Dünya Gümrük Günü kapsamında konuşan Rüstemoğlu, tarihte gümrük kavramının ilk olarak mali bir vergi olarak ele alındığını aktararak, ticaretin gelişmesi ve 18. yüzyıldaki sanayi devrimine de bağlı olarak daha sonraki yıllarda gümrük rejimlerinin daha da çeşitlilik kazandığını ifade etti.

Günümüzde dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 98’ini elinde bulunduran 180 ülkenin Dünya Gümrük Örgütü’nü oluşturduklarını söyleyen Rüstemoğlu, örgütün her yıl 26 Ocak tarihini Gümrük Günü olarak kutlarken bir tema belirlediğini, 2021 yılının temasının ise gümrük idarelerinin Covid-19 pandemisinin ekonomik boyutu ile mücadele kapsamında gösterdiği çabalara dikkat çekmek amacıyla "Sürdürülebilir Tedarik Zincirlerindeki Canlanma, Yenilenme ve Dayanıklılığın Desteklenmesinde Gümrükler" olarak belirlendiğini kaydetti.

Yrd. Doç. Dr. Rüstemoğlu, KKTC ölçeğinde gümrük vergilerinin önemli bir tartışma konusu olduğunu da anımsatarak, gerek siyasi tanınmamışlık, gerekse de Türkiye haricinde doğrudan ticaret yapılacak başka ülke olmayışının olumsuz yansımalarının sürekli hissedildiğini dile getirdi.

Gümrük vergilerinin yüksek oluşunun özellikle ithal malların fiyatlarında bir yükselmeye neden olduğunu kaydeden Rüstemoğlu, “Pek çok ürünün daha pahalıya mal edilmesi nedeniyle satış fiyatları da yükseliyor. Fiyatların genel düzeyi arttığı için de bu durum enflasyona yol açıyor” şeklinde konuştu.

Gümrük alanında Covid-19 salgını sonrasında yeniden yapılandırma çalışmaları önem kazanacak

Rüstemoğlu, gümrük alanında Covid-19 salgını sonrasında yeniden yapılandırma çalışmalarının önem kazanacağına dikkat çekerek, Bu çalışmalar kapsamında gümrük idarelerinin daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşması sağlanabilir. Ancak iş dünyasının da aktif olarak destek vermesi önemli. Dijital dönüşüm sürecinin benimsenmesi, ayrıca tedarik zincirinde yer alan tüm paydaşlar ile işbirliğine gidilmesi de yine önemli konular arasında yer alıyor” dedi.