinsiyet temelli siber şiddet ile mücadele planlarına veri sağlayacaktır. Ayrıca belediler, ateş böceklerinin yoğun olduğu noktalarda iyileştirmeler yapmaktadır. Bizler de kadınlar olarak, henüz siber şiddete maruz kalmamışsak ise de bu kampanyaya katılmalı ve toplumsal cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılığın ve şiddetin önüne geçmeye çalışmalıyız. Bunun için acele etmeli, son gün 10 Aralık tarihini geçirmeden ‘’bir ateş böceği yakarak karanlığı aydınlatmalıyız!’’