PALMAS DAVASININ ARDINDAN 5 AİLE DAHA DAVA AÇMAYA HAZIRLANIYOR

“KIBRIS CUMHURİYETİ, KENDİ VATANDAŞLARINA DUYGUSUZLUĞUNUN BEDELİNİ PAHALIYE ÖDEYECEK”

1974’te öldüklerini bildiği halde “kayıp” göstererek ailelerinin acısını siyasi maksatlarla yıllarca istismar etmesi nedeniyle ilk kez Palmas ailesinin başvurusu üzerine yargı tarafından mahkûm edilen Rum Yönetimi’ni benzer yeni mahkûmiyetlerin beklediği belirtildi.

Fileleftheros haberi “Utanç Davalarına Devam... Ölülerin Ailelerinden Cumhuriyet Aleyhine 5 Dava Daha... Cumhuriyet Makamları Tarafından Bir Toplu Mezara Atıldılar, Aileleri Karanlıkta Bırakılarak Kayıp Diye Nitelendirildiler” başlık ve spotlarıyla aktardı.

Gazete “Kıbrıs Cumhuriyeti, kendi vatandaşlarına gösterdiği duygusuzluğun bedelini pahalıya ödeyecek” ifadesini kullandı ve öldüklerini, toplu mezara atıldıklarını bildiği halde devletin kayıp diye aileleri karanlıkta bıraktığına vurgu yaptı.

Lefkoşa Rum Kaza Mahkemesi’nin Rum yönetimini mahkûm ettiği Haralambos Palmas davasının ardından, 1974’te öldükleri bilindiği halde ‘kayıp’ olduğu söylenen Rumlarla ilgili en az 5 davanın daha gündemde olduğunu yazan gazete, Palmas davasında mahkemenin  Rum yönetimi aleyhine manevi tazminat yanında, ilk kez cezai tazminat hükmü de verdiğine dikkat çekti.

Gazete, Palmas’ın 16 Ağustos 1974’te savaş meydanında öldüğünü, BM ve Türk tarafı ile varılan anlaşma üzerine RMMO askerleri tarafından alınıp diğer 30 Rum ile birlikte bir kamyona doldurulduktan sonra Lakadamya Askerî Mezarlığı’nda toplu mezara gömüldüğünü hatırlattı.

Gazeteye göre, Palmas ailesinin avukatı Ahilleas Dimitriadis, mahkemenin kayıplar konusundaki istismardan, savaş alanından cesetleri toplayan erlerden, daha sonra mezarları açıp yalnızca Yunan askerlerinin cesetlerini çıkartıp yeniden başka yerlere gömdüren en üst düzeydeki siyasi ve askerî liderliğe kadar Rum yönetiminin bütün kademelerini sorumlu tuttuğunu hatırlattı.

Dimitriadis Fileleftheros aracılığıyla RMMO’ya ve Rum meclisine araştırma yapmaları çağrısında da bulundu.

Gazete, şahadetlere dayanarak, o dönemde yaşananlarla ilgili bilinmeyen olaylardan şu dikkat çekici örneğe vurgu yaptı:

“Kamyona yüklenen cesetler arasında, başka bir nedenden ölen bir de bebek vardı. O zamanlar görevde bulunan genel hastane doktoru, birinin bebeği elinden aldığını ve çöpe oyuncak atar gibi bebeği kamyona, cesetlerin üzerine attığını hatırlıyor.

O dönemde Lakadamya mezarlığını da, buranın askeri mezarlık olduğunu da bilen yoktu. Şahadete göre kamyonun şoförü çeşitli noktalarda durup, mezarlığa nasıl gidileceğini sordu. Kamyon mezarlığa vardığında, buldozer yardımıyla büyük bir çukur açıldı ve ölüler içine boşaltıldı.

Mahkeme önünde anlatılanlardan bir tanesi ise şoke edicidir.

Oğlunun öldüğünü öğrenen ve onu aramaya başlayan bir baba, dolaştığı birçok yerden sonra Lakadamya mezarlığına gitti. Burada, oğlunun cansız bedeninin toplu mezara atılmasına tanıklık etti…”

(ŞA/GUR)